İpek YEZDANİ
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta çeşitli ülkelere yönelik yeni gümrük tarifeleri açıklaması, küresel piyasalarda büyük bir dalgalanma yarattı. Birbirlerinden gelen mallara yüzde 34 vergi koyan ABD ve Çin, karşılıklı olarak birbirlerini daha yüksek ek vergiler uygulamakla tehdit ederken, ABD borsaları başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde piyasalar yangın yerine döndü.
Bu gelişme, özellikle Çin, Japonya ve Avrupa borsalarında sert düşüşlere neden oldu. Örneğin, Hong Kong’da Hang Seng endeksi ve Japonya’da Nikkei 225 gibi büyük endeksler ciddi kayıplar yaşadı. Bu tarifeler, küresel tedarik zincirleri ve ekonomik büyüme üzerinde resesyon korkularını artırarak riskten kaçınma eğilimini güçlendirdi.
Piyasalardaki kara pazartesi
Haftanın başında, 7 Nisan pazartesi günü, küresel borsalarda “Kara pazartesi” olarak adlandırılan bir satış dalgası yaşandı. ABD, Asya ve Avrupa piyasaları, tarifelerin etkisiyle sert düşüşler gördü. Bitcoin gibi kripto paralar da bu dalgalanmadan nasibini alarak 80 bin doların altına geriledi. Altın gibi güvenli liman sayılan varlıklara talep artarken, petrol fiyatları da arz endişeleriyle baskılandı.
ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi kurumların faiz politikalarına dair beklentiler, piyasaların odağındaydı. Fed’in faizleri sabit tutması ve enflasyon konusunda temkinli duruşu, yatırımcılar arasında karışık tepkilere yol açtı. Öte yandan, ECB’nin faiz indirimine gidebileceği sinyalleri Avrupa’da tartışıldı.
Malumun ilamı oldu
Ancak Trump’ın ekonomide attığı bu adımlar beni hiç şaşırtmadı. Neden mi? Çünkü Trump, bunların hepsini yapacağını daha başkan seçilmeden önce, seçim kampanyası sırasında açıklamıştı. Hatta “MAGA” (Amerika’yı tekrar büyük yapın) şemsiyesi altında yürütülen bu ekonomik politikalar, Trump’ın daha başkan seçilmeden önce seçmenlerine bulunduğu “vaatleri” arasında yer alıyordu.
Faiz indireceğinin işaretini vermişti
Trump, Joe Biden’dan görevi devralmadan önce yaptığı basın toplantısında Amerikan ekonomisine dair “Giden yönetimden zor bir durum devralıyoruz” demişti. Kendisinin 2’inci başkanlık dönemi için “ABD’nin altın çağına giriyoruz” diyen Trump, halihazırda “faizlerin çok yüksek olduğundan” bahsetmişti. Aslında ekonomistler Joe Biden döneminde ABD’de işsizliğin rekor düşük seviyelerde seyrettiğini, ücretlerin arttığını ve borsanın yükseldiğini söylüyordu ancak enflasyon oranlarındaki artış, Trump’ın, Biden’ın başkanlığı döneminde ekonominin zora girdiğini savunması için yeterli olmuştu.
Yeni tip bir ekonomik model
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Balta’ya göre Trump’ın ekonomik politikaları, ABD’de ve dünyada yeni tipte bir ekonomik modelin olması anlamına geliyor. Zira Trump, daha önceki başkanlık döneminde Neo-Keynesyen korumacı ekonomik politikaları benimsemiş ve Çin’le ABD arasındaki ticaret savaşlarını başlatmıştı. (Joe Biden’ın önerdiği ekonomik model bu politikadan geri dönüşü içeriyordu.)
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç’e göre de dünyada Trump gibi politikacıların iş başına gelmesiyle küreselleşme gitgide daha da sürdürülemez hale geliyor. Güvenç, bu durumda dünyanın ekonomik küreciklere bölüneceğini, Çin merkezli yeni bir ekonomik parasal sistemin ortaya çıkma ihtimalinin hiç de yabana atılır gibi olmadığının altını çiziyor.