Dr. Özlen ÇETİN EGE /TDC İK Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu, İK Danışmanı ve Assessor

Dünya Ekonomik Foru­mu’nun 2025 İş Gücü Raporu, özellikle belir­sizlikler açısından nasıl bir dö­nüşüme doğru gittiğimizi aktar­ması nedeniyle tüm dünyada ka­bul görmüş önemli bir çalışma ve son derece önemli bir referans.

Bu rapor, ülkeler-işveren-ça­lışan açısından üç farklı boyutta çıktılar sunuyor. Ekonomik be­lirsizliğin iş gücü piyasalarını na­sıl etkileyeceğinin merak edildiği ve teknolojinin itici güç olduğu bu dönemde, en büyük kaldıraç etkisinin beceri olduğu ve adap­tasyona yönelik gerekli becerile­rin kazanılması için acil aksiyon planlarının yapılması gerektiği hayati bir şekilde ortaya çıkıyor. Teknoloji ve yapay zekânın dö­nüştürücü etkisi karşısında, ge­lişmelerin dünyadaki tüm eko­lojik sistemi nasıl etkileyeceğini yaşayıp göreceğiz. İş gücü açısın­dan bu dönüşümün pozitif etkile­rini yaşayabilmek için; öncelik­le merak ve yaşam boyu öğrenme becerimiz ve teknoloji okurya­zarlığımız doğrultusunda, hazır­lıklara bir an önce başlamalıyız.

22 sektörde saha çalışması

Öncelikle rapor, sektör ve mes­leklerin yeniden şekillendirilme­si için önemli bilgileri içeriyor. Rapor, 55 ulusal ekonomi ve 22 sektörden seçilen ve 14 milyon­dan fazla çalışanı temsil eden bin­den fazla önemli şirket bağlamın­da; yine Dünya Ekonomik Foru­mu’nun ‘İşlerin Geleceği Anketi’ gibi oldukça geniş bir saha çalış­ması üzerine yükseliyor.

Beş önemli başlık içeren bu ra­por, gelecek beş yıl içinde işveren­lere, çalışanlara ve ülkelerin-sek­törlerin kanaat önderlerine, gün­cel ve somut verilerle beslenen bir projeksiyon sunuyor. ‘Küresel iş gücü piyasası’, ‘teknolojik geliş­meler’, ‘yeşil dönüşüm’, ‘ekono­mik belirsizlikler’ ve ‘demogra­fik yapı’ gibi bu beş önemli alan­da yaşananların etkisiyle dünya çapında eşi benzeri görülmemiş bir dönüşüme işaret ediyor. Ay­rıca rapor, önümüzdeki beş yılda iş piyasasının hangi yönelimlere sahne olacağı gibi, global ekono­minin can damarlarından birisi­ne dair çarpıcı bulgular da ortaya koyuyor.

Rapordan elde edilen önemli is­tatistiki verileri ve iş piyasalarını şekillendirmesi beklenen makro trendleri ele alarak ve bu trendle­rin sektörleri ve bireyleri, kariyer yolculuklarında nasıl etkileyebi­leceğini de değerlendirerek, kısa bir özet paylaşmak istiyorum.

Rapor incelendiğinde, işveren­lerin ve iş gü­cü piyasasın­da yer alan tüm çalışanların de­ğişime adaptasyon yetkinliklerinin ve aktif öğrenme strate­jilerinin, dijitalleşmenin kaldıraç etkisiyle en önemli yet­kinlik olacağı görülüyor. Raporun üçüncü bölümü olan ‘Beceri Gö­rünümü’ başlığında ve elbette ya­pılan anket çalışmasına dayana­rak, ‘iş dönüşümünün önündeki en büyük engelin, beceri açığında yaklaşık yüzde 63 oranında çeki­len zorluk olacağı’ ifade ediliyor. Ayrıca ‘mevcut işlerde gerekli be­cerilerin yüzde 40’ının değişme­si bekleniyor’ yorumu çok önemli bir bilgi içeriyor.

Bu değişim ve dönüşümün etki­lerini, beş başlık içinde aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

1-Teknolojik dönüşümün hızı

“170 milyon yeni iş yaratılacak ve 92 milyon iş kaybolacak…”

Teknolojinin iş piyasasına et­kisini özellikle tüm sektörlerde gözlemliyoruz. Yapay zekâ ve bil­gi işlem teknolojileri, sadece ye­ni iş alanları yaratmakla kalmı­yor, aynı zamanda mevcut rolle­ri dönüştürüyor. Rapor verilerine göre, teknolojik gelişmeler ne­deniyle 2030’a kadar 170 milyon yeni iş yaratılacağı ve 92 milyon işin kaybolacağı vurgulanıyor. Bu noktada, liderlerinin çalışanla­rı yeniden eğitme ve teknolojiy­le entegrasyonlarını sağlama so­rumluluğu olduğu görülüyor. 

Dijital erişimde yüzde 60 dönü­şüm beklenirken; AI ve bilgi işlem teknolojilerinin yüzde 86, robotik sistemlerin ise yüzde 58 oranında istihdam yapısını kökten değişti­receği ifade ediliyor. Yapay zekâ, big data, ağ güvenliği ve teknolojik okuryazarlık alanlarının ön pla­na çıkacağını söyleyebiliriz. Ya­pay zekâ ve veri işleme alanları 11 milyon iş yara­tırken, 9 milyon işi değiştirece­ği ve robotlar ve otomasyonun 5 milyon işi or­tadan kaldıracağı, manuel becerilerin ise yüzde 24 azalacağı belir­tiliyor.

2- Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik

“Yenilenebilir enerji uzmanla­rı ve çevre mühendisleri, iş piya­sasının en hızlı büyüyen meslek grupları arasında.”

Sürdürebilirlik artık bir seçe­nek değil, zorunluluk haline gel­di. Karbon emisyonlarını azalt­maya yönelik yatırımlar, şirket­lerin uzun vadeli stratejilerinde kritik bir yere sahip. Rapor, yeşil dönüşümün etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor: “Yenile­nebilir enerji uzmanları ve çev­re mühendisleri, iş piyasasının en hızlı büyüyen meslek grupla­rı arasında.” Bu alandaki yetenek gelişimini desteklemenin çevre­sel ve ekonomik faydaları olacağı düşünülmektedir. Birçok kurum­sal şirketin sürdürebilirlik de­partmanları kurduğunu ya da ha­zırlığı içinde olduğunu biliyoruz. Yeşil dönüşüm ve sürdürebilirlik uzmanlarının meslekler içinde hızla yükseleceğini söyleyebili­riz. Yeşil dönüşüm ve sürdürüle­bilirlik unsurlarının -aynı dijital­leşme gibi- otomotivden enerjiye kadar birçok endüstride, bir imaj unsuru değil, temel koşullardan biri olacağı ya da bazı şirketler için ivme kazanmaya devam ede­ceği aktarılıyor.

3- Yeni beceriler ve yeniden yetkinlik kazanımı

“Mevcut becerilerin yüzde 39’u, 2030’a kadar dönüşecek. Analitik düşünme, liderlik, biliş­sel beceriler, iş birliği ve dayanık­lılık gibi yetkinliklerin önemi ar­tacak.”

Kendi profesyonel deneyimle­rime de dayanarak, çalışan bece­rilerinin sürekli geliştirilmesi­nin, şirketlerin rekabet avantajı elde etmesinde kritik önemde ol­duğunu söyleyebiliriz. 2025 İş­lerin Geleceği Raporu, “mevcut becerilerin yüzde 39’unun 2025- 2030 arasında dönüşeceğini” or­taya koyuyor. Analitik düşünme, liderlik, bilişsel beceriler, iş bir­liği ve dayanıklılık gibi yetkinlik­lerin öneminin artacağı öngörü­lüyor. İşverenlerin yüzde 85’inin yeniden eğitim ve gelişim prog­ramlarını destekleme kararlılı­ğındaı olması, aslında beceri ek­sikliği riskini azaltmak için alı­nan önemli bir aksiyon planı olarak görülüyor.

4- Demografik değişimler

Yaşlanan nüfus ve büyüyen genç iş gücü popülasyonları, farklı sektörlerde farklı etkiler yaratıyor. Yüksek gelirli ülkeler­de sağlık hizmetlerine olan talep artarken, düşük gelirli ekono­milerde eğitim sektöründe yeni fırsatlar doğuyor. Bu değişimler, bölgeler arası eşitlik ve kapsayıcı politikalar geliştirmenin önemi­ni ortaya koyuyor.

Dünya Bankası’na göre, “önü­müzdeki 10 yıl içinde gelişmek­te olan ekonomilerde benzeri gö­rülmemiş şekilde, 1,2 milyar gen­cin çalışma yaşındaki yetişkinler olacağı” belirtiliyor. İş piyasasın­da 420 milyon ek iş yaratılabi­leceği bekleniyor. Ama yaklaşık 800 milyon genci ekonomik be­lirsizlik içinde bırakma riski de ortaya çıkıyor. Bu bilgiler ışığın­da iş gücü ve yetenek stratejileri­ni belirlemek ve bilinçli kararlar almak hayati önem taşıyor.

5- Ekonomik belirsizlikler

Artan yaşam maliyetleri ve ekonomik dalgalanmalar, işlet­melerin dayanıklılık stratejileri­ni yeniden düşünmesini gerekti­riyor. Bizim bakış açımıza göre, yaratıcılık ve esneklik bu nokta­da en değerli beceriler haline ge­liyor. 

2030’a kadar geliştirilmesi gereken 10 beceri

1-Yapay zekâ ve büyük veri

2-Ağlar ve siber güvenlik

3-Teknoloji yazarlığı

4-Yaratıcı düşünme

5-Dayanıklılık, esneklik ve çeviklik

6-Merak ve yaşam boyu öğrenme

7-Liderlik ve sosyal etki

8-Yetenek yönetimi

9-Analitik düşünme

10-Çevresel sorumluluk

Yukarıdaki listede, işteki dönüşümü uygulamak ve yönetmek için, en başta teknolojiye adapte olmayı hedefleyen becerileri gördüğümüz çok açık. Ayrıca liste, insani becerilerin de kritik bir önemde olduğunu kendiliğinden vurguluyor.

Türkiye’deki işverenlere göre becerilerın yüzde 44’ü değişecek

Rapor, “Dijital dönüşüme ayak uydurabilmek adına, ülkemiz işverenlerinin, gereken becerilerin yüzde 44’ünün değişeceğini düşündüğüne” işaret ediyor. Dünya küresel ortalamaya bakıldığında ise, yukarıda vurguladığım gibi bu oran yüzde 39. Yüzde 5 oranında geriden geldiğimiz görülüyor. Özellikle ülkemizde, teknolojik okuryazarlık ve yapay zekâ, sürdürebilirlik, yeşil enerji konularında uzmanların yetişmesi için, işverenlerin bu konudaki yatırımlarına teşvik verilmesinin, hazırlık aşamasında önemli bir adım olacağı görülmektedir. Raporda, işverenler, hükümetler ve çalışanlar, “hızlı dönüşüme yanıt verebilmeye ve beceriyi geliştirmeye yönelik somut yatırımlar yapmaya” davet ediliyor. Bugünden harekete geçilmesinin ne kadar acil olduğunun altı çiziliyor.

AI becerilerine talepte Hindistan ve ABD birinci

Küresel olarak AI becerilerine olan talep, global olarak hız kazanmış Hindistan ve ABD’de birinci sırada tespit edilmiş. ABD’de bu talepte öncelik bireysel kullanıcılar olarak görülürken, Hindistan’da ise kurumsal şirketler alanında artmış. Yapay zekâya olan talep, 2022’den bu yana, dünya çapında sekiz kat artmış.

Raporda da belirtildiği üzere yapay zekâ ve otomasyonun hayatın tüm alanlarına hızlıca girdiği ve artan oranda da ilerleyeceği düşünüldüğünde, bu gücü kimin, nasıl, ne şekilde kullanacağı hâlâ belirsiz. Dünya Bankası verilerine bakıldığında, ‘iş gücünün (insan işçilerin)’ yüzde 15 azalacağı, teknolojinin (makineler ve algoritmalar) ve otomasyonun yüzde 82 artacağı ve her ikisinin, yani insan ile makinenin kombinasyonun ise yüzde 19 genişleyeceği ifade edilmiştir. Bu oranlar ve işlerin geleceği raporuna bakıldığında, insanın merkezinde olacağı teknolojinin hayatımızı ne kadar kolaylaştıracağı ya da insanın merkezde olmadığı durumda, ne gibi tehditleri beraberinde getireceği, hâlâ belirsizliğini koruyarak tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Kaynak URL