Çin, içselleştirilmiş Kovid-19 tedbirlerinin mutlak iktidara verdiği zararı muhasebe ediyor

Ankara

Çin’de yönetim, ülke genelindeki protestoları beklenenin aksine dikkate alarak hafta başından itibaren bazı tedbirleri kaldıracağını açıkladı.

Sosyo-ekonomik olarak halkın kendi ifadeleriyle “boğazına sarılan” uygulamalardaki bu değişiklik, ülkenin sıfır Kovid politikasını tamamen sona erdirdiği anlamına gelmiyor. Ancak halkın markete giderken ya da toplu taşımaya binerken test zorunluluğunu bile kaldırmak “boğulan” halka bir nebze nefes alma imkanı tanıdı.

Kovid-19 nedeniyle ekonomik yavaşlama, halkın mutluluğunu sağlayan en büyük olguyu yani müreffeh yaşamını elinden almaya başladı.

Toplu testler ya da karantina merkezlerine zorla götürülme gibi uygulamaların kaldırılması, halk için protestoların en büyük kazanımlarından oldu.

Sağlık kodu uygulamasının kontrolü olmadan en azından Çin içinde seyahat etmek bile artık bir Çinli için büyük özgürlük. Asemptomatik ya da hafif semptom görülenlerin toplu merkezlerde değil de evlerinde karantinaya alınması da kazanımlar hanesine yazıldı.

Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’de alınan en basit bir sınırlama kararı ya da yasağın kaldırılması, yüz milyonlarca insanın hayatını doğrudan etkiliyor.

Merkezi yönetimin aldığı kararların şiddeti yerele indikçe çok daha sert olabiliyor.

ÇKP “sıfır vaka stratejisindeki” ısrarının dönüştürdüğü kitle hareketlerinin mutlak iktidarına zarar verdiğini fark etti

Kovid kısıtlamaları özellikle yerel yönetimlerin halk üzerindeki güç egzersizlerine dönüşmüştü. Çin’de “sıfır vaka stratejisi” merkezi yönetimin kontrol ve gücünü gösteren ideolojik bir kampanya halini almıştı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bunu koronavirüse karşı “halkın savaşı” mottosuyla ülke genelinde varoluşsal siyasi bir objeye dönüştürdü.

Sert tedbirlerin uygulandığı dönemde birçok bölgede vakaların artması nedeniyle milyonlar aylarca eve kapatılmıştı. Bu durum gençler nezdinde cezalandırılma olarak algılandı. Onlara göre sorumlu olmadıkları bir şey yüzünden cezalandırılıyorlardı. Bu durum, ülkede kitle eylemlerinin salgından daha hızlı yayılmasına neden oldu.

Halk ÇKP’yi sorguladı

Kovid-19 nedeniyle ekonomik yavaşlama, halkın mutluluğunu sağlayan en büyük olguyu yani müreffeh yaşamını elinden almaya başladı.

Ekonomik gelişimin verdiği konforun kaybıyla ifade özgürlüğü gibi evrensel bir terimin varlığını sorgulamayan halk, gıda ve normal hayatlarına erişimlerinin kısıtlanmasıyla Çin Komünist Partisinin (ÇKP) iktidarını sorgulamaya başladı. Bunu da açık açık sokaklarda ifade ederek parti ve yöneticilere karşı tutumunu net şekilde gösterdi.

Çin’in çok sert müdahale etmemesi olayları belli bir çerçevenin dışına taşırmadı. Kitlelerin de barışçıl yaklaşımı bunu kendileri için bir zafere dönüştürdü.

ÇKP de “sıfır vaka stratejisindeki” ısrarının dönüştürdüğü kitle hareketlerinin mutlak iktidarına zarar verdiğini fark etti.

Halk, virüsten değil tedbirlerden korkuyor

Önceden bir bölgede vaka görüldüğünde hayat durma noktasına gelebiliyordu. Ancak gevşetme kararlarının ardından yerel yönetimler, vakanın görüldüğü binayı hala karantina altına alabiliyor ancak bölge “yüksek riskli” statüye girmediği sürece dükkanları kapatamayacak ve hayatı durma noktasına getiremeyecek.

Ayrıca yerel yönetimler, bina ve sitelerin çevresini, özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’deki yangın olayının da etkisiyle tamamen abluka altına alamayacak.

Çin’de resmi medya da bu durumu, “Şi’nin sıfır vaka stratejisinin başarısı sonucu virüsün yavaşlamasına ve tedbirlerin gevşetilmesine imkan tanındı” şeklinde iç kamuoyunda tasvir etti.

Aslında gevşetme kararları, sanki halkın protesto baskısı altında alınmış bir karar değil de partinin mutlak kudreti karşısında ezilen virüsün çaresizliği nedeniyle planlanmış bir zaferdi. Medya bunu “epik bir başarı hikayesi” olarak kamuoyuna yansıttı.

Pekin’in uygulamaya başladığı yeni stratejisi, aslında Kovid-19 önlemlerinin gevşetilmesinden çok, halk için korkutucu seviyedeki salgın tedbirlerinin geri adımını simgeliyor. Zira artık ülkede halk, virüsten değil tedbirlerden korkuyor. Protesto gösterilerinde kitleler sokaklarda “virüs bir kere öldürür, siz bizi her gün öldürüyorsunuz” söylemiyle hareket ediyordu.

“Binasının ya da mahallesinin kapanma riskinden günlerdir uyuyamıyor”

Ülkede yaşayan ve adını vermek istemeyen yabancı bir vatandaş, AA muhabirine, Çin’den Hong Kong üzerinden ayrıldığını ve son ana kadar binasının ya da mahallesinin kapanma riskinden günlerdir uyuyamadığını anlattı.

İşlerinin aslında iyi olduğunu ancak ailece artık tahammül sınırlarının ötesine geçen tedbirlerden sıkılıp ülkesine dönmeye karar verdiğini belirten yabancı vatandaş, gece olan uçuşu için sabahın erken saatlerinde havalimanına gelip olası bir kapanmadan etkilenmek istemediğini söyledi.

Ülkedeki kısıtlamaları gevşetme kararları, sıfır vaka stratejisinin tamamen tasfiyesi anlamına gelmese de milyonlarca insan için bir anlam ifade ediyor.

Hayatı tamamen gözetim altında olan genç nesil için biraz da olsa nefes alma cebi olarak görülüyor.

Kaynak URL