* 1980’lerle başlayan liberalizasyon yılları ve serbest kalan döviz kurları…
* Teleksten internete, merdiven altından yurtdışı ticaret merkezlerine…
* Sıfırdan zirveye…
* İlk yerli otomobil, ilk AVM…
* Markalar, mağazalar ve hızla artan beyaz yakalılar…
* Tarımsal üretimden sanayiye geçiş…
* Büyüyen şehirler, havalimanları, metrolar ve plazalar…
* Her çağın moda kavramları: Markalaşma, inovasyon ve fuarlar…
* İş dünyasını sarsan krizler 24 Ocak – 5 Nisan kararları derken, Anadolu kaplanlarının yükselişi ve parlayan sektörler…

Dünya 45 yıllık dönüşümün şahidi…

Nezih DEMİRKENT – Hiperenflasyon doğdu mu? / 1994

Günler çabuk geçiyor, 5 Nisan kararlarının üzerinden tam otuz gün geçti. Yapılan zamlar sonrası da enflasyon % 32.8 olarak çıktı. Yani halkımız gelirinin üçte birini kaybetmiş oldu. Veya bu oranda fakirleşti. Enflasyonun haksız bir vergi olduğunu söyleyenler bu tablo karşısında irkilecek ve endişeye düşeceklerdir. Çünkü insanlar ekonomik olarak giderek zayıflamaktadır. Bir koyup üç almayı hedefleyenler şimdi tam tersini yaşamaktadır. Aynı düşünceyle yıllık yüzde yüz onları bulan bir gerileme gündemdedir.

Önümüzdeki günlerde enflasyonun aşağıya düşeceğini söyleyenler doların neden durmaksızın yükseldiğine bakmalı ve yükselişin nedenlerini bir ölçüde enflasyon oranlarına bağlamalıdır. Nitekim bu sebeple ilk fırsatta yeni zamlar gündeme gelecek ve yüksek fiyat uygulamaları her kesimde yaşanacaktır. Türk Lirası’nı güçlü hale getirmek isteyenler öncelikle liranın erozyona uğramasını önlemelidir. Bir tarihlerde üç rakamlı enflasyondan söz edenler maalesef haklı çıkmışlardır. Bundan sonraki düşüşler de umut verici olmayacaktır. Çünkü en büyü korkuya neden olan durgunluk yaşanmaktadır. Piyasalarda yaprak kımıldamıyor diyenler günü kurtarmak için birikimlerini harcamaya başlamışlardır. Maliyet hesabı yapanlar alım-satım yapmaktan vazgeçmiş kimse yatırım ve üretim düşünmez olmuştur.

Sadece tasarruf tedbirlerini yeterli görmek veya bir defalık ilave vergi almak sorunu maalesef cözemeyecektir. Üretmek ve ticari hayatı canlandırmak gerekmektedir. Üretmeyen toplum elindeki paranın erdiğini gördükçe dövize hücum edecek ve yaşanan kısırdöngü yaşamı kilitleyecektir.
Eleştiri yapanların çözüm üretmeleri gerekir. Biz bu sorumluluk anlayışı içinde banka faizlerinin makul seviyeye çekilmesini, gerekirse dövizin daha hızlı artışına göz yumarak ticari hayatın canlandırılmasını öneriyoruz. Eğer ticari hayatta hareketlilik doğmazsa kaderci bir toplum olarak bekleme sürecine girecek ve hızla fakirleşeceğiz.

Bir tarihlerde markalı mal peşinde koşanlar ithal yiyecek maddelerine alışanlar şimdi giyecek ve yiyecekten olabildiğince uzaklaştıkları bir yana yarın endişesi içine düşmüş bulunmaktadır. Ekonomi kitv apları en büyük tehlikenin yüksek enflasyonda durgunluk olduğunu yazar. Şimdi bu olgu geçerlidir. Bu fasit daireyi kırmak için acilen güven yaratılması şarttır. Darbe senaryolarının gündeme getirilmesi veya gündemi değiştirmek arzuları endişeye prim vermektir.

Hayatı durdurmak başarı değildir, insanları yoksulluğa itmek hiçbir iktidarı ayakta tutmaz, yapılacak iş yaşamı sürdürebilmektir. Alınan tedbirlerin yetersiz olduğu malumdur. Yangını söndürmek isteyenler telaştan arınmalı ve iş hayatıyla tartışmalar açacaklarına topluma sahip çıkmalıdırlar.

Ülke tarihinde yaşanmamış bir olayla karşı karşıya bulunuyoruz. Gelecekte umutlu olabilmek için de fazla zamanımız yok. Ancak her zamanki gibi umutlu olmak istiyorsak gelecek ay enflasyonun bu oranda olmayacağını söyleyeceğiz. Çünkü iktidar bazı kararları uygulamaktan vazgeçecektir. Kazara doğruları yaparsa o zaman felaket dönemi başlar.

45’inci yaş günümüze özel sizleri bir  ‘Nostalji’ yolculuğuna çıkarıyoruz….

 

Kaynak URL