Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel “geçiş dönemi” parasal programını açıkladı.

IMF ile henüz anlaşmaya varılmadığı için “geçiş dönemi” olarak 1998’in ilk 3 aylık dönemine ilişkin para programını beklentilerden farklı olarak rakamsal hedef vererek açıklayan Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, para programı hedeflerine ulaşmada temel değişken olarak “rezerv parayı” belirlediklerini, parasal programın amacının da enflasyonla mücadelenin belirginleştirilmesi olduğunu söyledi.

Gazi Erçel’in açıklamasına göre parasal disiplinin sağlanmasına yönelik tek kriter rezerv paranın kontrolü oldu. Ocak-mart döneminde rezerv para artışı yüzde 18-20 ile sınırlandırıldı. Hedef, yüzde 50 yıl sonu enflasyonu ve 240 bin liralık ortalama dolar kuruna göre belirlendi.

Merkez Bankası, IMF ile bir anlaşma olması halinde daha sert olarak düşecek enflasyon hedefine paralel olarak rezerv para hedefini de yeni anlayışla belirleyecek.

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, dün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele politikasına öncelik verdiğini, buna karşın sadece para programı ile enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığına dikkat çekti. Erçel parasal politikaların enflasyonun yapısal reformlarla düşürülmesinin ardından daha etkili olduğunu vurguladı.

Merkez Bankası’nın enflasyonu sert bir şekilde düşürmek için yeterli araçlara sahip olduğunu vurgulayan, buna karşın örneğin döviz kurundaki artışın sınırlandırılması yöntemiyle enflasyonla mücadele edilmesi halinde başta ödemeler dengesi olmak üzere makro ekonomik göstergelerde yeni dengesizliklerin ortaya çıkacağını ifade eden Gazi Erçel, parasal programın diğer dengeleri zorlamayacak bir şekilde hazırlandığını anlattı.

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel temel hedefi öngörülen makro ekonomik hedeflere uygun olarak 1998 yılının ilk yarısında enflasyonu yıllık yüzde 70’ler düzeyine indirmeye yönelik uygulamalara katkıda bulunmak olarak açıkladı.

Finansal programlama mantığı

1998 yılının para politikasının uygulamasının finansal programlama mantığına dayandırıldığını ifade eden Gazi Erçel, para programının Hazine Müsteşarlığı tarafından öngörülen ilk 3 aylık finansman programı veri alınarak hazırlandığını, ödemeler dengesi ve bütçe büyüklüklerinin para politikasının saptanmasını etkileyen diğer değişkenler olduğunu söyledi.

Net dış varlık artışı gösterge olacak

Merkez Bankası’nın 1998 yılının ilk 3 ayında da net iç varlık artışını sınırlamaya ve net dış varlık artışı karşılığında para yaratmaya devam edeceğini ifade eden Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, rezerv paranın yılın ilk 3 ayı sonunda yüzde 18-20 aralığında artmasının öngörüldüğünü söyledi.

Döviz, enflasyona paralel

Döviz kuru politikasının 1998 yılı ilk yarı enflasyonu öngörüsüne paralellik içinde yürütüleceğini ifade eden Gazi Erçel; “Merkez Bankası’nın kontrolü altında olan kısa vadeli faiz oranlarında izleyeceği politika, enflasyon ile mücadalenin gereği olane sıkı para politikası ile tutarlı olacaktır. Enflasyonda kalıcı bir düşüş eğiliminin ortaya çıkması ile faiz oranlarında bir düşüş beklenmelidir” şeklinde konuştu.
Para programı riskleri
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel para programının sonuçlarına ulaşmasında ortaya çıkabilecek riskleri de sıraladı. Bunlar arasında; bütçe uygulamaları ve dolayısıyla finansman programındaki sapmalar, kamunun Merkez Bankası kaynaklarını kullanarak net iç varlıklarını artırması, kamu ve tarım sektöründeki fiyatların öngörülenin üzerinde yükselmesi, petrol fiyatlarındaki artışlar gibi beklenmeyen dış şokların oluşması yer aldı.

Dünya Gazetesi – 1998


Mahfi Eğilmez Toprakbank’ta

Hazine eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez, Toprakbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Toprakbank’tan edinilen bilgilere göre bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Kumcuoğlu ise Murahhas Aza olarak görevde kalacak.

5 Aralık 1997’de Hazine Müsteşarlığı görevinden istifa eden Mahfi Eğilmez, o tarihten itibaren kamudaki çalışmalarına ara vermişti. Uzun yıllar sadece kamu sektöründe görev yapan Eğilmez, böylece ilk kez özel sektöre geçmiş oldu.

1950’de Istanbul’da doğan Eğilmez, 1972’de Ankara Ün. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl açılan sınavı kazanarak maliye müfettiş muavini olarak Maliye Bakanlığı’na giren Eğilmez, 1981’de Maliye Başmüfettişi oldu. 1980-81’de Gelirler Genel Müdür Yardımcılığı görevini yapan Eğilmez, 82’de İngiltere’de ekonomik ve mali konular üzerinde çalışmalar gerçekleştirdi. 1983’te Hazine’de KİT departmanında Daire Başkanı olarak görev aldı. 1985’te Kamu Finansmanı Genel Müdür Yardımcısı olan Eğilmez, bu görevi sırasında Temsan Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 1987’de atandığı Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müşavirliği görevinden 89’da Hazine Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü görevine atanarak yurda döndü. Daha sonra Hazine ve DTM Müst. Yardımcılığı’na atanan Eğilmez, bu dönemde TEK Yönetim Kurulu Üyeliği ve Dünya Bankası Grubu’nun Türkiye adına guvernör vekilliği görevlerini de yaptı. 1991”de Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Başmüşavirliği’ne atanan Eğilmez, 1995 Temmuz’una kadar bu görevde kaldı. Temmuz 1997’de Hazine Müsteşarlığı görevine atanan Eğilmez’in Gazi Üniversitesi’nden “Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Finansmanı” adlı teziyle “doktor” unvanı da bulunuyor. Yılmaz, hükümetinin kamu ürünlerinde fiyatların dondurulma planını doğru bulmayan Eğilmez, bu planın ekonomi bürokratlarına sorulmadan gündeme gelmesine de tepki göstererek Hazine Müsteşarlığı görevinden istifa etmişti.

Dünya Gazetesi – 1998


Eximbank, 425 trilyon ihracat kredisi sağladı

İSTANBUL – DÜNYA

 

Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. (Türk Eximbank) kuruluşun 10. yılını kutladığı 1997’yi, ihracatçılara kullandırdığı 425 trilyon liralık kısa vadeli ihracat kredisi ve 3 milyar dolarlık sevkiyat sigortasıyla geride bıraktı.

Eximbank Genel Müdür Vekili Ahmet Kılıçoğlu, 1998 yılında bir katrilyon liralık kredi kullandırmayı hedeflediklerini, bu çerçevede İstanbul’a desteklerinin de artacağını bildirdi.
Kredi, garanti ve sigortacılık hizmetleriyle Türk ihracatçıları, Batılı rakipleri ile aynı olanaklardan yararlandıran Türk Eximbank, aktif büyüklüğü bakımından Türk bankacılık sistemi içinde 69 banka arasında 10’uncu sırada yer alıyor. Kredilerin aktiflere oranı yüzde 92 olan Eximbank, yıl sonu itibariyle sermayesini 50 trilyon liraya yükseltti. Nisan ayında ise sermaye 100 trilyon liraya çıkarılacak.

Uluslararası rating kuruluşlarının Hazine ile aynı derecelendirme notunu verdiği Eximbank, geçen yıl 200 milyon doları tahvil, 100 milyon doları sendikasyon kredisi olmak üzere toplam 300 milyon dolarlık fon temin ettikten sonra, bu yılın ilk aylarında da euro-mark tahvil ihracına hazırlanıyor. Ayrıca, Ocak ayında 75 milyon dolarlık tutarında sendikasyon kredisi banka hesabına geçecek. Eximbank’ın gerek Türk Lirası, gerekse döviz kredilerine uyguladığı faiz oranının düşük olması nedeniyle kredilere büyük talep geliyor. 

Dünya Gazetesi – 1998


Türkiye İş Bankası’ndan 956 milyon YTL net kâr

Türkiye İş Bankası, 2005 yılında 956 milyon YTL net kâr elde etti. “Bankamız tarihinin ve Cumhuriyet tarihinin en başarılı bilançosunu açıklıyor” diyen Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankanın 2005 yılında özel bankalar arasında 2 milyar 749 milyon YTL ile en yüksek brüt kârı açıkladığını bildirdi. Bankanın sahip olduğu ana sermaye bakımından Rusya, Ortadoğu ve Doğu Avrupa’yı içine alan bir coğrafyada en büyük banka konumuna geldiğini belirten Özince, “Yakından takip ettiğimiz ve temsilciliğimizi faaliyete geçirdiğimiz Çin ve ülkemizin önemli ticaret ortaklarından Rusya’ya ilgimiz sürüyor” dedi.

Dünya Gazetesi – 2006


“Taşınabilir telefon sektörü tamamen serbestleştirilsin”

● DIŞ HABERLER SERVİSİ – DÜNYA

Avrupa Birliği taşınabilir telefon sektörünün tamamen liberalleştirilmesi çağrısında bulundu. Çağrı Avrupa Birliği telekomünikasyon pazarında bölünmelerin sona erdirilmesi ve Avrupa’nın dünya pazarındaki yerini kuvvetlendirmeyi amaçlıyor.

Brüksel’in bu girişimi Avrupa Birliği’nin telekomünikasyon sektörünü 1998 yılından itibaren tamamen serbestleştirme planı doğrultusunda atılan ilk somut adım olarak dikkat çekiyor. Komisyon son iki yılda bu konuda yaptırdığı araştırmaları, biraraya getirerek geçtiğimiz günlerde 228 sayfalık bir rapor halinde yayınladı.

Raporda potansiyel tehlikelerin giderilmesi gerektiği açık bir şekilde ifade ediliyor ve yapılan pazar araştırması tahminlerine göre taşınabilir telefon sektörünün telekomünikasyon sektöründe en hızlı büyüme gösteren alan olduğu belirtiliyor.

Avrupa’da taşınabilir telefon altyapısı alanında çalışan şirketler uluslararası alanda diğer ülkelere göre rekabet avantajına sahipler. Ancak, ulusal çapta kalan çalışmalar ve lisans verme işlemleri birbirine paralel ulusal sistemlerin oluşmasına yol açarak hizmetlerin uluslararası alanda büyümesini engelledi. Raporda bu durumun Avrupa’nın dünya iletişim sektöründeki güçlü konumunu tehlike- ye atacağı vurgulanıyor.

Bununla birlikte taşınabilir telefon uzmanları Avrupa’da kullanılan GSM sisteminin ABD ve Japonya’da kullanılmadığına dikkat çekiyorlar.

Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı “Yeşil Sayfa” isimli raporda beş ayrı değişiklik yapılması tavsiye ediliyor. Bunlar:

■ Sektördeki diğer bütün lisans işlemlerinin kaldırılması
■ Avrupa Birliği çapında hizmet verecek taşınabilir telefon hizmetlerine yönelik bütün sınırlamaların kaldırılması
■ Taşınabilir telefon işletmecilerin altyapı geliştirmeleri konusunda sınırsız özgürlük tanınması
■ Oluşturulacak standartların bütün ülkeler tarafından tanınması
■ Taşınabilir telefon ağı ile bağlantılı bütün hizmetlere sinırsız özgürlük tanınması.
■ Komisyon 2000 yılına kadar Avrupa’da taşınabilir telefon kullanan insan sayısının 40 milyona ulaşacağını, daha sonra ise bu rakamın 200 milyona kadar yükselebileceğini tahmin ediyor.

Dünya Gazetesi – 1994

Kaynak URL