Kara, döviz satışlarının kamu maliyesine etkisini açıklarken, yalnızca satılan döviz kadar bir maliyetin söz konusu olmadığını belirtti. Örneğin, 25 milyar dolar döviz satıldığında, bu işlemin kamuya maliyetinin tek başına 25 milyar dolar olmadığına dikkat çeken Kara, Merkez Bankası’nın aynı zamanda piyasadan para çekerek faiz kazancı elde ettiğini ifade etti.
Bir örnekle durumu somutlaştıran Kara, Merkez Bankası’nın 1 dolar satıp karşılığında 38 TL aldığında, 38 TL’ye ödenen faiz kadar giderin azaldığını veya faiz gelirinin arttığını belirtti. Kara, faizlerin 3 aylık %10 olduğu bir durumda, Merkez Bankası’nın 3 ay sonra döviz satın alması gerektiğinde, eğer dolar/TL kuru 41,8 TL’nin altında kalırsa zarar etmeyeceğini, hatta kâr elde edebileceğini kaydetti.
Bununla birlikte, eğer döviz kuru 41,8 TL’nin üzerinde, örneğin 45 TL olursa, Merkez Bankası’nın sattığı dövizi geri alırken zarar edebileceğini vurgulayan Kara, bu tür durumların nihai olarak bütçe açığı veya enflasyon olarak halka yansıyabileceğine dikkat çekti.
Son olarak Kara, açıklamasında, sadece Merkez Bankası’nın döviz satışlarının doğrudan maliyetine odaklanarak “faiz artışı, risk artışı” gibi faktörleri gündeme getirmemek gerektiğini ifade etti. Kara, son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmaların, risk, faiz ve büyüme gibi faktörler nedeniyle daha büyük maliyetlere yol açtığını sözlerine ekledi.
Merkez Bankası döviz satınca sahiden bu para bizim cebimizden mi çıkıyor?
Kısa yanıt: Her zaman değil ve sanıldığı kadar değil.
Uzun yanıt:
Örneğin 25 milyar dolar döviz satıldığında tek başına bu işlemin kamuya maliyeti 25 milyar dolar değildir.
Çünkü Merkez Bankası satılan…— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) March 26, 2025