Özlem Türeci ve Uğur Şahin'e İnsanlığa Üstün Hizmet Ödülü

Vehbi Koç Vakfı, her yıl sırasıyla sağlık, eğitim ve kültür alanlarında üstün başarıları takdir ve teşvik ettiği ‘Vehbi Koç Ödülü’ kapsamında yeni bir ödül kategorisi başlattı.

Vehbi Koç Vakfı İnsanlığa Üstün Hizmet Ödülü’nün ilk kazananları ise BioNTech’in kurucuları, COVID-19 aşısını geliştiren Türk kökenli bilim insanları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin oldu.

Koç Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Türeci ve Şahin’e takdim etti. Koç Holding Şeref Başkanı ve Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı Rahmi M. Koç ise profesörlere Şeref Doktorası diplomalarını verdi.

Bu prestijli ödüle layık görülmenin kendileri için büyük bir onur olduğunu belirten Özlem Türeci, şunları söyledi: “Çünkü cesur bir karar almanın, bilinmeyen bir yolu seçmenin, kararlılık ve azim ile ilerlemenin yanı sıra insanlık için fark yaratmanın ve insanlığa katkı sağlamanın takdir edilmesi için süper kahraman olmanıza gerek yok. İnsanlığa hizmet etmeyi ödüllendiren bu özel ödüle layık görülmekten dolayı çok mutluyuz. Vehbi Koç Vakfını, bu ödülü başlatmada gösterdiği kararlılığı için takdir ediyor, ödülün birçok insana ilham vermesini ve motivasyon sağlamasını umuyoruz.”

Prof. Dr. Uğur Şahin ise kendilerine ilk kez ödülü kabul etmek isteyip istemedikleri sorulduğunda çok mutlu olduklarını belirterek, “En başta tek bir kişiyi kurtarmayla başladık. Bireyselleştirilmiş tıp ile insanlığı kurtarmayı başardık. Tek bir insanı kurtarabilirseniz, insanlığı da kurtarabilirsiniz. Ben de buna benzer bir alıntıyı paylaşmak istiyorum: Bir kişiyi eğitebilirseniz, insanlığı da eğitebilirsiniz.” şeklinde konuştu.

200 bin dolarlık ödül bilimsel araştırmalar için harcanacak

Tören öncesi düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Cihan Özsönmez, ödülün 200 bin dolarlık karşılığı olduğunu söyledi. Özsönmez, Türeci ile Şahin’in bu ödülü nakit olarak almayı tercih etmediklerini, söz konusu tutarın ortak belirlenecek Ar-Ge çalışmaları ve ihtiyaç sahibi öğrenciler için kullanılacağını bildirdi.

Basın toplantısında gazetecilerin soruları yanıtlayan Prof. Dr. Özlem Türeci, çalışmalarına ilk başladıkları andan itibaren planlarının “insanlığa hizmet etmek” olduğunu belirterek, kanser için ilaç ve yenilikçi tedavi yöntemleri geliştirmek için çalıştıklarını söyledi.

Bilimsel çalışmalar için artık daha fazla ekonomik imkanlarının bulunduğunu aktaran Türeci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim sorumluluk duyduğumuz kanser hastaları ile ilgili hissettiğimiz sorumluluk arttı. Geliştirdiğimiz bilimin artık başka ciddi hastalıklara da hizmet edebileceğini düşünüyoruz. Sıtma, tüberküloz, otoimmün gibi hastalıklarla ilgili çalışmalar yapmak, biraz daha genişlemek istiyoruz. Hem dünyanın başka coğrafyalarına hem de başka hastalık dallarında genişlemek istiyoruz. Bunu sürdürülebilir yapmak istiyoruz. Bu gayretlerimiz bir bileşen etkisi yapacaktır. Yavaş yavaş çalışmalarımızı ilerleteceğiz.”

“Türkiye’de daha aktif olmak istiyoruz”

Türkiye’deki COVID-19’a yönelik hem kamusal hem de özel çalışmalara değinen Türeci, aşı kampanyalarındaki ve salgınla mücadelesindeki çalışmaların çok başarılı olduğunu anlattı.
Türeci, bundan sonraki çalışmalarının hangi yönde olacağına ilişkin bir soruya, “Faaliyetlerimiz daha çok kanserle mücadele alanında devam edecek. COVID-19 çalışmalarımız da devam ediyor. Çalışmalarımızı Türkiye’ye de yaymak istiyoruz. Türkiye’deki hastanelerle birlikte çalışmak istiyoruz. Koç Vakfı nitekim bu alanda aktif bir kuruluş. Türkiye’de biraz daha aktif olmak istiyoruz.” karşılığını verdi.

“Kanser aşısı ile ilgili Faz-2 çalışmalarımız sürüyor”

Prof. Dr. Türeci, Türkiye’de çok iyi yetişmiş gençler olduğunu, kendilerinin de çok sayıda başvuru aldığını belirterek, bilimsel anlamda kendini iyi yetiştirmiş öğrencilerin bulunduğunu anlattı.

Kanserle ilgili çalışmaları sorulan Türeci, sadece tedavi konusunda değil kanseri önlemeye yönelik çalışmalarının da sürdüğünü kaydederek, “Şu anda halihazırda devam eden klinik çalışmalarımız var kişiselleşmiş aşı çalışmaları ile ilgili. Pek çok kanser tipi üzerine çalışıyoruz. Şu anda mesela Faz-2 çalışmalarına devam ettiğimiz bir aşı çalışmamız var kanser ile ilgili. 3 ila 5 yıl içerisinde bu aşının kanser hastalarına uygulanıp uygulanmayacağını görebileceğimizi umuyorum.” ifadelerini kullandı.

“COVID-19’da ilk başlangıçtaki virüs artık yok”

Prof. Dr. Uğur Şahin, COVID-19 ile ilgili bir soruyu, “İlk virüsü etkin şekilde kontrol altına almış durumdayız. Yani ilk başlangıçtaki virüs yok artık. Aşılama kampanyası başarılı oldu. Şimdi Omicron var. Bu varyant çok farklı başlangıçtaki virüsten. Virüs değişiyor, buna evrim diyoruz. Bu en baştan beri beklediğimiz bir şeydi.” diye cevapladı.

Bundan sonraki süreçte COVID-19 ile ilgili beklentilerinin sorulması üzerine Şahin, şunları söyledi: “2020’de bana sorulduğunda, ‘Bu virüs en az 10 yıl bizimle olur.’ demiştim. Buna alışmak zorundayız. Buna karşı yapacağımız iki yol var. Bir tanesi aşıları benimsemek. Şu anda Omicron aşısına yakın frekansta olan aşılar geliştiriyoruz. Yeni aşının onayını önümüzdeki sonbahar-kış gibi almaya çalışacağız. İkincisi yeni normal olarak bunu kabul etmek zorundayız. Yaz sonu, sonbahar gibi yeniden maskelerimizi takmaya başlayabiliriz.”

“Yeni bir pandemiye karşı hızlıca aşı üretebilecek potansiyele sahibiz”

Prof. Dr. Uğur Şahin, yeni aşı çalışmaları hakkında, mRNA teknolojisiyle aşı üretimi üzerinde çalışmalarının sürdüğünü belirterek, şu açıklamalarda bulundu: “Bu yöntemle sıtma, HIV, tüberküloz gibi pek çok hastalıklar üzerine pek çok aşı çalışmalarımız var. Henüz kamuoyuna duyurmadığımız çalışmalarımız da var. Yeni bir pandemi ile karşılaşırsak elimizdeki teknolojiyi yeni bir aşı için kullanabilecek potansiyele sahibiz. Yeni bir virüsle başa çıkabilecek teknolojiye sahip olacağımızı temin edebilirim. Bu birkaç hafta da birkaç ay da sürebilir ancak uzun süreceğini zannetmiyorum. Koronavirüs pandemisinde gösterdiğimiz hızlı tepkiyi göstereceğimizi düşünüyorum.”

“Türkiye’de klinik araştırmalarımızı artıracağız”

Uğur Şahin, Türkiye’deki klinik çalışmalarına ilişkin bir soruya karşılık, şu açıklamalarda bulundu: “Elbette Türkiye’de kanser ve immünoterapiler kapsamındaki klinik araştırmalarımızı artırmak istiyoruz. Bunun üzerine çalışmalarımız sürüyor. Bir kuruluş ile birlikte Türkiye’de klinik bir ekip oluşturmak istiyoruz. Türkiye’de bir genel müdür görevlendirdik ve klinik ekibimiz için çalışmalarımız sürüyor. Öyle tahmin ediyoruz ki önümüzdeki yıl BioNTech markası altında klinik çalışmalarımızı başlatacağız. Ayrıca iş birliklerimiz kapsamında Türkiye’de devam eden birtakım klinik çalışmalarımız var. Akciğer kanseri ile ilgili çalışmalarımız da bunlar arasında. Hem aşı hem de immünoterapi ile ilgili çalışmalarımızla ilgili önümüzdeki dönemde daha fazla bilgi paylaşacağız.”

Kaynak URL