Savaşı beklemeyen Ukrayna direnişiyle takdir topluyor

<!–

–>

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 24 Şubat sabahı BMGK toplantısı sırasında verdiği saldırı emri sonrası Ukrayna’nın doğusu başta olmak üzere birçok kentte patlamalar meydana geldi.

Rusya ile Ukrayna askerleri arasında yoğun çatışmalar 4’üncü gününde devam ederken, başkentte meskun mahallerin olduğu bölgelerde sabaha kadar çatışma ve patlama sesleri duyuldu.

Araştırmacı Tayyip Çakan, Rusya-Ukrayna krizini değerlendirdi.

“Politikanın özünde dost ile düşmanı ayırt etmek yatıyor. Siyasi düşünce ve siyasi içgüdü dost ile düşmanı ayırt etme becerisinden başka bir şey değildir.” diyor Carl Schmitt. Yaklaşık 2 hafta önce, “savaş çıktı, çıkacak” denilen bir dönemde Kiev’deydim. Sorabildiğim tüm Kievlilere sormaya çalıştım; “Sizce savaş çıkar mı?” Aldığım tüm cevaplar ise benzerdi; “Savaş çıkmaz.” Hatta bir taksici şöyle demişti; “Bunlar siyasetçiler işte, öylesine konuşuyorlar.” Fakat durum kimsenin tahmin ettiği gibi olmadı. Savaş çıktı hem de beklentilerin de ötesinde.

Rus halkı karakter açısından savaşçı bir ruha sahiptir. Milliyetçidirler, genelde sert bir mizaca sahiptirler. Diğer yandan Ukraynalılar ise tam tersidir. Rahat bir karaktere sahiptirler, yumuşak mizaçlıdırlar. Bunu o süreçte gayet net görmüştüm. Tartışmaların en hararetli olduğu dönemde, Türkiye’de bile her akşam Ukrayna-Rusya krizi konuşulduğu bir süreçte Ukrayna sokakları gayet sakindi. Kiev’in en işlek meydanı olan Kreşatik meydanında pek çok genç gayet keyifli bir şekilde şarkı söyleyip dans ediyordu.

“Ukrayna halkı büyük bir direniş gösterdi”

Diğer yandan savaşın başladığı günden bu yana Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin dediği gibi “yalnız kalan” Ukrayna halkı büyük bir direniş gösterdi ve göstermeye de devam ediyor. Yılan Adası’nı korumaya çalışan bir avuç asker, sığınaktan yayın yapan devlet televizyonu ve son olarak Ukrayna televizyonlarının molotof kokteyli hazırlama videoları paylaşması.

“Napolyon’un yenilgisinin tek sebebi iklim değildir”

Molotof kokteyli haberlerinden sonra Putin, Ukrayna ordusuna yönelik ilginç bir açıklama yaptı; “İktidarı elinize alın, sizinle daha kolay anlaşacağız.” Her ne kadar Putin için bu olay (molotof hazırlama) kabul edilebilir değilse de, akıllara Napolyon’un Moskova’yı işgalini getirmiştir. 1812 yılında Napolyon’un artık şehri ele geçireceği anlaşılınca Moskovalılar büyük bir dirayet göstererek şehri Fransızlara vermek yerine yakmayı tercih etmiştir. Rus General Kutuzov’un o ünlü sözü kulaklarda çınlamıştır; “Napolyon bir sağanak, Moskova ise onu emecek bir sünger.” Burada idrak etmek gerekir ki, Napolyon’un yenilgisinin tek sebebi iklim değildir, o dönemki Rus halkının kolektif bir şekilde gerçekleştirdikleri direniştir. Ukrayna’da şimdi ülkelerini Rusya’ya vermemek adına molotoflarla yakma fikrine sahip olmuştur. Çünkü onlara göre bu daha yüce, daha büyük bir erdemdir.

“Putin Avrupa’nın ortasında restini çekmektedir”

Tarihi sebeplerle kendine bir misyon edinen Putin, Ukrayna’nın esasen kendi toprakları olduğunu dile getirmiştir. Putin’in açıklamasının ardından Türkiye’de en çok benzetildiği isim ise I. Petro yani nam-ı diğer “Deli Petro” olmuştur. Rus tarihinde Petro, Putin gibi merkeziyetçiliğin en önemli isimlerinden olmuştur. Boris Yeltsin sonrası iktidara gelen Putin oligarkları birer birer egale edip iktidarın gücünü arttırırken, Petro da “gerici” din adamlarından ve askerlerden ülkesini arındırmıştır. Özellikle 18. yüzyılın başlarında din adamlarının yönetime ortak olmasını engellemek amacıyla yaptığı Kilise reformu mühimdir. Reformu açıklamak üzere din adamlarını toplayan Petro, cebinden kendi hazırladığı Kilise Heyeti açıklamasını çıkarıp “İşte Ruhani Patriğiniz” demiştir. Bunun üzerine rahiplerin salonda homurtuları duyulmaya başlamıştır. Petro bu sefer belinden denizci bıçağını çıkarıp masaya koymuş ve “İtiraz eden varsa, işte bu da Başrahibiniz” demiştir. Putin işte bu vizyonla Avrupa’nın ortasında restini çekmektedir.

“Zelenskiy bu süreçte büyük bir direnç gösterdi”

Ukrayna’da yapılan son anketlerde halk en çok ABD’nin kendisine yardım edeceğini düşünmekteydi. Fakat maalesef bekledikleri gibi olamadı. Ne Avrupa’dan ne de ABD’den büyük bir yardım hatta büyük bir yaptırım paketi dahi gelmedi. Ele geçirme hedefiyle gelen bir Rus ordusunu, kallavi bir kınama ile yıkacağını sanmak zaten en büyük yanılgılardan birisi oldu. Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova’nın İngiltere’ye “Yeteri kadar yardım ettiniz zaten, biraz dinlenin” açıklaması zaten Rusların yaptırımlara olan bakışını gayet net gösterdi.

Ukrayna’da durum ne oldu? Yalnız kaldıklarını anlayan Zelenskiy bu süreçte büyük bir direnç gösterdi. Beklenenin aksine Ukrayna’dan ayrılmadı, halka sürekli bilgi verdi ve herkesi hatta tüm Dünya’yı Rusya’ya karşı savaşmak için ülkesine çağırdı. Tarih boyunca bu gibi sıcak zamanlarda halk her zaman liderini takip etmiştir. Bu sebeple Ukrayna genelinde gerçekleşen bu dirençte Zelenskiy’nin payı çok büyüktür.

Son olarak lafı Amerika’ya dokundurarak Fransız İhtilali’ndeki önde gelen devrimcilerden Saint-Just’ın bir sözüyle bitirmek istiyorum. “Bir yenilik zamanında, yeni olmayan her şey kötüdür” demiştir Saint-Just. Sanıyorum ki günümüz koşullarında biz şöyle diyebiliriz; “Bir savaş zamanında, yardımı olmayan her hareket zararlıdır.”

Kaynak URL