İSO Meclisi toplantısında finansman gündemi

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi Temmuz ayı olağan toplantısı düzenleniyor. Toplantıda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu da bir konuşma gerçekleştirecek.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Temmuz ayı olağan meclisi toplantısının ana gündemi reel sektörün finansman yapısı oldu.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şunlar oldu:

Nitelikli finansman, son yıllarda dikkat çektiğimiz ve üzerinde durduğumuz, üretim hayatımız ve reel kesim için çok önemli bir sorun. Bu sorunun bugün burada, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sanayi odasının çatısı altında Merkez Bankası Başkanımızla birlikte ele alınacak olması biz sanayiciler için büyük bir öneme sahip.

Kuzeyimizde devam eden savaş, büyüme görünümünü zayıflatmasının yanında emtia fiyatlarında yukarı yönlü baskıyı canlı tutuyor.

Başta Fed olmak üzere, büyük merkez bankalarının yükselen enflasyon karşısında faiz artırımlarını hızlandırması ise doların güçlenmesine, uzun vadeli borçlanma faizlerinin yükselmesine ve küresel finansman koşullarında belirgin sıkılaşmaya yol açıyor.

Enerji krizi birçok kanaldan büyümeyi olumsuz etkilerken, enflasyon görünümündeki bozulmayı hızlandırmakta ve yüksek borçluluğu olan ülkelerde de kırılganlığı artırıyor. Bu gelişmeler yaşanırken Avrupa Merkez Bankası’nın büyümeyi desteklemek, olası bir borç krizini önlemek ve enflasyonu durdurmak arasında bir tercih yapmakta zorlandığını yakından izliyoruz. Bu sıkışma, kendisini Euro/dolar kurundaki sert düşüşte gösteriyor ki bu gelişme hiç şüphesiz Türk sanayisi için de oldukça kritik.

“İhracat pazarlarımızda resesyon azımsanamayacak bir ihtimal”

Bazı ülkelerde geçtiğimiz hafta açıklanmış bulunan Temmuz ayı ön PMI verileri yukarıda çizdiğim çerçeveyi doğrular nitelikte. İhracatımızda ilk sırada yer alan Almanya’da imalat sanayi faaliyet koşullarının daralma bölgesine düşmesi ve PMI’ın son iki yılın en düşük düzeyinde gerçekleşmesi dikkat çekiyor.

Resesyon, ana ihracat pazarlarımız için artık azımsanamayacak bir ihtimal haline gelmiş durumda.

Önümüzdeki dönemde büyümede yavaşlamanın talep kanalıyla, yükselen faizlerin finansman koşulları kanalıyla, yüksek enerji fiyatlarının ise maliyet kanalıyla ihracatımızı olumsuz etkilemesi muhtemel. Buna dolardaki güçlenmenin parite avantajımızı azaltma, hatta tersine çevirme riskini de eklemek gerekir.

“Sanayici finansman desteğinden mahrum bırakılmamalı”

Tüm bunlar, uzun bir dönem lehimize olan küresel ekonomik iklimin, aleyhimize dönmekte olduğuna ve bu nedenle ihracatçı sanayimizin ve genel olarak ekonomimizin en az şekilde olumsuz etkilenmesi için bugünden çerçevesi iyi belirlenmiş adımların atılması, önlemlerin alınmasının gerektiğine işaret ediyor. Özetle; ihracat pazarları bozulurken sanayici finansman desteğinden mahrum bırakılmamalı.

“Türkiye’de ekonomik aktivitenin ivme kaybetmesi bekleniyor”

Türkiye ekonomisi 2022 yılının ilk yarısında güçlü büyüme performansını korumuştur. Buna bağlı olarak istihdam piyasasında da iyileşme sürmüştür. Ancak küresel eğilimlere paralel olarak yılın kalanında Türkiye’de de ekonomik aktivitenin ivme kaybetmesi bekleniyor.

Enflasyon tarafında ise ne yazık ki arzu ettiğimiz seviyelerin oldukça uzağındayız. Ülkemiz yüzde 80’e dayanan tüketici enflasyonu ve yüzde 140’a dayanan üretici enflasyonuyla dünyanın büyük bir kısmından önemli ölçüde ayrışmış durumda.

Enflasyon tarafında ise ne yazık ki arzu ettiğimiz seviyelerin oldukça uzağındayız. Ülkemiz yüzde 80’e dayanan tüketici enflasyonu ve yüzde 140’a dayanan üretici enflasyonuyla dünyanın büyük bir kısmından önemli ölçüde ayrışmış durumda.

-Konuşma anlık olarak güncellenecek

Kaynak URL