Türkiye’de lojistik ve taşı­macılık faaliyetleri, eko­nomik kalkınmanın nite­likli aktörleri arasında yer alıyor. Özellikle jeopolitik konumu se­bebiyle Türkiye’nin kara, hava, demir ve denizyolu lojistik faali­yetlerinde gayet gelişmiş durum­da olduğu gözlemleniyor.

Genç ve nitelikli iş gücüne sahip ül­ke, uluslararası lojistik koridor­ları ile olan bağlantıları sayesin­de, bölgesinde bir lojistik merkez olarak öne çıkıyor. Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afri­ka’ya kolay erişim imkânına sa­hip coğrafi konumu Türkiye’nin bu bölgelere yapılacak taşıma­cılık faaliyetleri için bir üs işlevi görmesini sağlıyor.

Küresel ticarete doğrudan etki eden sektörlerin başında taşıma­cılık ve lojistik sektörünün gel­diğini söylemek mümkün. Özel­likle tedarik zincirinin küresel ve jeostratejik gelişmelerden etki­lendiği çeşitli olaylar ve gelişme­ler bunu bir kere daha gösterdi. Özellikle COVID-19 pandemisi, Rusya’nın Ukrayna’ya müdaha­lesi, Süveyş Kanalı’nda yaşanan gelişmeler ve benzerleri ticaret rotalarında kesintiler yaşanma­sına ya da duraklamalar yaşan­masına neden oldu. Bu durum­larda genellikle Türkiye, coğra­fi konumu ve gelişmiş lojistik alt yapısı ile yeni seçenekler suna­bildi.

Statista tarafından yapılan de­ğerlendirmeye göre küresel lojis­tik sektörü, 2023 yılında yaklaşık 9,41 trilyon doları pazar büyüklü­ğü ile COVID-19 salgını ardından yaşanan toparlanma sürecini de­vam ettirdi. Bununla birlikte 2028 yılına kadar lojistik sektörünün ölçeğinin küresel boyutta 14.08 trilyon doları aşacağı öngörüsü paylaşılıyor.

Dünya Bankası Lojistik Perfor­mans Endeksi’nde (LPI) 2018 yı­lında 3.15 puanla 47’nci sırada yer alan Türkiye, 2023 yılında 3.4 pu­anla 38’inci sıraya yükseldi. Bü­tün bunların beraberinde Türki­ye, 12. Kalkınma Planı’nda belir­tildiği üzere 2028 yılında 25’inci sıraya yükselmeyi hedefliyor.

2025 yılı lojistik sektörü hizmet ihracatı hedefi 48 milyar dolar

Ticaret Bakanlığı verilerine gö­re Türkiye’nin lojistik ve taşımacı­lık sektörü 2024 yılında ülke eko­nomisine 38.9 milyar dolar ihracat dövizi kazandırdı. Lojistik ve ta­şımacılık sektörü, 100 milyar do­larlık pazar büyüklüğü ile küresel lojistik ihracatından yüzde 2,5 pay almakla birlikte küresel sıralama­da 11’inci basamakta yer aldı.

Böy­lece hizmet ihracatının itici gücü haline gelen sektör, Türkiye’nin dış ticaretinin de en önemli bile­şeni olarak konumlandı. Hizmet ihracatının yaklaşık yüzde 40’ını gerçekleştiren sektörde bu payın her yıl daha da artırılması hedef­leniyor. 2024 yılında 115.2 milyar dolar olarak gerçekleşen hizmet ihracatının 38.9 milyar doları lo­jistik ve taşımacılık sektörünün çalışmalarıyla gerçekleşti. Bakan­lık, 2025 yılı için lojistik ve taşıma­cılık sektöründeki hizmet ihracatı hedefini ise 48 milyar dolar, 2028 yılı için de 78 milyar dolar olarak açıkladı.

Depo yatırımlarının ülke geneline yayılması bekleniyor

Lojistik ve taşımacılık sektörün­de ortaya konulan hedefleri tuttu­rabilmek için yeni yaklaşımları özümseyebilmek de elzem. Örne­ğin etkisi gün geçtikçe artan e-ti­caret lojistiği zamana karşı verilen yarışı daha da öne çıkardı.

Artık B2B, B2C veya C2C tedarik zinci­ri ağları aracılığıyla lojistik sektö­rü malları taşıyarak, depolayarak ve teslim ederek iki veya daha fazla taraf arasındaki ticari girişimcilik faaliyetlerini kolaylaştırıyor. Gü­nümüzde lojistik şirketleri, ekono­mik kalıpların ve dijitalleşmenin değişen doğasına uyum sağlarken; kara, hava ve deniz yoluyla kargo taşımacılığı hizmetlerini etkin şe­kilde kullanıyorlar. Bu noktada de­polama yatırımları ve depo yöneti­mi de farklı bir değer oluşturuyor.

Bir üretim ve ihracat ülkesi olan Türkiye’de gerek iç pazarın dina­mizmi gerekse Avrupa’ya yakın konumu ve ihracatının büyük bir kısmını AB ülkelerine yapması ne­deniyle taşımacılık ve lojistik sü­reçlerin yönetiminde depolama ve depoların verimli şekilde yönetimi önem kazanıyor. Türkiye’de depo alanları Kocaeli-İstanbul hattında yoğunlaşırken ülke genelinde bu alanda yeni yatırımların gündeme gelmesi bekleniyor.

Kaynak URL