'Türkiye uluslararası camia ile etkileşime geçmeli'

İklim Ekonomisi Sürdürülebilirlik Finansmanı Zirvesi’nin ikinci oturumu, “Ekonomiye geçişte tahvil, kredi, borsa ve fonlarda yeşil dalga oturumu” başlığı ile yapıldı. Oturumda Londra Menkul Kıymetler Borsası Orta ve Güney Avrupa Başkanı Axel Kalinowski, KPMG Türkiye Sermaye ve Borç Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı Orhan Turan ve Globaltürk Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Barış Öney söz aldı.

AXEL KALINOWSKI: “Uluslararası toplumun sürdürülebilir projelere ayıracak çok parası var”

Uluslararası toplumun sürdürülebilir yeşil projelerin finansmana ayıracak çok fazla parası olduğunu belirten Londra Menkul Kıymetler Borsası Orta ve Güney Avrupa Başkanı Axel Kalinowski, Türkiye’nin finansmandan faydalanma ve yatırım gerçekleştirme konusunda muazzam bir yerde olduğunu söyledi. Londra Menkul Kıymetler Borsası olarak Türkiye’de harika ilişkileri olduğunu ifade eden Kalinowski, kendisinin ne zaman Türkiye’ye gelse çalışan kalitesinden ve girişimcilik ruhundan fazlasıyla ilham aldığını dile getirdi. Türkiye’nin büyük bir başarı hikayesine dönüşebilecek bütün unsurlara sahip olduğunu belirten Kalinowski, özellikle İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) kendilerinin en değerli paydaşlarından biri olduğunu söyledi. İFM’nin geçen yıl sürdürülebilirlik tahvili ihraç ettiğini hatırlatan Kalinowski, “Borsamızda bu tahvil 750 milyon dolarlık bir bütçeye ulaşmıştı. Sürdürülebilirliğe ilişkin finansman projelerinde, İstanbul’u daha yeşil hale getirmek için bu şehirdeki yatırımlara katkı sağlamak adına çok güzel bir ilişkiye sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Sırbistan’da da 1,5 milyar dolarlık tahvil ihracatı gerçekleştirilmişti. Uluslararası toplumun sürdürülebilir yeşil projelerin finansmana ayıracak çok fazla parası var. Türkiye bu anlamda, bu finansmandan faydalanma ve yatırım gerçekleştirme konusunda muazzam bir yerde” ifadesini kullandı.

“Türkiye’nin yeşil sermaye seviyesi daha fazla olmalı”

Türkiye’nin sürdürebilirlik konusunda hikayesi olduğunu ifade eden Kalinowski, “Türkiye’de yapılacaklardan çok daha fazlasını da yapabiliriz. Uluslararası topluluğun, Türkiye’nin neler yapmak istediğini anlaması konusunda biraz daha yol kat etmeliyiz. Türkiye üretici bir ülke, teknolojiyi geliştiren ve üreten bir ülke, yeşil enerjisi olan bir ülke… Birçok ülkede bu durum böyle değil” şeklinde konuştu. Firmalar neyi raporlaması gerektiğini bilmesi gerektiğini kaydeden Kalinowski, Türkiye’nin dünyadaki en büyük güneş enerjisi tesisine sahip olduğunu söyledi. Türkiye’nin yeşil sermaye seviyesinin daha fazla olması gerektiğini anlatan Kalinowski, bu noktada uluslararası camiayla daha fazla etkileşimde bulunulması gerektiğini ifade etti.

ORHAN TURAN: “Sürdürülebilirlik konusunda her kesimden bir adanmışlık var”

Sürdürülebilirliğin genel anlamda 10 yıldır hayatımızda yer aldığını söyleyen KPMG Türkiye Sermaye ve Borç Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı Orhan Turan, sadece ülkemizde değil tüm dünyada politik standartların henüz tam olarak belli olmadığını belirtti. Sürdürülebilirliğin sürecini tamamlayabilmesi için alması gereken daha çok yolun olduğunu anlatan Orhan Turan, ancak hem hükümetler seviyesinde hem de finansal kurumlar özelinde bu konuda çok net bir adanmışlığın varlığına dikkat çekti.

Sürdürülebilirlik denilince ilk etapta finansal değerlere bakıldığını ve ilk akla enerji kaynaklarının geldiğini vurgulayan Turan, konunun bir de sosyal tarafının bulunduğunu vurguladı. Artık tüm finansal kurumların, tüm şirketlerin sürdürülebilirliği her alanda düşünmeleri gerektiğini isteyen Turan, “Türkiye’de finansal sektör ve reel sektörün ne durumda olduğunu iyi incelemek gerekiyor. Her konuda olduğu gibi finansal sektör, hem kapasitesi hem uluslararası sisteme olan entegrasyonunu yaklaşık 10 yıldır sürdürüyor” dedi.

“Kamu otoritesi temel prensiplerde oldukça kararlı”

Bankalar Birliği’nin 2014 yılında yayınladığı prensiplerin bu anlamda Türkiye’deki bankacılık sektörüne önemli bir referans teşvik ettiğini anlatan Orhan Turan, bankacılık sektöründe çok vitesli bir yapının olduğunu söyledi. Özellikle büyük ölçekli bankaların bu konuda oldukça ciddi mesafeler aldığını kaydeden Turan, “Küçük ve orta ölçekli bankalar ne yazık ki aynı hızda bu duruma eşlik edemiyor. Ancak kamu otoritesi temel prensipleri oluşturmada oldukça kararlı ve oldukça önemli işlere imza atılıyor” diye konuştu.

Türkiye sürdürülebilirlik standardının 1 Ocak 2024 itibarıyla yürürlüğe girdiğini hatırlatan Turan, bu standardın şu anda sadece halka açık olan şirketlere ve bankalara zorunlu olduğunu belirtti. Sistemin zaman içinde çok daha fazla gelişip, finans sektörüyle temasta olan bütün şirketlere zorunlu hale getirilmesi gerektiğini anlatan Turan, gelişim sürecinin içinde olduğumuzu söyledi. Bir takım risklerden bahseden Turan, şöyle konuştu: “Pek çok konuşmacının bahsettiği taksonomi denilen yani sınıflandırma ile ilgili bir kataloğa ihtiyaç var. Türkiye bu konuda henüz bir şey kaybetmiş değil, ama taksonomiye gerçek anlamda ihtiyacı bulunuyor. Neyin gerçekten yeşil olduğu, neyin sürdürülebilirlik teması altında yer aldığını göstermesi açısından taksonomi oldukça önemli bir konu.”

BARIŞ ÖNEY: “Şirketler sürdürülebilir olmayı tercih ederek, kârlılıklarını artırıyor”

Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) sürdürülebilirlik kavramlarının 2015 yılında Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu 17 ana başlıkla hız kazanmaya başladığını söyleyen Globaltürk Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Barış Öney, 2030 yılına gelindiğinde ise bu kavramların gelişerek, özel sermaye tarafından benimseneceğini belirtti.

İlk zamanlarda özellikle şirketler nezdinde tüm bu gelişmelerin bir yük olarak görüldüğünü ancak giderek bir zorunluluk haline geldiğini anlatan Öney, dünyanın değişmesiyle tüketici taleplerinin de evrildiğini anlattı. Bu duruma özen göstermeyen şirketlerin ayakta kalamayacağını anlatan Öney, rekabette sıkıntı yaşanacağını belirtti.

Karbon emisyonu veya çevreyi kirleten ‘asbestos’ gibi malzemelerin üretildiği şirketlere büyük cezalar kesilmeye başlandığına dikkat çeken Öney, özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinin bu konuda başı çektiğini bildirdi. Şirketlerin tüm bu harcamaları bir maliyet unsuru olarak görmekten vazgeçtiğini söyleyen Öney, “Şirketler artık sürdürülebilir olmayı tercih ederek, kârlılıklarını bu anlamda artırmayı düşünüyorlar” dedi.

“Enflasyonun yüksek olması ve faizlerdeki belirsizlik sıkıntı oluyor”

Dünyanın enteresan bir türbülanstan geçtiğini anlatan Barış Öney, bu durumun her alanda görüldüğünü belirtti. En büyük sıkıntının aslında ABD tarafında yaşandığını belirterek sözlerine devam eden Barış Öney, özellikle başkanlık yarışında kimin ipi göğüsleyeceğinin belirsiz olduğunu söyledi. Öney, yine enflasyonun yüksek olması ve faizlerde yaşanan belirsizliğin sıkıntı olduğunu anlattı. Son yıllarda Türkiye’nin pek çok fırsatı kaçırdığına işaret eden Barış Öney, “Çin’den kaçan imalat, Türkiye’ye gelmeliydi. Türkiye’ye bu akışın olmaması için hiçbir sebep yoktu. 2011-2012 yıllarında böyle bir fırsatı yaşamıştık. Türkiye’ye dünyanın her yerinden fon gelmişti. Türkiye’nin iki sene üst üste yüzde 9, 10 büyüdüğü senelerdi. Bütün otellerimizin salonları doluydu. Ülkemize gelen danışmanların hepsi kendilerine göre dünyanın en büyüğüydü. Gezi parkı olaylarından sonra ne yazık ki peyderpey çıktılar. Neredeyse şu anda bir elin parmakları kadar kalmadılar. Ancak önümüzdeki dönemde tekrar bu yatırımların ülkemize geleceğini düşünüyorum. Bu noktada Türk şirketlerinin de bu duruma hazır olmasında fayda var” diye konuştu.

Oturumdan satırbaşları

Londra Menkul Kıymetler Borsası Orta ve Güney Avrupa Başkanı Axel Kalinowski, özellikle İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) kendilerinin en değerli paydaşlarından biri olduğunu söyledi. İFM’nin geçen yıl sürdürülebilirlik tahvili ihraç ettiğini hatırlatan Kalinowski, “Borsamızda bu tahvil 750 milyon dolarlık bir bütçeye ulaşmıştı. Sürdürülebilirliğe ilişkin finansman projelerinde, İstanbul’u daha yeşil hale getirmek için bu şehirdeki yatırımlara katkı sağlamak adına çok güzel bir ilişkiye sahip olduğumuzu söyleyebilirim” dedi.

Axel Kalinowski, “Sırbistan’da da 1,5 milyar dolarlık tahvil ihracatı gerçekleştirilmişti. Uluslararası toplumun sürdürülebilir yeşil projelerin finansmana ayıracak çok fazla parası var. Türkiye bu anlamda, bu finansmandan faydalanma ve yatırım gerçekleştirme konusunda muazzam bir yerde” ifadesini kullandı.

KPMG Türkiye Sermaye ve Borç Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı Orhan Turan, Türkiye sürdürülebilirlik standardının 1 Ocak 2024 itibarıyla yürürlüğe girdiğini anımsatıp, bu standardın şu anda sadece halka açık olan şirketlere ve bankalara zorunlu olduğunu belirtti.

Orhan Turan, “Pek çok konuşmacının bahsettiği taksonomi denilen yani sınıflandırma ile ilgili bir kataloğa ihtiyaç var. Türkiye bu konuda henüz bir şey kaybetmiş değil, ama taksonomiye gerçek anlamda ihtiyacı bulunuyor. Neyin gerçekten yeşil olduğu, neyin sürdürülebilirlik teması altında yer aldığını göstermesi açısından taksonomi oldukça önemli bir konu” diye konuştu.

Karbon emisyonu veya çevreyi kirleten ‘asbestos’ gibi malzemelerin üretildiği şirketlere büyük cezalar kesilmeye başlandığına dikkat çeken Globaltürk Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı Barış Öney, özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinin bu konuda başı çektiğini bildirdi. Şirketlerin tüm bu harcamaları bir maliyet unsuru olarak görmekten vazgeçtiğini söyleyen Öney, “Şirketler artık sürdürülebilir olmayı tercih ederek, kârlılıklarını bu anlamda artırmayı düşünüyorlar” dedi.

Cevaplanan sorular

Londra Menkul Kıymetler Borsası’nın Orta ve Güney Avrupa’daki sürdürülebilirlik finansmanı alanındaki stratejileri nelerdir?

Finans sektörü, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında nasıl bir rol oynamalıdır?

Sürdürülebilirlik odaklı projelerin finansmanı konusunda finans sektörünün karşılaştığı en büyük zorluklar nelerdir?

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için sürdürülebilirlik finansmanının önemi nedir ve bu ülkelerin bu alandaki potansiyeli nedir?

Finans sektörünün iklim değişikliği ve çevresel faktörlerle ilgili riskleri nasıl yönetmesi gerekiyor?

 

Kaynak URL