Türkiye'nin sürdürülebilir finansman yol haritası detaylarıyla incelendi

İklim Ekonomisi-Sürdürülebilirlik Finansmanı Zirvesi kapsamında Türkiye’nin sürdürülebilir finansman yol haritası ve uluslararası standartlara uyum süreci masaya yatırıldı. Oturumda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Orhan Solak, UN Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda Çele ve EBRD Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç konuşma yaptı.

ORHAN SOLAK: “Dünya Bankası’ndan 18 milyar dolarlık paket yolda”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Orhan Solak, 2019-2020 yıllarında afetlerin neden olduğu küresel maliyetin 3 trilyon doları bulduğunu, afetlerin yüzde 91’inin ise iklim değişikliğiyle ilişkili olduğunu söyledi. Yeşil dönüşümün iklim kriziyle mücadelede tüm dünyada ön plana çıktığını vurgulayan Solak, “Bu bağlamda küresel katma değerin 2030 itibarıyla 26 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor” dedi. Küresel ticaretin, uluslararası finansmanın tamamıyla iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik faaliyetlere, parametrelere yönelmiş olduğunun altını çizen Solak, bu değişime ayak uyduramayanların, rekabet gücü oluşturma şansı olmadığını ifade etti.

Türkiye olarak bu alanda önemli politik ilerlemeler kaydedildiğini dile getiren Solak, “Ana misyonumuz; yeşil dönüşüm sürecinde kurumlar arası koordinasyon ve iş birliğini sağlamak, iklim değişikliğiyle ilgili politikayı ve mevzuatı yönlendirmek, uluslararası müzakere süreçlerini takip etmek. İlk olarak İklim Şurası’nı gerçekleştirdik. Uluslararası kuruluşlarla iş birliklerimiz de devam ediyor. Bunun en somut örneği Dünya Bankası’yla yaptığımız iş birlikleri. Bu kapsamda 3 milyar 157 milyon dolarlık bir finansman paketi anlaşması yaptık, yeni dönemde de 18 milyar dolarlık yeni bir paket ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Aynı zamanda Dünya Bankası ile kuracağımız Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) geliştirilmesine yönelik iş birliklerimiz var” diye konuştu. Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadelede yasal çerçeveleri ortaya koymak üzere İklim Kanunu taslağının hazırlandığını ve bu yıl içinde yasallaşmasının öngörüldüğünü belirten Solak, “Kanun taslağında iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik planlama araçları, uygulama araçları, 2025 yılında uygulamayı planladığımız ETS’nin yasal çerçevesi ve elde edilecek gelirlerin kullanımına yönelik hükümler yer alıyor” bilgisini verdi.

MELDA ÇELE: “Kirleten teknolojilere finansman sağlanmaması artık kritik öneme sahip”

 UN Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda Çele, iş dünyasının, sürdürülebilirlik konusunda önemli ilerlemeler kaydettiğini vurguladı. Çele, “Birçok şirket, bilim temelli hedefler belirleyip, bunların hepsini denetleyerek yol haritası ile beraber yönetiyor. Türkiye’den de 26 şirket başarıyla bu yolculuğunu sürdürüyor. Dünyada 8 bin şirketten bahsediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su, biyoçeşitlilik, plastik; bütün bu konularla ilgili iş dünyası geçmişe göre daha hızlı adımlar atıyor. Ancak çabalar ne yazık ki yeterli gelmiyor. Çünkü Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) baktığımızda, geçtiğimiz sene yayınlanan bir rapora göre sadece yüzde 15 ilerleme kaydettik. Bu oldukça düşük bir rakam. Türkiye, SKA’da 166 ülke arasında 72’nci sırada. Daha iyi olması için cesur adımlara, iş birliğine ve bütün bunları harekete geçirebilmesi için de finansmana ihtiyacımız var” dedi.

İş dünyasının en zorlandığı yerlerden birinin tedarik zincirleri içinde bu işin aktarılması olduğunu kaydeden Çele, büyük şirketlerin kendi ekosistemleri içinde bu çabaları gösterdiğini, ama onu ölçeklendirebilmenin, tedarik zincirlerini de bu işin içine dahil etmekle olduğunu söyledi. Finansman açısından bakıldığında şirketlerin en büyük dönüşümünün tedarik zincirleri üzerinden olacağını öngördüklerini dile getiren Çele, “Bankalar bunun farkında ve finansörler bu pratikleri iyileştirmek için kendi içlerinde çeşitli düzenlemeler yapıyor ve kriterleri gözden geçiriyor. Onlar da hangi projeyi nasıl değerlendirecekleri konusunda büyük adımlar atıyor. Öte yandan şirketlerin de attıkları adımları kendilerinin kanıtlayabildikleri bir yerde olmaları lâzım” ifadelerini kullandı.

ŞULE KILIÇ: “Karbonsuzlaşma için her yıl yaklaşık 20 milyar dolar finansman gerekiyor”

EBRD Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç, “EBRD’nin faaliyet gösterdiği 38 ülke içinde Türkiye ilk sırada. Şu anda toplam EBRD portföyünün yüzde 15’lik kısmı Türkiye’de yaptığımız yatırımlardan oluşuyor. 2009 yılında Türkiye ofisi açıldı ve o günden beri 19 milyar euroluk bir finansman desteği sağlandı. Bugün itibarıyla da 8 milyar euroluk bir portföyümüz var. Geçen sene bir zirve yaptık, yılı 2.5 milyar euroluk bir rakamla kapattık. Ne mutlu ki bu 2.5 milyar euroluk rakamın yüzde 50’den fazlası yeşil ekonomiye dönük yatırımların, projelerin finansmanında kullanıldı” bilgisini verdi.

Ekonominin karbon yoğunluğunun, Türkiye’de OECD ortalamasının iki katı olduğunu ve bu nedenle Türkiye olarak OECD ortalamasından iki kat daha çok şey yapmamız gerektiğinin altını çizen Kılıç, şunları söyledi: “Enerji Bakanlığımızın COP 28’de açıkladığı çok güzel yeni bir strateji var; önümüzdeki 12 yılda 60 gigavatlık yenilenebilir enerji yatırmalarının yapılması. Bu, Türkiye’yi yenilenebilir enerji tarafında ön sıralara taşıyacak bir ajanda ama 12 yıl içinde gerçekten zorlu bir ajanda. 60 gigavatın gerçekleştirilmesi için gerekli olan finansmana sadece yenilenebilir enerji yatırımları değil. Aynı zamanda bunun kullanıcıya, tüketiciye ve üreticiye ulaştırıldığı iletim hattı da katıldığında 60 milyar dolar gibi bir rakamı konuşuyoruz.”

Endüstrinin karbonsuzlaşmasına yönelik olarak Sanayi Bakanlığı ile EBRD’nin yaptığı bir yıllık çalışmanın sonuçlarını gündeme taşıyan Şule Kılıç, karbon yoğun sektörlere bakıldığında en önemli dört sektörün çelik, alüminyum, çimento ve gübre olduğunu söyledi. Kılıç, “Karbonsuzlaşma ve 2053 net sıfır karbon hedefine ulaşmada atılması gereken bütün adımları göz önünde bulundurursak, dört sektörün yapması gereken toplam yatırım miktarı 70 milyar dolar. Sadece çelik sektörünün yüzde 99 karbonsuzlaşmaya ulaşmak için yapması gereken yatırım 30 milyar dolar, çimentonun yüzde 75 karbonsuzluğa ulaşması için yapması gereken yatırım 30 milyar dolar, alüminyum ve gübrede ise 5’er milyar dolar” dedi. Cam ve seramik sektörlerinin çok önemli olduğunu sözlerine ekleyen Kılıç, şöyle devam etti: “Onları da katarsak rakam 100 milyar doları bulur. Sadece yenilenebilir enerji ve endüstrimizin bu altı ana sektörünü içine alan finansman ihtiyacı, önümüzdeki 10 yıl içinde neredeyse 200 milyar dolara yakın bir rakam. Bu çok kaba bir hesapla her yıl 20 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı demek. Ancak Türkiye’nin avantajı, çok kuvvetli bir özel sektörünün olması. Biz faaliyet gösterdiğimiz 38 ülke içinde o yüzden Türkiye’yi rol model olarak gösteriyoruz ve her zaman en zoru ilk Türkiye’de yapıyoruz.”

BERRİN MAHMUTOĞLU: “Yenilenebilir enerji yatırımları dünyada 2 trilyon dolara yükseldi”

Ziraat Bankası Proje Finansmanı ve Yapılandırma Grup Başkanı Berrin Mahmutoğlu ise sürdürülebilir finansmanın, finansör kararların, yatırımların sadece ekonomik boyutu ile değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve yönetişimsel boyutu ile ele alınmasını içeren, tüm tarafları kapsayan bir anlayış olduğunu hatırlattı. Mahmutoğlu, “Sürdürülebilir finansman en etkin finans sektörü aracılığıyla hayata geçebilir. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle uluslararası iklim politikaları ile karbonsuzlaşmaya yönelik girişimler, finans kuruluşlarına yönelik uygulamaları da geliştirdi. Yeşil mutabakat ve benzeri regülasyonlar, sürdürülebilir finansmanın, çerçevesinin nasıl yapılacağını çok daha net olarak tarif ediyor. Bu gelişmeler, tüm dünyada finans sektörünün iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında uygulama alanını geliştiriyor. Bunun dışında finans sektörü doğası gereği dinamik ve gelişimlere hızla adapte olan bir yapıya sahip. Ayrıca etki edebildiği geniş bir müşteri kitlesi ve paydaşları var. Dolayısıyla bu geniş kitleyi yönlendirici, dönüşümü teşvik edici bir yapıya sahip. Tüm yönleriyle baktığınız zaman finans sektörünün konunun merkezinde yer aldığını görüyorsunuz” diye konuştu.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın hazırladığı küresel olarak tüm enerji türlerine yatırım yapılan miktarı inceleyen Dünya Enerji Yatırım Raporu’nun yıllık güncellemesinde, dünyanın şu anda temiz enerjiye fosil yakıtlara yaptığının iki katı yatırım yaptığının belirtildiğini aktaran Mahmutoğlu, şu bilgileri verdi: “2024 yılında yaklaşık 3 trilyon dolarlık bir yatırım gündemde. 3 trilyonun 2 trilyon dolarının yenilenebilir, 1 trilyon dolarının da fosil yakıtları olduğunu belirtmişler. Bu, gerek dünyada gerekse ulusal platformda finans dünyasının nereye doğru evrildiğinin önemli bir kanıtı. Aynı şekilde IFC’nin liderliğinde sürdürülebilir bir finans ağı oluşumu var. Buraya da yaklaşık 70 ülke katılıyor. Türkiye’yi tüm sektörleriyle birlikte değerlendirdiğinizde, 70 ülke arasından çevre-sosyal yönetim entegrasyonu, iklim-doğa ile ilgili risk yönetimi ve sürdürülebilir finansman perspektifinden baktığınızda, gelişen ülke kategorisinde olduğunu görüyorsunuz. İlgili analizin detayına girdiğinizde ise en büyük ilerlemenin bankacılık tarafında olduğu gözleniyor. Sürdürülebilirlik konu başlığı altında, diğer ülkeler gelişme ortalaması yüzde 56 iken, Türk bankacılık sisteminin gelişme ortalaması sürdürülebilir finansmanda yüzde 85. Bu oran, finansın ne kadar önde olduğunu gösteriyor.

Oturumdan satır başları

2019-2020 yıllarında afetlerin neden olduğu küresel maliyet 3 trilyon doları buldu. Afetlerin yüzde 91’i iklim değişikliği kaynaklıydı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Dünya Bankası’yla yaptığı iş birliği sonucu 3 milyar 157 milyon dolarlık bir finansman paketi elde etmişti. Ayrıca 18 milyar dolarlık yeni bir paketle ilgili görüşmeler devam ediyor. Aynı zamanda Dünya Bankası ile kurulacak ‘Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) geliştirilmesine yönelik iş birlikler de devam ediyor.

Dünyada 8 bin şirket toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su, biyoçeşitlilik, plastik gibi konularda artık bilim temelli ilerliyor. Fakat çabalar ne yazık ki yeterli değil.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) bakıldığında 2023 yılında yayınlanan bir rapora göre sadece yüzde 15 ilerleme kaydedildi. Bu oldukça düşük bir rakam. Türkiye, SKA’da 166 ülke arasında 72’nci sırada bulunuyor.

 

 

 

Kaynak URL