Başak Nur GÖKÇAM

Dünya, sanayi devrimi öncesi baz alınarak kıyaslanan 1,5 san­tigrat hedefinde sınıfta kal­dı. Geçtiğimiz yıl tüm top­lantılar, raporlar, analizler ve araştırmalar bu hedefin tut­turulmasına yönelik neler ya­pılabileceği kapsamında ya­pılırken, bu yıl bunun yerini eşiğin bazı bölgelerde aşıldığı bazı bölgelerde ise 2050 yılın­dan önce aşılacağına yönelik bulgular aldı.

Zimbabve Üni­versitesi ve Kenya’daki Ulus­lararası Hayvancılık Araş­tırma Enstitüsü (ILRI) bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre de 1,5°C eşiğinin Afrika’nın beş alt bölgesinde düşük emisyon salımı gerçekleşse dahi 2040 yılına kadar Paris Anlaşma­sı’nda öngörülen 1,5 santigrat derece iklim değişikliğini aşa­cağı öne sürüldü.

CABI Rewiews dergisinde yayınlanan araştırmada, kü­resel ısınma altında Afrika ta­rımının düşük emisyonlu ve iklime dayanıklı kalkınmaya doğru adil geçiş yolları için çerçeve geliştirmek amacıyla literatür taraması ile gerçek­leştirildi. Afrika’nın atmosfe­re saldığı sera gazı emisyonla­rının yüzde 4’ünden daha azı­nı yaymasına rağmen, düşük emisyon senaryolarında bile Afrika’nın beş alt bölgesinin tamamında 2040 yılına kadar 1,5°C iklim değişikliği eşiğine yaklaşılacağı tespit edildi.

Afrika tarımı için acilen adil geçiş yollarına geçilmeli

Bilim insanları, gıda güven­liğini artıran ve yoksulluğu azaltan, aynı zamanda azalt­manın ortak faydalarını opti­mize eden sürdürülebilir üre­tim sistemleri için Afrika ta­rımında adil geçiş yollarının acilen gerekli olduğunu vur­guladı. Konuya ilişkin açık­lamada bulunan Zimbabve Üniversitesi Rektör Yardım­cısı ve makalenin baş yazarı Profesör Paul Mapfumo, “Ye­ni iklim koşullarının insanlık ve ekolojik sistemler için cid­di bir tehdit oluşturuyor. Bu durum, farklı düzeylerde top­lumsal adaletsizlikleri ortaya çıkarıyor ve daha da kötüleşti­riyor” dedi.

İstihdam sorunları artmaya devam edecek

Bilim insanları, dağıtım, prosedür ve tanınma adalet­sizliklerinin, doğal eşitsizlikle­ri, cinsiyet eşitsizliklerini veya dar istihdam olanaklarını içer­diğini ve bunların değişen ik­limle kaçınılmaz olarak daha da artacağını ve güçlene­ceğini savunuyor.

Afrika’nın mevcut sis­temlerden olumsuz et­kileneceğine vurgu yapan Prof. Mapfumo, “Afrika’nın tarıma dayalı geçim sistemle­ri, iklime duyarlı tarıma daya­lı olmaları ve düşük ekonomik kalkınmanın temel olarak ta­rihsel rastlantılara bağlı ol­ması nedeniyle sınırlı uyum kapasitesi nedeniyle her za­man en çok etkilenecek olan sistemler olacaktır. İklim de­ğişikliğinden dolayı önemli kayıplar ve zararlar yaşadılar ve bu durum iklim tehlikeleri­nin yoğunluğunun artmasıyla daha da kötüleşecek.

Ne mevcut ya da planlanan kademeli uyum mekanizma­ları, ne de göç önlemlerinin öngörülen faydaları, yaklaşan yeni iklim koşullarına uyum sağlayacak kadar kapsamlı değil” diye konuştu. Bilim in­sanları, geliştirilen adil geçiş çerçevesinin sosyal katılım, eşitlik, iklim eylemi için top­lulukların kendi kendini ha­rekete geçirme ve kendi ken­dini örgütleme kapasitesinin oluşturulması ve sıfır yoksul­luk ve sıfır karbona anlam­lı katkıya doğru iklime daya­nıklı bir tarım inşa etmek için geçiş yollarına yatırım yapma fırsatları sunduğu sonucuna vardı.Çalışmanın finansmanı Afrika Müzakereci Uzmanlar Grubu (AGNES) tarafından sağlandı.

Yeşil Sanayi Devrimi’ne odaklanılmalı

Afrika tarımının makineleştirilmesine odaklanılması gerektiğine dikkat çe­ken Zimbabve Üniversitesi Rektör Yar­dımcısı ve makalenin baş yazarı Prof. Paul Mapfumo, “Bu tür çabalar, iklim değişikliğinin neden olduğu yeni nor­male uygun olarak kasıtlı bir ‘Yeşil Sa­nayi Devrimi’ tarafından yönlendirilen Afrika tarımının makineleştirilmesine ve yeşillendirilmesine de odak­lanmalıdır. İklim değişikliğine yanıtın sürdürülebilirliği ve Afrika için adil bir geçiş yolu çerçevesi, aynı zamanda Afrika’nın ekonomik kal­kınmasını teşvik etmek üzere tasarlanmış eği­tim sistemlerinin ve araştırma kapasite­lerinin dönüşü­münde yatmak­tadır” dedi.

Tarım ve hayvancılık yeniden düzenlenmeli

Afrika tarımının maki­neleştirilmesine odak­lanılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Paul Mapfumo ve ekibi iklim ko­şullarına dayanıklı hale ge­tirmek için ekim, hayvancı­lık ve balıkçılık sistemlerinin yeniden programlanmasına dayandırılması gerektiğini savunuyor.

Bunlar arasında bilim, teknoloji ve inovas­yonun ilerlemesinin finanse edilmesi; ihmal edilmiş ve­ya yeterince kullanılmayan mahsul ve hayvan genetik havuzlarının geri kazanılma­sı; toprak verimliliğinin yeni­den canlandırılması ve top­rak sağlığının iyileştirilmesi; bozulmuş arazilerin geri ka­zanılması; doğal ekosistem­lerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması; kaliteli eğitim ve bilgi teknolojilerine erişim; pazarların geliştirilmesi ve yeni dağıtım ve ticaret fırsat­larının yaratılması yer alıyor.

Kaynak URL