Recep ERÇİN

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, “2025 yılı politik belirsizliklerin yanı sıra dünya ticaretinde enerji ve teknoloji­nin yarattığı verimlilik farkları ve artan korumacılık nedeniy­le yükselen gümrük duvarla­rının öne çıktığı bir yıl olacak. Akılcı politikalar üretebilirsek önemli ekonomik fırsatlar ya­kalayabiliriz” mesajı verdi.

TÜSİAD’ın olağan genel ku­rulunda konuşan Ömer Aras, “Milliyetçi, korumacı ve po­pülist politikalar giderek daha fazla destek bulmaya başladı. Küresel düzlemde enflasyon­la mücadelede gösterilen ba­şarılı performans, ekonomik büyümede ve gelir dağılımın­da gösterilemedi. Avrupa ve Çin gibi büyük ekonomilerdeki farklı yapısal sorunlar ciddi bir yavaşlamaya neden oldu. Ame­rika’da enflasyon kontrol altı­na alınsa da gelir dağılımı bo­zulmaya devam etti” dedi.

Fiziksel, ekonomik ve teknolojik savaşlar…

Fosil yakıt üretimi artar­ken talebin düştüğünü ve ye­nilenebilir enerji kaynakları­na yönelimin arttığına işaret eden Aras, “Bu değişim, küre­sel güç dengelerini de ciddi şe­kilde etkileyecek. Gerekli ön­lemleri almamız halinde net enerji ithalatçısı olan ülkemi­zin dış açığına olumlu katkı ya­pacak. Enerji dönüşümü yanı sıra dünyada büyük bir yapay zekâ yarışı var. Kısa süre önce Çin’den çıkan bir uygulamanın Amerikan şirketlerinde tril­yon dolarlık değer kayıplarına yol açtığını gördük. Bu yarışın da küresel güç paylaşımında büyük etkileri olacak. 2024’te dünyada fiziksel, ekonomik ve teknolojik savaşlar nedeniyle tedarik zincirlerinde önemli değişiklikler oldu. Ucuzluk ye­rine güven ön plana çıktı. Ko­rumacılık artış trendine girdi. Avrupa başta olmak üzere tüm coğrafyalarda ‘verimlilik arttı­rarak rekabetçi olmak’ hedefi global norm haline geldi” ifa­delerini kullandı.

“Kamu da eşit düzeyde kemer sıkmalı”

Türkiye ekonomisine iliş­kin değerlendirmeler yapan Ömer Aras, ekonomi yöneti­minin uyguladığı programın 2024 yılında olumlu sonuçlar vermeye başladığını dile getir­di. Aras; “Enflasyon beklenen hızda olmasa da geriliyor, ca­ri açık sürdürülebilir seviye­lerde, Merkez Bankası rezerv­leri güçleniyor, CDS ülke risk primi düşüyor. Uluslararası derecelendirme şirketleri de bu olumlu gelişimi görüp ülke kredi notumuzu yükseltti. An­cak doğrudan yabancı serma­ye girişleri sınırlı. Yatırımcı­lar için güven ortamını henüz oluşturamadık.

Enflasyonla mücadele kararlılığı 2025 yı­lında da devam etmeli” diyerek kamunun tasarruf konusun­da yeterince adım atmadığını öne süren şu ifadeleri kullandı: “Kamunun da özel sektör şir­ketleri ve vatandaşlarımız gi­bi eşit düzeyde kemer sıkma­sı şart. Enflasyonla mücadele için 2025 yılında kamuda ya­pılacak tasarrufun daha etkin olmasını bekliyoruz. Devletin bütçe disiplinine uyması, ka­mu harcamalarını kontrol et­mesi ve kamuda tasarrufu art­tırması şart. Ayrıca vergi gelir­lerinin arttırılması için kayıt dışı ile ciddi şekilde mücadele edilmesi gerekiyor.”

Patronlar Kulübü neden doz yükseltti?

 TÜSİAD’ın olağan genel kurul toplantısı, sert mesajlar içeren konuşmalara sahne oldu.

Hem Ömer Aras’ın hem Orhan Turan’ın mesajları üyeler tarafından desteklenirken, “Söylenenlerin hepsi doğru ama biraz dozu yüksek” şeklinde yorumlandı. Son yıllarda eleştirilerini daha düşük tonda dile getirmeye başlayan TÜSİAD’daki bu doz artışının sebebi neydi? Geçen aylarda Ankara’da yapılan Yüksek İstişare Konseyi toplantısının kapalı oturumunda bazı üyelerin; yöneticileri, ülke meseleleri konusunda yeterince sert ifadelerle mesajlar vermemekle eleştirmesinin ardından, bu genel kurulda ton yükseltildi. Ekonomi ve hukuka ilişkin mesajların sert bir dille ifade edilmesini doğru bulan üyelerden bazıları, siyasi konulara değinilmesini ise ‘bizim işimiz değil’ şeklinde eleştirdi. Toplantıya katılan TÜSİAD üyeleri ile yaptığımız birebir sohbetlerdeki genel izlenimim “ülkedeki gergin ortamın ekonomiye dair beklentilerin çıpalanmasını zorlaştırdığı” şeklinde oldu.

TÜSİAD Yüksek İstışare Konseyi Başkanı Ömer Aras: “Genç kuşakları başka ülkelere kaptırmamalıyız”

 TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras’ın mesajları şöyle oldu:

-İhracatçılarımızın pazarlarını kaybetmemelerine azami özen göstermeliyiz.

-Faizlerin 2025’te enflasyonla mücadeleye uygun olarak kontrollü şekilde düşeceğini tahmin ediyoruz.

-Emeklilere yapılan zammın, hayat pahalılığını telafi edemediği ortadadır.

-Serbest piyasa koşulları işlemeli, kamu ihaleleri, denetimler, kayıt dışı ile mücadele, krediye erişim gibi konularda adil yaklaşım sergilenmelidir.

-İyi yetiştirdiğimiz genç kuşakları başka ülkelere kaptırmamalıyız.

-Gençlerin okul dışında, hafta sonlarında, yaz tatillerinde kendilerini dünyadaki yaşıtları ile rekabet edebilecek şekilde geliştirmesi için imkanlar yaratılması gerekiyor.

-Eğitim sistemini; siyasetin, siyasi partilerle ilişkilendirilen yapıların ve tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız.

-Bu ölümlerin (Kartalkaya, Erzincan, Soma) ana nedeni; sistem bozukluğudur, maliyeti güvenliğin önüne koyan iş sahipleri, hak etmediği koltuğa oturan özel sektör iş insanları ve kamu yöneticileridir.

-Bu olaylarda (İBB, teğmenler, gazeteciler, Ayşe Barım, Ümit Özdağ, belediyelere kayyım) suç vardır, yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz.

TÜSİAD Yönetım Kurulu Başkanı Orhan Turan: “Sanayici çok zorlanıyor ithalatın cazibesi artıyor”

 TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın genel kuruldaki konuşmasında dikkate çeken mesajlar şöyle:

-Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz.

-Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor.

-Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor, hem girişimciler için hem çalışanlar için.

-Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor.

-Başka ülkelerde hammaddeyi daha ucuza alan, krediye daha ucuza erişen, enerji ve işçilik maliyetinin toplam maliyetler içindeki payı daha düşük olan rakiplerimizle biz nasıl rekabet edebiliriz?

-Bugün, işimizi nasıl devam ettireceğiz? Devam ettiremezsek çalışanlarımız ne olacak?

-Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler.

-Özdemir Asaf, “Her şeyi zamana bıraktık, zamanımız var mı bilmeden…” demişti. Artık zamanımızın kalmadığını biliyoruz.

-Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz.

-Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay.

-Kamuoyu vicdanında suç ve ceza arasında orantısızlık kanaati oluşuyor.

-Yeni yasal düzenlemeler ile kamu görevlilerinin Devlet Denetleme Kurulu tarafından görevden alınması ve TMSF’nin şirketlere kayyum olarak atanması mümkün oluyor.

-Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden; ne ekonomide ne toplumda ne iç, ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir.

 

Kaynak URL