Müjde DEMİR

UTİKAD Yönetim Ku­rulu Üyesi Adem Gü­ler, Mersin’in, son yıl­larda yapılan ulaşım ve altyapı yatırımları sayesinde Türki­ye’nin önde gelen lojistik mer­kezlerinden biri haline geldi­ğini belirterek, demiryolu ve havalimanı bağlantı projele­rinin hem yerel hem de ulusal ölçekte taşımacılıkta verimli­lik ve maliyet avantajı sağladı­ğını vurguladı. Güler, “Bu ya­tırımlar, Mersin Limanı’nın hinterlant bağlantılarını güç­lendirerek, şehrin uluslarara­sı lojistik ağlara entegre ola­bilecek stratejik bir aktarma noktası haline gelmesini sağ­lamaktadır” dedi.

Türkiye’nin lojistik vizyo­nunda stratejik konumu ile öne çıkan Mersin, son yıllar­da gerçekleştirilen ulaşım ve altyapı yatırımları sayesinde ulusal ve uluslararası taşıma­cılıkta önemli bir merkez ha­line geliyor.

Çukurova Bölge­sel Havalimanı Bağlantı Yo­lu, Aksaray-Ulukışla-Yenice Yüksek Standartlı Demiryo­lu ve Mersin-Adana-Osma­niye-Gaziantep Demiryolu projeleri ile sadece bölgesel değil, ülke genelinde taşıma­cılık ağına büyük katkılar sağ­lanıyor. Bu yatırımlar, kom­bine taşımacılık imkanları­nı artırarak hem zaman hem de maliyet açısından verim­lilik sunuyor. Mersin Lima­nı’nın hinterland bağlantıla­rının güçlenmesiyle sanayi, tarım ve ihracat firmalarının rekabet gücü artarken; Mer­sin, Çin’in Kuşak ve Yol Girişi­mi gibi uluslararası lojistik ağ­lara entegre olabilecek güçlü bir aktarma noktası konumu­na geliyor.

Mersin’in, jeopolitik ko­numu gereği yalnızca Türki­ye’nin değil, Avrasya ticareti­nin de kritik merkezlerinden biri olmaya aday olduğunu söyleyen Uluslararası Taşı­macılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİ­KAD) Yönetim Kurulu Üye­si Adem Güler, “Son yıllarda yapılan demiryolu ve karayo­lu yatırımları, Mersin’in hem transit hem de dağıtım mer­kezi olma konumunu pekiş­tiriyor. Bu yatırımların etkisi önümüzdeki 25 yılda daha da net hissedilecektir” dedi.

“Yeni dönem için umut verici gelişmeler var”

2010 öncesinde yalnızca Suriye’ye yapılan ihracatın 2 milyar doların üzerine çıktığı­nı hatırlatan Güler, savaş ne­deniyle Ürdün, Suudi Arabis­tan ve Körfez ülkelerine olan karayolu ihracatının büyük oranda kesildiğini vurgula­dı. Güler, “Bu yılsonuna kadar Suriye’de yeni hükümetin tam olarak görevine başlaması ve yaptırımların kademeli ola­rak kaldırılması bekleniyor. Türkiye olarak Suriye’nin ye­niden inşasında önemli roller üstleneceğiz. Aynı zamanda Avrupa’dan Suriye üzerinden Körfez’e uzanacak transit ta­şımacılıkta Türk lojistik fir­maları için büyük fırsatlar do­ğacak” diye belirtti.

“Lojistik merkezlerin stratejik önemi artıyor”

Mersin/Yenice, Gaziantep ve Hatay gibi sınır illerinin, ar­tan ticaret hacmiyle birlikte lo­jistik merkezler olarak daha da ön plana çıktığını belirten Gü­ler, bu merkezlerin sadece eko­nomik değil, stratejik anlamda da büyük önem taşıdığını ifa­de etti. Güler, “Orta Koridor’un Doğu Akdeniz’e açılan kapısı olan Mersin, hem Çin ile Av­rupa arasındaki ticaretin hem de Orta Asya ile Orta Doğu ara­sındaki lojistik bağlantıların kesişim noktasında yer alıyor. Bu nedenle, çok boyutlu yatı­rımlarla bu pozisyon güçlendi­rilmelidir. Özellikle demiryolu projeleri kesintisiz hale getiril­meli, lojistik üsler ve gümrüklü terminaller artırılmalı” açıkla­masında bulundu.

“Orta Koridor vizyonu uluslararası iş birliğini artıracak”

Orta Koridor’daki ülkelerle lojistik entegrasyonun ve gümrük işlemlerinin dijitalleşmesinin taşımacılık sürelerini ciddi anlamda kısaltacağına dikkat çeken Güler, Türkiye’nin bu ülkelerle taşımacılık anlaşmalarını güncelleyerek entegrasyonu hızlandırması gerektiğini söyledi. Güler konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mersin’in Orta Koridor’daki merkez konuma gelmesi sadece bölgesel kalkınma için değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki rolü için hayati önem taşımaktadır. Bu hedefe ulaşmak için ulaşım altyapısından uluslararası iş birliklerine kadar çok yönlü ve sürdürülebilir yatırımlar yapılmalıdır.”

Kaynak URL