Günay DEMİRBAĞ
Doğanın en nadide canlıları, bazen fark edilmesi zor ama benzersiz özelliklere sahip kuş türleriyle karşımıza çıkıyor. Yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş, objektifini doğadaki bu nadir güzelliklere çevirirken, şimdi de “Nadirler Sergisi” ile nadir hastalıklarla yaşayan bireylerin hikayelerine farklı bir bakış sunuyor.
Takeda Genel Müdürü Nura Aykanat proje hakkında şunları söyledi: “Dünya Nadir Hastalıklar Günü kapsamında doğanın gücünden ilham alarak “Nadirler Sergisi”ni hayata geçirdik. Sergiyle, kuşların özgün özelliklerini ve doğanın adaptasyon gücünü Alper Tüydeş’in kadrajından çıkan fotoğraf kareleriyle sergilerken, nadir hastalıklara, erken tanının önemine dikkat çekmeyi amaçladık.”.
Sergide, doğanın adaptasyon gücü ve nadir türlerin var olma mücadelesi, nadir hastalıklarla yaşayan bireylerin deneyimleriyle buluşuyor. Tüydeş’in nadir kuş türleriyle kurduğu bağı kendisinden dinledik.
Takeda Türkiye ile iş birliği yapmaya nasıl karar verdiniz? “Nadirler Sergisi” projesi nasıl başladı?
Takeda Türkiye’nin nadir hastalıklara dikkat çekmek amacıyla doğanın adaptasyon gücünden ilham alan bir sergi düzenleme fikri beni çok heyecanlandırdı. Güzellikleri ve birbirinden farklı yaşam yolculukları ile dikkat çeken kuşların ve doğanın iyileştirici bir gücü olduğuna inanıyorum.
Yıllardır bireysel olarak çeşitli sosyal projelerde yer alıyorum, sağlık alanında böyle önemli ve özgün bir çalışmada yer almak benim için çok anlamlı. Bu proje, bugüne kadar çalıştığım tüm projelerden farklı. Nadir hastalıklara dikkat çekmek adına doğadan esin almak bana çok iyi hissettirdi.
Nadirler Sergisi’nde, hem doğadaki nadirlik kavramını, hem de nadir hastalıklarla yaşayan bireylerin süreçlerini bir araya getirerek nadir hastalıklara dikkat çekmek istedik. Fotoğraflarım aracılığıyla bu önemli mesajı desteklemek çok değerli. Sergimizi ziyaret eden kişilerin sosyal medya gibi birçok farklı kanal ile olumlu dönüşler yapması çalışmanın amacına ulaştığını gösterdi. Bu projeye dahil olmamı sağlayan başta Takeda Türkiye olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Sergide yer alan fotoğraflarınızı seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?
Fotoğrafları seçerken, nadir bulunan ve kendine özgü özelliklere sahip kuş türlerinin yanı sıra kuşların nadir özelliklerine odaklandım. Seçimlerimde, kuşların adaptasyon yeteneklerini, çevreleriyle olan etkileşimlerini ve doğanın sunduğu eşsiz çeşitliliği en iyi yansıtan kareleri tercih ettim.
Nadir kuş türlerini fotoğraflamak için hangi bölgelerde, ne kadar sürede çalıştınız?
Nadir türlerin izini sürmek uzun soluklu ve sabır gerektiren bir süreç. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yıllardır gözlem ve fotoğraf çekimleri yapıyorum. Bu sergide yer alan fotoğraflar, farklı habitatlarda, bazen günler, bazen aylar süren ve defalarca denenmiş saha çalışmalarının ürünü. Sulak alanlar, ormanlık bölgeler ve yüksek rakımlı dağlık bölgeler gibi çeşitli bölgelerde, türlerin doğal yaşam alanlarında görüntülenmesini sağlamak heyecan verici.
Nadir türlerin korunması ve nadir hastalıklarla mücadele arasında bir paralellik kurarsak, sizce bu iki alanda toplumsal bilinç nasıl artırılabilir?
Nadir türleri korunmak ve nadir hastalıklar özelinde toplumsal bilinci artırmak için çok yönlü bir stratejinin benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle, konunun görünürlüğünü artıran kampanyalar ve projeler teşvik edilerek bu alanlarda bilgi paylaşımına katkı sağlanabilir. Nadir türleri koruma ve nadir hastalıklarla mücadelede etkin rol alan birey ve gruplar desteklenerek konunun görünürlüğü artırılabilir.
İşbirlikleri, ortaklıklar, çeşitli sektörler arasında dayanışmayı güçlendirerek daha etkili sonuçlar elde edilmesine yardımcı olabilir. Bu zenginleştirilmiş yaklaşım, hem çevresel hem de sağlık alanında bilinçlenmeyi ve koruma çabalarını güçlendirecektir.
Sergi 17 Mart tarihine kadar Şişhane Metro İstasyonu ve Küçükyalı Hilltown AVM’de ziyaretçilere açık.