Mete Gök
Beyoğlu Kılıçali Paşa’da yer alan Tophane-i Amire, Osmanlı’nın askeri yapılanmasında önemli bir yere sahiptir. 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet tarafından top dökümhanesi olarak inşa ettirilen bu yapı, yüzyıllar boyunca hem top dökümüne hem de askeri sanayiye ev sahipliği yapmıştır.
1992 yılına kadar eğitim merkezi gibi çeşitli amaçlarla kullanılan Tophane-i Amire binası, Mimar Sinan Üniversitesi’ne devredildikten sonra İstanbul’daki kültür ve sanat hayatının önemli mekânlarından biri hâline gelmiştir.
Sanatın ve kültürün yeni merkezi
Tophane-i Amire, günümüzde Sarnıçlar, Tek Kubbe ve Beş Kubbe olarak adlandırılan üç ayrı sergi salonu ve bir kitap okuma alanıyla sanatseverleri ağırlıyor. Bu tarihî yapı, genç sanatçılara fırsatlar sunabilecek bir dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynayabilir. Düzenlenen sergiler ve sanat etkinlikleri, geleceğin yaratıcılarına ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Salı günü ziyaret ettiğim ve beni derinden etkileyen bu tarihî yapıya, özellikle genç sanatseverler başta olmak üzere tüm sanat tutkunlarının sahip çıkması gerektiğine inanıyorum.
Ziyaret Bilgileri
Tophane-i Amire’ye giriş ücretsiz olup ulaşımı oldukça kolaydır. Mekânın huzurlu bahçesinde çayınızı yudumlayarak sanatın içinde keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca, Beyoğlu Kültür Festivali kapsamında burada sık sık ücretsiz sergiler düzenlenmektedir.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, pazartesi hariç her gün 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Sanatı Hissetmek
Pablo Picasso’nun şu sözleri, sanatın nasıl algılanmasına dair önemli bir bakış açısı sunmaktadır:
“Herkes resmi anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamağa çalışmıyorlar? Gece, çiçek, kişiyi çevreleyen her şey neden anlaşılmağa çalışılmadan sevilir? Ama resme gelince anlamak istiyorlar. Sanatçının gerektiği için çalıştığını anlasınlar özellikle. Açıklamak gereğini duymadığımız ama bizi büyüleyen doğadaki bir çok şeye verilen önemden çok bir önem verilmemesi gerekir sanatçıya, çünkü o da dünyanın en küçük üyelerinden biridir. Bir tabloyu açıklamaya çalışanlar çok zaman yanlış yola saparlar. Bir süre önce Gertrude Stein neşe içinde tablomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti. Stein’a göre tabloda üç müzisyen varmış. Oysa bir natürmort idi!”
Sanatın sadece “anlamak” için değil, hissetmek için de var olduğunu unutmayalım.
Sevgilerle…