Denizcilik dünyasının Düseldorf Fuarı haricindeki en büyük ikinci kapalı fuarı olan Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) organizasyonu, ED Fuarcılık’ın stratejik partnerliği ile İstanbul Fuar Merkezi’nde 15-22 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek Bosphorus BoatShow kapılarını açıyor. 500’den fazla markanın katılacağı fuarda 300’ün üzerinde tekne sergilenecek.
Yated Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bekiroğlu, değerlendirmelerde bulundu. “Bosphorus BoatShow’un sadece bir ticaret platformu değil, aynı zamanda Türkiye’nin denizcilik alanında küresel bir marka olma yolunda önemli bir fırsat sunduğunu belirtti.
Bekiroğlu, “Bu fuar, yerli üreticilerimizin dünya sahnesine çıkmasını sağlayacak. Yerli üreticinin fuara daha fazla dahil olmasını ve ihracata yönelmesini hedefliyoruz. Sektörümüz istihdam yaratmada büyük bir potansiyele sahip. Türkiye, tekne üretiminde dünya çapında önemli bir noktaya ulaştı. Pandemi sonrası 3-8 metre ve 10-15 metre arası teknelerde yerli üreticiler arttı. Amacımız, bu üreticileri desteklemek ve global pazarda daha güçlü hale getirmek” dedi. Türkiye’nin denizcilikte uluslararası alanda daha büyük bir oyuncu olması için ihracata odaklanacaklarını vurgulayan Bekiroğlu, “Bosphorus Boat Show’u dünyanın en prestijli fuarlarından biri haline getirmek istiyoruz” dedi.
İstanbul’un markalaşması için önemli
Bosphorus Boat Show, sadece yerli pazara değil yabancı tekne sahiplerine ve markalarına da hem İstanbul’u hem de Türk denizciliğini tanıtmak açısından oldukça önemli. Türkiye’nin markalaşması açısından bir fırsat. Bekiroğlu, “Her yıl gelişerek, daha fazla yerli üreticiye alan açarak Bosphorus Boat Show’u dünyanın en prestijli denizcilik fuarlarından biri haline getirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. 3-8 ve 10-15 metre aralığındaki teknelere ilginin artmasıyla birlikte yerli üreticilerin de üretim anlamında oraya yönelmesi fuarı da iyice canlandıracak. Ayrıca iç pazarı da canlandıracak olan fuar, denizcilik tutkunlarına da keyifli anılar bırakack.
Rakip ülkelerle fiyat farkı kapandı
Sektördeki mevcut durumu değerlendiren Cem Hüroğlu da yükselen maliyetler ve rekabette yaşananlara dikkat çekti. Gemi, römorkör ve askeri gemi üretimi yapan firmaların, artan maliyetler ve kur dalgalanmaları nedeniyle yurtdışındaki rekabet avantajlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını belirten Cem Hüroğlu, “Sektörde son yıllarda enflasyon ve işçilik giderleri nedeniyle maliyetler yükseldi. Bu sebeple Avrupa ile olan fiyat farkımız da kapandı. Bu sektörün önüne bir engel olarak çıkmaya başladı. Eskiden İtalya’ya göre çok daha uygun fiyatlarla üretim yaparken, bugün aynı seviyeye geldik. Hatta bazı alanlarda İspanya ve Hollanda’dan daha yüksek fiyat teklifleri veriyoruz. Bu durum, sektördeki sözleşme sayısının azalmasına neden oldu” dedi.
Türk tekne üretiminde rekabetçilik azalıyor
KDV muafiyetinin kaldırılmasının da özellikle ticari tekneler üzerinde olumsuz etki yarattığına dikkat çeken Cem Hüroğlu, “Önce 24 metre altı yatlar için başlatılan uygulama, ticari tekneleri de kapsayacak şekilde genişledi. Bu da pazardaki avantajlarımızı kısıtladı.” ifadelerini kullandı. Pandemi sonrası 2.5-3 yıl boyunca büyük bir hareketlilik yaşayan gemi inşa sektörünün, son üç aydır belirgin bir yavaşlama içinde olduğunu belirten Hüroğlu, Avrupa’daki genel yavaşlamaya paralel olarak, Türkiye’de düşüşün daha keskin hissedildiğini söyledi. Yat üretiminin bundan daha fazla etkilendiğini, ticari gemi tarafında ise nispeten hareketliliğin devam ettiğini kaydeden Hüroğlu, “Son bir yılda işçilik maliyetleri yüzde 100 artarken, kira, enerji ve hammadde fiyatlarındaki yükseliş de kârlılıkları olumsuz etkiledi. Şu anda Türkiye’deki maaşlar Avrupa ile aynı seviyeye, hatta bazı alanlarda daha yukarıya çıkmış durumda. Hatta geçen yıl yetişmiş insan gücümüz yurtdışına giderken, şimdi ise geri dönüşler olmaya başladı. Çünkü Euro bazında Türkiye’de daha fazla maaş almaya başladılar. Ancak sektörde dalgalanmalarsürekli yaşansa da 2025’in zor bir yıl olacağı öngörülüyor.” diye konuştu.
VIP’e uygun Yeni Caravelle
Volkswagen’in 75 yıllık mazisi Transporter 7 nesliyle Türkiye’de üretiliyor ve yeni modellerle Türkiye’de hem ticari hem de VIP müşterilere hizmet etmek için sabırsızlanıyor. Atina’daki basın lansmanında tanışma fırsatı bulduğum, 7+1 ve 8+1 kişilik oturma düzenli Caravelle’i Türkiye’de şimdilik satılmayacak olan elektrikli versiyonuyla kullandım. 325 km menzil ve 64 kWh’li bataryaya sahip. Türkiye’de satılacak versiyonda Transporter manuel 150 HP ve otomatik 170 HP’Lik dizel makinelerle geliyor, Caravelle ise otomatik. Şubat ayında da kampanyalı bir fiyatla satılacak.
Ford ile birlikte geliştirilen ve üretilen Transporter ve Caravelle, markanın tasarım DNA’sına bağlı kalınarak ve teknolojisi geliştirilerek üretildi. Life ve Style donanımlarıyla 2025’in ilk çeyreğinde satılacak olan modelde VIP’ye uygun olan Caravelle ayrıca çeki imkanı da sunuyor bu da onu kalabalık ailelerin, VİP taşımacılık yapanların, patronların hatta teknesini çekenlerin bile listesine sokacak. Ayrıca City Van ve Camlı van seçenekleri de 2025 yılından ikinci çeyreğinde satışa sunulacak. Daha ekonomik ID Buzz geliyor Markanın geçen yıl 20.000 adedi aşan satışlarının ardından bu yıl da bu rakamları hedefliyor olduğunu söylemek gerek.
Öte yandan T1’den esinlenilerek geliştirilen ID Buzz geçen yıl yüksek fiyatla da olsa pazara girmişti. Marka daha uygun bir versiyonu ülkemize getirmeyi hedefliyor. 84kWh enerji sağlayan yüksek voltajlı batarya ile birlikte yüksek menzil ve teknolojiyi bir arada sunmak amaç. 125 kW gücündeki yeni versiyonun daha uygun fiyatlarla satılması markaya elektrikli hafif ticari sınıfında da kuvvet katacaktır. Hafif ticari Volkswagen ailesinden temel özelliği tıpkı bineklerde olduğu gibi benzer teknolojileri, konforu sunuyor oluşu. Ayrıca IQ light teknolojisi de Caravelle’de de bulunuyor. Arzu edenler için 4X4 aktarmalı versiyon da mevcut.