Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: Önce afet planı sonra ‘çök-kapan-tutun’

Meteoroloji ve afet yönetimi profesörü Mikdat Kadıoğlu, beklenen İstanbul depremini ‘en büyük beka sorunu’ olarak değerlendirdi. “GSMH’nın üçte birinin yok olma tehlikesiyle büyük bir sosyo-ekonomik tehdit altındayız. Bundan daha büyük bir ulusal güvenlik problemi düşünemiyorum” diyen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’nin bir afet planı olmamasını eleştirdi. DÜNYA Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, Türkiye’nin kriz yönetiminden risk yönetimine geçmesi gerektiğini vurguladı. Marmara Bölgesi’nde beklenen depremde sadece İstanbul’da en az 50 bin tane konutun yıkılacağını dile getiren Kadıoğlu’na göre yapılan ‘çök-kapan-tutun’ tatbikatları önemli ama çok yetersiz.

Esas yapılması gerekeni bina stokunu iyileştirmek şeklinde vurgulayan Kadıoğlu, şunları kaydetti: “Bina stoku için çalışmalar var ama kentsel dönüşüme girmeyen yerlerde yıkılacak en az 50 bin tane bina var. Böyle bir yapı stoku olduğu zaman yapılan tüm diğer çalışmalar anlamsız kalıyor. Yani İstanbul’da bu 50 bin bina yerle bir olduğu zaman afet yönetilemez. 1506’da kıyamet-i sura (küçük kıyamet) denmiş şimdi kıyamet-i kübra (büyük kıyamet) bekliyoruz. Hiçbir şey yapılmıyor diyemeyiz ancak yapılanlar işin özünde riski yönetilebilir hale getirmiyor. Afet yönetimi arama-kurtarma, depremden sonra çadır kurma, yemek dağıtma değil. Esas yapmamız gereken şu an 50 bin binayı en az 50 binaya indirmek. Afete hazırlığı kalkınma problemi olarak değerlendiren Prof. Dr. Kadıoğlu, afet sigortasının önemine dikkat çekti. Kadıoğlu, “Afet sonrası kaynakların boşa harcanmaması lazım. Bir yer afette sürekli yıkılıyorsa, toplumun refahına harcanacak para afet yarası sarmaya harcanıyorsa kalkınma olamaz. Afete hazır olmadan kalkınmak mümkün değil” dedi.

Türkiye’de çok büyük bir zihinsel kuraklık var

Öte yandan depremden daha büyük bir tehlikenin kuraklık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Doğa kaynaklı 31 tane afet var ve en tehlikelisi kuraklık. Çözümü çok zor. Ama bizdeki 7269 sayılı Umumi Afetler Kanunu kuraklığı afet saymıyor. Türkiye kuraklıklarla yok olmuş bir medeniyetler coğrafyası. Ama biz kuraklığı afet bile saymıyoruz” diye konuştu. Kaya düşmesinin afet sayıldığını ama kuraklığın Türkiye Afet Müdahale Planı’na (TAMP) alınmadığını ifade eden Kadıoğlu, “Türkiye’de çok büyük bir zihinsel kuraklık var. Büyükşehir belediyelerinin su bütçesi yapması lazım ama suyun bütçesi yok. Nasıl 1 Ocak mali yılda bütçe yapıyorsak, su yılı 1 Ekim’de de su bütçesi yapmalıyız. Ne kuraklık izleniyor ne de su bütçesi yapılıyor” Kadıoğlu, afetlerde Türkiye’nin kök nedene inmedikçe büyük zarar göreceğini vurguladı. 

Depremden önce mutlaka yapın

  • Binanızın depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirin
  • Bina içinde eşyaların sabitlenmiş olduğundan emin olun
  • Mutlaka afet sigortası yaptırın
  • Mutlaka afet planı yapın.
  • Herkesin aile afet planı olsun.
  • Zaman zaman tatbikat yapın
  • Depremde elektrik, su, doğalgaz nasıl kesilir öğrenin, uygulamasını yapın
  • Yanıcı maddeleri ve ev kimyasallarını devrilip kırılmayacak şekilde saklayın.
  • Kırılıp saçılacak ve tehlike yaratacak camları filmle kaplayın.
  • Deprem anında nasıl tahliye olunur öğrenin
  • Hafif arama-kurtarma, ilkyardım öğrenin

1.5 milyon arama-kurtarma personeli gerekiyor

50 bin binanın yıkıldığı yerde arama-kurtarmanın çözüm olmayacağını söyleyen Pro. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Daha çok kriz yönetim mantığıyla hareket ediyoruz. Risk yönetimi yoksa tek başına kriz yönetimi ile başarılı olmak mümkün değil. İşin şov kısmını bırakmamız lazım. Yıkılan 50 bin binada her birinin başına 30 kişi koysanız 1.5 milyon kişi ediyor. Bu mümkün mü? Akıl tutulması, afet komedisi yaşamayalım” dedi.

 Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Kaynak URL