"Antidamping soruşturmaları demoklesin kılıcı gibi üzerimizde"

Maruf BUZCUGİL / Hüseyin GÖKÇE

Ankara Demir ve Demir Dışı Metal İhracatçı Birliği (ADDMİB) Başkan Yardımcısı ve Emek Boru AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Ceceli, ihracatın geçen yıl 1.7 milyar dolara yükseldiğini bildirdi. Emtia fiyatındaki artışa bağlı olarak 2021 yılında ihracatta rekor kırdıklarını belirten Şerafettin Ceceli, miktar bazında ise reel artışları olmadığını bildirdi. Avrupa’nın kotaları ve antidamping soruşturmalarının önlerini tıkadığını dile getiren Ceceli, “Antidamping soruşturmaları demoklesin kılıcı gibi ihracatın üzerinde duruyor” diye konuştu. Yassı ürün ithalatının önünü kesmek için başlatılan çalışmanın, zaten çok kârlı olan yerli üreticiyi daha kârlı hale getirdiğini ifade eden Ceceli, enerjide meydana gelen maliyet artışının ise kabul edilebilir olmadığını bildirdi.

DÜNYA’nın sorularını cevaplandıran Şerafettin Ceceli, sektörün toplam ihracat gelirinde yüzde 19 artışa rağmen, miktar bazında neredeyse değişim olmadığını kaydetti. Emtia fiyatına bağlı olarak gelirin arttığını dile getiren Ceceli, bazı ürün gruplarında miktar bazında düşüş olduğunu, bunda Avrupa’nın uyguladığı kotaların da etkisi olduğunu vurguladı. Ceceli, geçen yıl ABD başta olmak üzere alüminyum ihracatında; yüzde 82 değer, yüzde 30’un üzerinde ise miktar artışı yaşandığının altını çizdi.

“İhracat yapmadığımız ülkeler bile antidamping soruşturması açıyor”

Hadde ürünleri tarafında da benzer sıkıntının dünyanın her yerinde yaşandığını ifade eden Ceceli, “İhracat yapmadığımız ülkelerde bile antidamping soruşturma sevdası var Türkiye’ye karşı. Çünkü bizim ihracatçımız girdiği ülkelerde etkili oluyor” dedi.

Açılan soruşturmaların, firma lehine sonuçlansa veya sıfırı yakın ilave vergi çıksa bile karşı taraftaki müşterilerin tedirgin olması sebebiyle ihracatın güçleştiğini aktaran Şerfettin Ceceli, vergi çıkması halinde bile kimin ödeyeceğinin tartışma konusu olduğunu vurguladı ve “Antidamping soruşturması, ihracatın üzerinde demoklesin kılıcı gibi duruyor” diye konuştu.

İç pazar fiyatının vadeli satış sebebiyle bazen ihracat fiyatına göre daha yüksek kalabildiğini dile getiren Ceceli, “Karşı taraf iç pazar fiyatı ihracat fiyatından yüksekse haksız devlet desteği olduğunu söylüyorlar. Bunu yaparken vadeli dikkate almıyorlar. Oysa AKÇT anlaşmalarından dolayı devletin demir çelik yatırımlarına tek kuruş teşviki yoktur. Ancak bunun gibi tarife dışı engellerle ticareti baltalıyorlar” dedi.

Yassı ürün ithalatının önünü kesmek amacıyla 3 yıl kadar önce bir soruşturma başlatıldığını hatırlatan Ceceli, “Bence bu durum zaten çok kârlı olan içerideki üreticileri çok daha kârlı hale getirmek için yapılan bir çalışma gibi duruyor. Biz bunu Bakanlığa da söyledik. Bu firmalar elde ettikleri kârı kapasite artırıcı yatırım yerine daha çok para kazanabileceği katma değerli ürün tarafına yatırım yapılıyor. Ülkemizdeki üretici sayısı zaten sınırlı ve bunların kapasitesine göre ithalat zorunlu. Buna rağmen ülkemizde olmayan ürünü ithal ettiğimiz için de eleştiriliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Navlun, konteyner içindeki maldan pahalı olabiliyor

Son dönemde navlun fiyatından etkilenmeyen kimsenin olmadığını aktaran Ceceli, “Pandemide taşıma süresi uzayınca fiyatla yükseliyordu. Şimdi temel sıkıntı ortadan kalkmasına rağmen yüksek fiyatlar devam ediyor. Bizim sektörümüzde belki düşük bir miktarda konteyner nakliyesi var ancak konteynerle mal taşımak zorunda olan ve yükte ağır pahada hafif ürünlerde navlun içindeki maldan daha pahalı oluyor” dedi.

Enerjideki maliyet artışının kabul edilebilir olmadığını söyleyen Ceceli, “Bir yıl içinde doğalgazda 6 katına varan artışlardan bahsediyor yoğun tüketen üyelerimiz. Elektrikte yüzde 125’e varan artışlar oldu. Bunlar maliyeti artırsa da satış fiyatını artıramıyoruz. Sanayicinin fiyata yansıtamadığı fakat sırtında taşımak zorunda olduğu artış var. Gerçekten tolere edilmesi zor bir farkı sırtımızda taşıyoruz” şeklinde konuştu.

İçerde satmak zor, ihracata daha kolay

İhracattaki artışın en önemli sebebinin ÜFE-TÜFE arasındaki fark olduğunu dile getiren Ceceli, şunları söyledi: “Siz malı üretiyorsunuz, iç pazarda satmaya kalktığınızda zarara satıyorsunuz. İhracatta güncel maliyete göre fiyatlama şansınız var. İçerisi o kadar zor ki satmak zor, parayı almak zor. İnsanlar varını, yoğunu ihracata yönlendiriyor. Bu sayede de döviz girdisi sağlanıyor, rakamlar artıyor, işletmeler kârlı hale geliyor”

TL’deki değer kaybının fiyata yansıtılması gereken ürün gruplarında yabancıların Türkiye’yi çok iyi takip ettiğine dikkat çeken Ceceli, “Hatta ülkenizde devalüasyon var, fiyatı indirin, yoksa sipariş iptal” diyenleri duyuyoruz” dedi.

“Bilançomuz karlı ama işletme küçülmüş”

Kendi firmasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Şerafettin Ceceli, şunları söyledi: “Bizim tel çivi üretimi var. Bilanço kârı çok iyi, Kâr çok ama fi rma zararda, sermayesini yitirmiş. Hem döviz hareketi, hem emtia fi yatındaki hareketten sattığımızı yerine koyamadık. Bilançoya baktığımızda kâr var ama işletme esasında küçülmüş. Bu ne yazık ki gerçek. Stoktaki malı güncel fi yattan sattığınız için kârlı görünüyorsunuz. Enfl asyon muhasebesine geçilmesi lazımdı, niye ertelendi anlamıyorum. Bilanço daha gerçeği yansıtan bilanço haline geliyor. Türkiye’de insan buna mana veremiyor. Maç oynanırken kural değişiyor. Enfl asyon muhasebesi şartları 15 sene önce konulmuş. Niye onun kuralını değiştiriyoruz? Bu çok sık yapılan bir şey. Türkiye’de gerçekten insanın canını sıkan, iş yapma şevkini kaldıran bir iş haline geldi.”

Kaynak URL