Naki BAKIR
Elektrik enerjisi tüketimine uygulanan tarifede son yapılan değişiklikle dağıtım bedeli, asıl enerji bedelinden yaklaşık üç kat daha yüksek düzeye ulaştı. Böylece Türk halkı elektriğin kendisine ödediğinin yaklaşık dört katını dağıtım şirketlerine öder hale geldi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı yeni elektrik tarifesiyle, 5 Nisan 2025’ten itibaren geçerli olmak üzere konutlarda tüketilen elektrik enerjisine yüzde 25 zam yapıldı. Tarife değişikliğinden, son kaynak tedarik tarifesi için belirlenen yıllık tüketim limitlerini aşmayan perakende satış tarifesi kapsamındaki aboneler etkilenecek.
Resmî Gazete’de 5 Nisan 2025 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren tarife değişikliğinde; konutlar için günlük 8 kWh olarak belirlenen limitin altında kalan abonelere uygulanan perakende enerji bedeline zam yapılmazken, yüksek kademedeki abonelere 1 kWh için 1,391181 TL olarak uygulanan birim fiyat, yüzde 16,1 artışla 1,61546 TL’ye yükseltildi. Ancak konut abonelerine 1,365179 TL olarak uygulanan dağıtım bedeli ise yüzde 34,5 artışla 1,836166 TL’ye çıkarıldı. Böylece, konut abonelerinin dağıtım bedeline her iki kademede yüzde 34,5 artış yapılarak, fatura toplamına yüzde 25 zam yansıtıldı. Son tarife değişikliğiyle, öncesinde yüzde 65,9 düzeyinde olan dağıtım bedelinin payı yüzde 70’i aştı.
Her 100 liranın 71’i dağıtım şirketine
Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplamaları, dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarını korumak için aylık 230 kWh enerji tüketeceğini gösteriyor.
Aylık tüketim bu tutarda kalırsa faturaya enerji bedeli olarak 113,6 lira yansırken, 422,3 lira ile bunun yaklaşık dört katı dağıtım bedeli ödenecek, buna 59,8 lira tutarında vergi ve fon ilave edilecek. Günlük ortalaması 7,67 kWh olarak baz alınan söz konusu tüketim için tarife değişikliği öncesi 476,6 TL olan fatura tutarı, yeni zamla birlikte 595,8 TL’ye yükselmiş oluyor. Buna göre Nisan 2025’ten itibaren söz konusu düşük tüketimli konut faturasının yalnızca yüzde 19,1’i enerji bedelinden oluşacak, dağıtım bedelinin payı ise yüzde 70,9’a ulaşacak. Faturanın yüzde 10’unu da fon ve vergiler oluşturacak.
Fatura 4 yılda 3,2 katına çıktı
Nisan 2021’de dört kişilik ailenin elektrik asgari faturası 183,4 TL düzeyinde bulunuyordu. Bunun yüzde 49,7’sini enerji bedeli oluştururken, dağıtım bedelinin payı yüzde 31, fon ve vergilerin payı yüzde 19,2 düzeyinde bulunuyordu.
Aradan geçen dört yıllık dönemin sonunda, Nisan 2025 itibarıyla 595,8 TL’ye ulaşan aynı tüketimin faturası, yüzde 224,8 oranındaki artışla 3,2 katına yükselmiş oldu. Bu değişime etki eden fiyat oluşumuna bakıldığında, artışın esas olarak dağıtım bedellerinden kaynaklandığı belirlendi. Bu dönemde enerji bedeli yalnızca yüzde 24,5 artarken, dağıtım bedelinin yüzde 642,2 artırıldı.
Buna göre, dağıtım bedelinde fahiş artış yaşanmasa, başka deyişle dağıtım maliyetlerindeki artış enerji üretim maliyetlerindeki kadar olsa, fatura toplamına yansıyan artış yüzde 24,5’le sınırlı kalacaktı. Bu durumda, Nisan 2025 itibarıyla aynı tüketime sahip konutlara 595,8 TL yerine 228 TL’lik bir fatura gelecekti.
EMO, aradaki farkın, “Elektrik dağıtım özelleştirmelerinin yurttaşlara yarattığı yükün son dört yıllık kısmı” olarak nitelendiriyor. Oda, enerji üretim maliyetlerinin artmadığı koşullarda bile dağıtım bedeline zam yapıldığını ve özellikle dar gelirli vatandaşlardan dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığını işaret ediyor.
21 dağıtım şirketi hizmet veriyor
Elektrik sektöründeki liberalizasyon sürecinde dağıtım faaliyetlerinin özelleştirilmesi ile Türkiye’deki elektrik piyasasının daha etkin ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlamak, daha rekabetçi ve verimli bir pazar oluşturmak amaçlanmıştı.
Türkiye’de elektrik dağıtım hizmetleri halen 21 bölgede faaliyet gösteren 21 özel şirket tarafından sağlanıyor. Bu şirketler, her bir bölge için tekelleşmiş durumda. Her bir dağıtım şirketi, belirli bir coğrafi bölgede faaliyet gösteriyor ve bu bölgelerdeki tüketicilere elektrik sağlıyor.
EMO’dan öneri
EMO, faturanın en önemli kalemi olması gereken enerji bedelinin, dağıtım bedelinin çok gerisinde kaldığına işaret ederek, bu durumu, piyasanın çarpık bir biçimde yapılandığının göstergesi olarak değerlendiriyor. Oda, dağıtım bedelindeki aşırı artışın, hizmetin fahiş fiyatla verildiğinin temel göstergesi olduğunu ifade ediyor.
“Ucuz, kaliteli ve güvenilir enerjiye erişim, tüm yurttaşlar için temel hak” olduğuna dikkat çeken EMO’nun konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle:
“Dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığı bir Türkiye tablosu, artık geride bırakılmalıdır. Enerji alanında, ticari ve siyasi çıkarlardan uzak, üretim sektörleri başta olmak üzere genel ekonomiyi destekleyecek şekilde tarifeleri belirleyebilecek özerk bir yönetim hayata geçirilmelidir. Arz güvenliğini sağlamak ve toplam maliyeti düşürmek için özelleştirilen üretim tesisleri ve dağıtım bölgelerinin kamulaştırılması acilen gündeme alınmalıdır..”