Nurdoğan A. ERGÜN

Başta kimya sektörü olmak plastik, kauçuk, tekstil gibi birçok sektörü yakından ilgi­lendiren Kimyasalların Kaydı, De­ğerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanma­sı (KKDİK) sistemine kayıt süreci yaklaşıyor. Mayıs ayında ön kayıtla­rın başlayacağı sisteme, ithalatçı ve üretici firmaların kayıt yükümlülü­ğü bulunuyor.

Nihai kayıt ise 31 Ara­lık 2026 tarihinde başlayıp aşamalı olarak 2030 yılında sona erecek. Bu tarihten sonra ise kaydı yapılmayan ürünlerin pazarda dolaşımına izin verilmeyecek. Kayıtların yetişeme­mesi durumunda tedarikte ciddi bir hammadde krizi yaşanacak. Bu da hem üretim hem de ihracat tarafın­da sıkıntılı bir süreç yaşanmasına yol açacak.

Avrupa Birliği REACH Mevzuatı’na uyumun sağlanma­sı için o dönemdeki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ha­zırlanan ve 23 Haziran 2017’de yü­rürlüğe giren KKDİK Yönetmeliği, kimyasal kayıt yükümlülüğü dahil birtakım yükümlülükleri kapsı­yor. Aslında uygulama kapsamında 2023 sonu itibariyle nihai kayıtla­rın zorunlu hale gelmesi planlanı­yordu. Ancak, süreç tonajlara göre 2026, 2028 ve 2030 aralık ayı sonla­rına ertelendi.

Kauçuk Derneği Başkanı Ö. Doğu KAYA: Pazarda tekelleşme riski doğuyor

KKDİK ile herhangi bir kimyasalın girişi veya üretimi için bu kimyasalın üreticisinin ya da ithalatçısının kaydını yapması gerektiğini belirten Kauçuk Derneği Başkanı Özcan Doğu Kaya, bunun için de kapsamlı testler gerektiğini aktardı. Bu testlerin de yüksek maliyetler gerektirdiğini kaydeden Kaya, “Kimyasalların kayıt edilebilmesi için öncelikle sınıflandırılması gerekiyor. Aynı kimyasalı ithal eden veya üreten firmalar bir araya gelip bir grup oluşturuyor ve bu gruptan bir firma öne çıkıyor. Lider firma bütün testlerin satın almasını yapıyor. Kimyasal başına 150-200 bin dolar hatta milyon dolarlara kadar çıkabilen maliyetleri var.

Bu maliyetleri lider firma cebinden karşılayıp sonra da gruptaki firmalara eşit paylaşım yapıyor” bilgisini verdi. Ancak burada ‘lider firma’ sorunu yaşanması riskine dikkat çeken Kaya, rekabetten dolayı belli firmaların kimyasala ulaşmada sıkıntı yaşayabileceği ve tekelleşme olabileceği uyarısı yaptı. Kaya, “Belli üreticilerin kimyasal kaydı olup bizim Türkiye’de erişebildiğimiz kimyasal miktarı azalacak. Alternatiflere ulaşamayacağız. Bu da tedarikte bizi etkileyecek” açıklamasını yaptı.

“Endişemiz kayıtların yine yetişmemesi”

2023 sonu için belirlenen nihai kayıt sürecinin yetiştirilemediği için tonajlara göre, 2026, 2028 ve 2030 sonuna ertelendiğini hatırlatan Ö. Doğu Kaya, “Bu şekilde devam edersek 2026’ya da yetiştiremeyeceğiz. Bu kez gerçekten belli sektörlerde ve belli firmaların faaliyetleri konusunda tökezleme yaşanması söz konusu olacak. Yine bu işe gözlerimizi kapatıp son dakikada da sıkışmamak adına şimdiden yapmamız gereken ve hatta geç bile kaldığımız süreçler var. Bakanlık bünyesinde bunun için bir danışma kurulu oluşturuldu fakat gördüğümüz bu çok küçük bir kadro. Türkiye’de bütün üretimi etkileyecek bir uygulamadan söz ediyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin kimyasal hammaddede yüzde 98 ithalata bağımlı olduğunu kaydeden Kaya, “Sektörler hammadde tedarik etmede, tedarik süreçlerinde, aksama yaşayacaklar” dedi. Mayıs sonunda ön kayıtların başlayacağını ifade eden Doğu Kaya, “Bu, aslında ticareti durduracak bir süreç. Eğer kayıt olmuyorsanız iş yapamayacaksınız” vurgusu yaptı

“Kimyasal ajansı tüm paydaşlarla kurulmalı”

Kimyasalların kaydı konusunda acilen bir konsorsiyum oluşturulması gerekliliğine işaret eden Özcan Doğu Kaya, “Bir iş bölümü yapabildiğimiz bir konsorsiyum oluşturmalıyız. Tüm bu konuların sadece bakanlık ya da STK üzerinden değil Avrupa’daki gibi tüm paydaşların birleştiği bir kimyasallar ajansı yapısıyla olması lazım. Kimyasallar ajansı kurulduğu zaman çok daha hızlı yol alacağız” dedi. Türkiye Kimya Ajansı kurulması için İKMİB’in, gerekli ön çalışmaları yürüttüğünü kaydeden Ömer Karadeniz de “İlgili bakanlıklar ve kamunun da desteğiyle kurulacak olan bu ajansın sektörümüzün yükünü büyük ölçüde alacak” dedi.

KKDİK nedir, ne zaman uygulanacak?

Kontrolü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kontrolü sağlanacak olan Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması (KKDİK) uygulaması, madde ve karışımların sınıflandırılması, zararlı maddelerin ve karışımların etiketlenip ambalajlanması ve bu doğrultuda ithalatçı, ihracatçı, alt kullanıcı, eşya üreticileri ve tüm ilgili taraflar için doğan yükümlülükler gibi konuları kapsıyor.

Yıllık 1 ton ve üzeri miktarda imal veya ithal edilen toksik Kategori 1A veya 1B zararlılık kategorisinde olan maddeler için 31 Aralık 2026; yıllık 100 ile 1000 ton arası miktarda imal veya ithal edilen maddeler için 31 Aralık 2028; yıllık 1 ile 100 ton arası miktarda imal veya ithal edilen maddeler için 31 Aralık 2030 nihai kayıt tarihleri olarak belirlendi.

İKMİB Başkanı Adil Pelister: Ciddi tedarik sorunları belirmeye başladı

KKDİK Yönet-meliği’nde ertlenen takvimin kademeli olarak uygulanmaya başlayacağını belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu da tüm sektörlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri açısından son derece önemli bir döneme işaret ediyor. Belirlenen süreler içinde kayıt işlemlerini tamamlamayan firmalar, ilgili kimyasal maddelerin imalatını veya ithalatını gerçekleştiremez.

Bu durum, özellikle üretim süreçlerinde kritik öneme sahip kimyasalların temininde aksamalara yol açabilir. Böyle bir senaryo, tedarik zincirinde kesintilere ve potansiyel hammadde krizlerine neden olabilir. Mevcut durumda KKDİK Yönetmeliği uygulama aracı olan Kimyasal Kayıt Sistemi (KKS) tüm 2024 yılı boyunca Nihai Kayıt dosya teslimine kapalıydı ve ne zaman açılacağı belirsizliğini koruyor. Bununla birlikte KKS sistemi Haziran 2024’e kadar Ortak Kayıtlar ve zararlı madde (SEA) bildirimlerine de kapalı kaldı.

Bu durum yabancı global üreticiler gözünde Türkiye’nin güven kaybına yol açmış olabilir. Global üreticilerden 2020’ye kadar yaptığı ön kayıtların iptali yoluna gitmeye başlayanlar oldu. Yabancı üretici için ticari açıdan elzem olmayan maddeler arasında Türk kimya sanayii için stratejik önem atfeden çok sayıda hammadde bulunuyor. Bu sebeple mevzuatta yaşanan tıkanıklık dolayısıyla madde kayıt iptalleri ile milli kimya sanayiinde ciddi tedarik sorunları belirmeye başladı” diye konuştu.

“KKS, kayıt dosya teslimine açılmalı”

Pelister, şöyle dedi: “Son kayıt tarihleri ötelenmeden, özellikle Avrupa menşeli büyük firmalar belirlenen tarihi baz alarak (31 Aralık 2023) pek çok kimyasalının kayıt işlemini tamamladı. Aslında tüm sektörler 2017’den bu yana yönetmeliğe aşinalık kazanmış, yükümlülüklerini öğrenmiş ve de ön hazırlıklarını tamamlamış olmalılar. 31 Aralık 2026 tarihine kadar kimyasalların kayıt edilmesi için dosya hazırlık çalışmalarına bir an evvel başlanmalı.

Eğer madde için henüz lider atanmadıysa, öncelikle kayıt yapacak firmalar arasında sıkı bir iletişim kurulmalı ve lider ataması gerçekleşmeli. Öte yandan verilere erişim için veri sahipleriyle temasa geçilmeli, hukuki ve mali detaylar netleştirilmeli. Ancak bakanlık tarafından yayınlanacak olan usul ve esasların beklenmesi ve KKS sisteminin halen kayıt dosya teslimine kapalı olması, tüm bu süreçlerin askıda kalmasına neden oluyor.”

PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz: Yumuşak geçiş olsun, üretim sekteye uğramasın

Kimyasalların Türkiye’ye gelebilmesi için mutlaka kaydının yapılması gerektiğini belirten Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, “İmalatçı veya ithalatçı başına yılda 1 ton veya üzeri miktarlarda imal veya ithal edilen maddelerin ve salınım yapması planlanan eşyaların içindeki tüm maddelerin, Kimyasal Kayıt Sistemi’ne girmesi gerekiyor” dedi. Sanayi üretiminin tamamında kimyasal girdi kullanıldığını kaydeden Karadeniz, geçişin yumuşak ve uyumlu bir şekilde olmasını istedi. Karadeniz, “KKDİK nihai kaydı yapılmamış olan kimyasalların ithalatının durması ve buna bağlı olarak ülkemizin sanayi üretiminin ciddi sekteye uğraması ihtimalini unutmayalım” vurgusunu yaptı.

İhracatta da sorun çıkabilir

2024 yılında yaklaşık 31 milyar dolar ihracat gerçekleştiren kimya sektörünün, Türkiye’nin ikinci en büyük ihracatçısı olduğunu hatırlatan Karadeniz, “Kimya bünyesinde yer alan plastik sektörümüz de 9.5 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek, alt sektörler arasında liderliğini korudu. Ancak KKDİK uygulaması ile üretim ve ihracatta sorun yaşama olasılığımız var. Gerekli hammaddeye ulaşabilmek için ithalat yapmamız gerekiyor.

Hammaddeye ulaşamazsak sektör ciddi bir iş kaybına uğrayabilir. Nihai kayıtlarının yetişmemesi durumunda pek çok ihracat yaptığımız alıcı, risk almamak adına farklı ülkelere yönelebilecek. İş kollarımızın birçoğunda ihracat uzun vadeli kontratlarla gerçekleşiyor. Hammadde sıkıntısı yaşanması durumunda gerekli iş birliklerinin bozulma olasılığı var. Tüm bu verilerin göz önünde bulundurulması ve buna göre hareket edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Uygulamayı ilk kez duyan firmalar var

Her ne kadar KKDİK yönetmeliği 2017 yılında yürürlüğe girse de çeşitli sektörlerden bazı firmaların süreç hakkında bilgisi bulunmuyor. PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz, “KKDİK uygulamasını ilk kez duyup bizden bilgi talep edenler var. Konuyla ilgili üyelerimizi sürekli bilgilendirmeye çalışıyoruz” derken Kauçuk Derneği Başkanı Ö. Doğu Kaya da yönetmelik çıktığından bu yana sektör kuruluşlarını bilgilendirmek için çalıştıklarını belirtti.

Kaynak URL