2025 için özellikle yakın pazarlara daha fazla odaklanacaklarının altını çizen Önder, “Kesin bir tahmin vermek kolay değil ancak dünyanın globalleşme söyleminden biraz daha bölgesel iş birliklerine ve bölgesel ittifaklara doğru kaydığını görüyoruz. Avrupa’nın geçen yıl toplam ithalatı yüzde 5 azalmasına karşın biz bu bölgeye yaptığımız ihracatı yüzde 8 artırdık. Kendi içinde siyasi ve ekonomik çeşitli problemler yaşayan Avrupa Birliği’nin son yıllarda hiç olmadığı kadar Türkiye’ye, Türkiye’nin de Avrupa Birliği’ne ihtiyacı var. Özellikle askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda birbirimize yakınlaşıyoruz. Türkiye dış politikası da buna paralel seyrediyor.” dedi. 
 
Yine yakın bölgelerden Ortadoğu’da hep Türkiye ile ilgili bir pozitif haber akışı olduğunu kaydeden Önder, Sahra Üstü Afrika’nın da bu yıl öne çıkabilecek bir diğer bölge olduğuna işaret etti. Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika’da Türkiye’nin en önemli rakibinin Çin olduğunu vurgulayan Önder, Çin’in ABD’ye kısıtlanan ihracatı nedeniyle elinde biriken kapasite fazlası ile bu bölgelere yöneldiğini kaydetti. İhracatın sadece şirketlere bırakılmaması gerektiğini ve ihracat konusunun tüm unsurları ile ele alınması gereken bir konu olduğunun altını çizen Önder, şöyle devam etti:

‘Finansman desteği olmadan yatırım çok zor’

“Türkiye’nin ihracatını artırabilmesi için iş dünyasının, özel sektörün ve kamunun yapması gerekenler var. Türkiye’deki kurun seviyesi kısa vadede bizim rekabetçiliğimiz açısından ciddi bir dezavantaj yaratıyor. Bunun yanında rekabetçiliğimizi artırabilmek için özel sektörün üzerine düşen en önemli görevlerden birisi dönüşüm. Türk ev ve mutfak eşyaları sektörünün sanayideki dönüşüme, dijital dönüşüme ve yeşil dönüşüme bir an önce adapte olması gerekiyor. Ancak dönüşüm dediğiniz şey finansman olmadan olmaz. Faizlerin yüzde 50’lere yakın olduğu bir ortamda insanların bu tip yatırımlara girişmesi çok gerçekçi değil. Türkiye’nin son 12 aylık ithalatına baktığınız zaman 11 ayında yatırım malı ithalatı azalmış. Bu hiç iyi bir gösterge değil. Bu nedenle devletten yatırım karşılığı bir finansman desteği bekliyoruz. Sadece yatırıma odaklı Eximbank benzeri bir yapı kurulmalı ve teknolojik dönüşüme, dijital dönüşüme, sanayi dönüşümüne katkıda bulunmalı. Dünyadaki örneklerine benzer şekilde kamunun bu değişim ve dönüşüme destek vermesini bekliyoruz. Türkiye olarak orta gelir tuzağından çıkmak istiyorsak yılda ortalama yüzde 7 civarında büyümemiz lazım. Bu da ancak yatırımla olabilir.”
 

 

Kaynak URL