İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Mehmet YAVUZ

Ül­kemizde rüzgâr, güneş, biyokütle ve jeotermal olmak üzere dört ana türde kurulu güce sahip tek şehir İzmir. Bu doğrultuda rüzgâr baş­ta olmak üzere temiz enerji sektö­rü, İzmir Kalkınma Ajansı’nın te­mel çalışma alanları arasında yer alıyor.

Denizüstü RES’te potansiyel var

Ülkemizde denizüstü rüzgâr enerjisi yatırımları henüz başla­mamış olmakla birlikte bu alanda ülkemizde 70 GW’a yakın potan­siyel bulunuyor. İzmir, denizüs­tü rüzgâr enerji santrali kurulum­ları bakımından da yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. Bu kap­samda İzmir Kalkınma Ajansı olarak denizüstü rüzgâr ölçüm­lerinin yapılması, örnek yatırım fizibilite raporlarının hazırlan­ması, liman altyapı ihtiyaçlarının belirlenmesi ve mevcut ekipman üretim kabiliyetinin tespitine yö­nelik çalışmalar yürütüyoruz.

Ülkemizde rüzgâr santralleri­nin ilk kurulduğu il olan İzmir’in, yakın gelecekte kurulması bek­lenen ilk denizüstü rüzgâr sant­rallerine de ev sahipliği yapma­sı hedefiyle İzmir Yüksek Tekno­loji Enstitüsü (İYTE) ile iş birliği yaparak “İzmir Denizüstü Rüzgâr Ölçümü Projesini” hayata geçir­dik. Bu proje ile Türkiye’nin ilk de­nizüstü rüzgâr ölçüm direği kuru­lumu yapıldı. Ölçüm direğinden alınan ilk verilere göre, Çandarlı Körfezi ile Karaburun açıklarının denizüstü rüzgâr santrali kuru­lumu için oldukça elverişli oldu­ğu anlaşılıyor.

Bu verilerin sektör ile paylaşılması neticesinde, yatı­rımcılar İzmir’de denizüstü rüz­gâr santrallerinin kurulabileceği alanlara ilişkin sağlıklı bir bilgi ta­banına sahip olacak. Ülkemizde­ki güneş enerjisi santrali kurulu kapasitesinin yüzde 4’ü İzmir’de. Gelişmiş sanayi altyapısı, destek­leyici iş ağları ve güçlü bilgi biriki­mi bakımından İzmir, güneş ener­jisi ekipmanları imalat sanayisi için en uygun lokasyonlar arasın­da yer alıyor. İzmir, verimliliği ve çeşitliliğiyle öne çıkan jeotermal kaynaklara da ev sahipliği yapı­yor. Dünyanın en büyük jeotermal kaynaklı bölgesel ısıtma sistem­lerinden biri olan Balçova-Nar­lıdere 37 bin 500 konut eşdeğer (KE), Dikili 1.500 KE ve Bergama ise 400 KE kapasiteye sahip. Bu üç merkezin toplam kapasitesi, Türkiye’deki jeotermal enerji kul­lanım kapasitesinin yaklaşık yüz­de 30’unu oluşturuyor.

Ajansımız ve İzmir Yüksek Tek­noloji Enstitüsü iş birliğinde ger­çekleştirilen “İzmir İlindeki Jeo­termal Kaynakların Potansiyeli, Kullanım Alanları, Ekonomik ve Çevresel Etkilerinin Belirlenme­si” çalışması ile İzmir’de, jeoter­mal kaynak potansiyelinin daha etkin kullanımına yönelik öneri­ler ortaya koyduk. Önümüzdeki dönemde İzmir’de önemli bir po­tansiyele sahip olan jeotermal enerji üzerine çalışmalarımıza devam edeceğiz.

İzmir, diğer temiz enerji kay­nakları açısından olduğu gibi bi­yokütle ve biyogaz enerji açısın­dan da büyük bir potansiyele sa­hip ve bu potansiyel yapılacak yatırımlarla hayata geçirilme­yi bekliyor. Kurulacak biyogaz santralleri hem ekonomik hem de ekolojik açıdan bölgemize önem­li faydalar sağlayacaktır. Biyogaz üretimiyle hayvansal atıkların çevresel etkileri ortadan kaldırı­lırken, aynı zamanda dışa bağım­lılığı azaltan bir yan ürün olarak fermente gübre elde edilmekte­dir. İzmir’de büyükbaş hayvan varlığının en yoğun olduğu Küçük Menderes Havzası, büyükbaş, kü­çükbaş ve kanatlı hayvan atıkla­rından toplamda 125 MW’lık bi­yogaz üretim potansiyeline sahip. Ayrıca, biyogaz santrallerindeki prosesler sonucunda yıllık yak­laşık 910 bin ton kullanıma hazır gübre elde etme potansiyelimiz bulunuyor.

Son olarak ülkemizin temiz enerji alanında belirlediği he­deflere ulaşılabilmesi ve Avru­pa Birliği Yeşil Mutabakatı kap­samında hayata geçecek “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizma­sı ” uygulamasını İzmir’in lehine çevirmek açısından temiz ener­ji yatırımlarının teşvik edilmesi ve teknolojik ilerlemelerin des­teklenmesi büyük önem taşıyor. Temiz enerjinin üretimi kadar önemli olan temiz enerji tekno­lojilerinin yerlileşmesi için des­tek programları uygulanması yeni teknolojilerin hayata geçirilme­sinde anahtar rol oynuyor.

Kaynak URL