Dräger: Dünyada her yıl 2 milyondan fazla kişinin ölümü engellenebilir!

Dräger’in Türkiye Genel Müdürü Zafer Kaşıkara’yla pandemi sonrası üretim alışkanlıklarında nelerin değiştiğini, medikal atıkları, dünya iklimine zarar veren anestezik gazlara karşı nasıl önlem aldıklarını, dünyada her yıl 2 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan meslek hastalıklarından korunma yollarını konuştuk

Dräger, hem medikal alanda hem de iş güvenliği alanında üretim yapıyor. Öncelikle medikal alana bakarsak pandemi sonrası üretim alışkanlıklarında neler değişti?

Yaşadığımız pandemi dönemi de bizlere nasıl önemli bir amaç uğruna çalıştığımızı bir kez daha göstermiş oldu.  

Tabii, bu süreçte nasıl daha etkin ve bahsedilen “yeni normal”e uygun çözümler geliştirebiliriz diye çok çalıştık ve yeni yatırımlar yaptık. Zaten bu sürecin öncesinde de her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de dijitalleşmenin etkilerini görmeye başlamıştık. Hastanelerde de iş akışını geliştirme, hasta güvenliğini artırma ve bilgiye kolay bir şekilde yer ve zamana bağımlı olmadan ulaşabilmek önem kazanıyor. Dräger, bu noktada şimdiden geleceğe hazır teknolojiler üretiyor. Bağlantılı teknolojiler ile hastanelerdeki dijital dönüşümü destekliyoruz; ameliyathane ve yoğun bakım ünitelerindeki cihazlarımız, yenilikçi çözümlerimizle buluşuyor.  Gaz Tüketim Analitiği, Alarm Geçmişi Analizi gibi çözümler akut bakımın geleceğini ameliyathane ve yoğun bakım ünitelerine taşıyor. Sağlık çalışanları, bu dönüşüm sayesinde hayati kaynak olan hasta verilerinin toplanması ve analizini akıcı ve güvenli şekilde gerçekleştirerek, daha fazla kontrol sahibi olabiliyorlar. Verilerin güvenilir şekilde aktarılması ve analiz edilmesi ile hataları azaltarak, klinik ve idari süreçlerin verimliliğini artıran çözümlerle hasta güvenliğini iyileştirmek, maliyetleri düşürmek ve personel memnuniyetini artırmak da mümkün hale geliyor.

Pandemi kişisel korunmayı, maskeleri, solunum cihazlarını öne çıkaran bir dönemdi. Sonrasında medikal atık dünyanın her yerinde çözülmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıktı. Dräger’in bu konuda attığı adımlar var mı?  

Pandemi süreci, getirdiği birçok sorunla birlikte farklı uygulamaları keşfetmemiz gerektiğini de bizlere göstermiş oldu. Bu sorunlardan biri de yoğun şekilde kullanılan maskeler ve yarattığı çevre kirliliğiydi. Maskeler, pandemi öncesinde endüstri tarafında yoğun olarak görülürken, pandemi sırasında hayatın merkezine yerleşen bir materyal haline geldi. Bu yüzden maskelerin üretiminde çevreye daha uyumlu prosedürlerin uygulanması gerektiğinin farkındayız. Örneğin; yarım yüz ve tam yüz maskelerinde kullanılan solunum koruma filtrelerinde, emici ortam olarak görev yapan aktif karbonların ham maddesi hindistan cevizi kömüründen geliyor. Dräger olarak, bu uygulamayı 10 yılı aşkın süredir gerçekleştiriyoruz. Maskelerimizin ham maddesinin çevreye daha uyumlu ve geri dönüştürülebilir malzemelerle desteklenmesi üzerine çalışmalarımızı ve hassasiyetimizi sürdüreceğiz.

Sağlık sektörüne baktığımızda atık hacminin çok yüksek olduğunu biliyoruz, tabii ki bu süreçte artan ihtiyaçla paralel daha da arttı. Biz de teknolojilerimizi geliştirirken atık miktarı nasıl minimuma indirilebilir konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Örneğin; bir hastanenin sera gazı emisyonlarının yaklaşık %2’sinden sorumlu olan anestezik gazın verimli ve geleceğimiz için daha sürdürülebilir kullanımı konusunda önemli bir uygulama olan Düşük Akım Anestezi uygulamasını tüm anestezi cihazlarımızda güvenle uygulanabilir kılıyoruz.

Dünya iklimine zarar veren anestezik gazların kullanımına ilişkin de önlem alıyorsunuz… 

Evet doğru, biraz önce bahsettiğim gibi bu konuda da çalışmalarımız var. Anestezik gazların dünya çapında iklime olumsuz etkisi, 1 milyon araba ile aynı miktarda karbondioksit emisyonu üretimine eş değer olmakla birlikte, kullanılan anestezik gazlar halojenli hidrokarbonlardır ve bu nedenle özellikle yüksek küresel ısınma potansiyeline sahip oldukça güçlü sera gazlarıdır. Mümkün olduğunca az anestezik gaz kullanımını destekleyen minimal ve düşük akım anestezi uygulaması, hastanın ventile edildiği gazı nemlendirerek ve ısıtarak hastaların akciğerini korumada önemli avantajlar sunarken; anestezik ajanlar olarak bilinen gaz kullanımını %70 – %80 oranında azaltıyor, hastanelerde maliyeti düşürüyor ve çevre kirliliğini azaltıyor. Dräger olarak, minimal ve düşük akım anesteziyi güvenle uygulayabileceğiniz anestezi cihazları sunuyoruz.

Siber güvenlik hasta verileri ve hastaneler için de önem taşıyor. Buna yönelik çalışmalarınız var mı?

Elbette var, siber güvenlik konusu bizim için en önemli konulardan biri. Tıbbi cihaz üreticisi olarak “siber hijyen”in öneminin farkındayız ve ürün geliştirme döngüsünün her aşamasında kapsamlı bir siber güvenlik politikası uyguluyoruz. Ürünlerimiz piyasaya sunulana kadar birçok güvenlik testinden geçiyor, hatta kendi ekibimizin yanı sıra etik korsanlar tarafında da test ediliyor.

Dijitalleşme gün geçtikçe her alanda varlığını artıran bir kavram haline gelirken, bu alanlardan biri de elbette ki tıp ve sağlık teknolojileri olmuştur. Tıbbi cihazların ve süreçlerin dijitalleşmesiyle birlikte sağlık hizmetleri siber güvenliği büyüyen bir endişe kaynağı haline geldi. Dünya üzerinde bir günde gerçekleşen veri kayıplarının yaklaşık %24’ü sağlık sektöründe gerçekleşiyor. Bu nedenle ürünler piyasaya arzlarına gelene kadar birçok güvenlik testinden geçmekte, global standartların yanı sıra hem kendi ekibimiz hem etik bilgisayar korsanları tarafından da test edilmektedir. Güvenlik ve gizlilik riski değerlendirmesi, tehdit analizi, güvenlik açıkları testleri,  bağımsız penetrasyon testleri gibi etkin ürün güvenliği unsurlarını geliştirme süreçlerinde uyguluyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü, maden endüstrisindekiler de dahil olmak üzere mesleki tehlikeler ve hastalıklar nedeniyle her yıl 2 milyondan fazla ölümün meydana geldiğini raporladı. İş güvenliği için neler yapılabilir? 

Bahsettiğiniz veriler aslında çok kritik ve durumun ne kadar hassas olduğunu gözler önüne seriyor. Günümüzde var olan teknolojilerin doğru kullanımıyla yaşanacak birçok kazadan kaçınmak mümkün. İş güvenliğinde öncelik, her zaman mevcut riskleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Ortamdaki zararlı gazların gaz algılama sistemleriyle takip edilmesi, potansiyel bir gaz tehlikesinin önceden fark edilmesini sağlamaktadır. Meslek hastalıklarından ve çalışma esnasında oluşabilecek tehlikelerden korunmak için, her çalışana, çalıştığı ortama uygun koruyucu ekipman sağlanması ve bu ekipmanların doğru kullanımıyla ilgili düzenli eğitimler verilmesi gerekmektedir. Ekipmanların bakımlarının zamanında yapılması ve gerektiği zamanlarda değişiminin sağlanması, cihazların bakım ve kalibrasyonlarının düzenli olarak yaptırılması ve işlevlerinin kontrol edilmesi, olası kazaların önüne geçmede büyük fayda sağlamaktadır. 

Ar-Ge yatırımlarından bahsedebilir misiniz? 

Bildiğiniz üzere hastanelerde ve endüstrilerde her gün yeni değişim ve dönüşümler gündeme geliyor. Biz de yeni çözümlerimizle bu dönüşümlere yön verirken, en yüksek faydayı sunmak için çalışıyoruz. 343 milyon Euro ARGE yatırımında bulunarak 18 yeni ürün ve 216 yeni patentle 2022 yılını tamamladık.

Referans yıl olan 2015 ile karşılaştırıldığında, şimdiden CO2 emisyonlarımızı %38 oranında (2022 itibariyle) azaltmayı başardık. 2045 yılına kadar CO2 nötrlüğüne ulaşmayı hedefliyoruz.

 

Kaynak URL