Çelebi'den F.Bahçe’ye 5 yıldız eleştirisi: Sovyetlerin 'lüks otoyol'unu akıllara getirdi

Emre ERGÜL

Her kulübün duayenleri vardır. Bunlar, işler iyi giderken de kötü giderken de, kulüplerinin yanındadır; görev başındaki yöneticilerin de bir telefon kadar uzağındadır. Eski Devlet Bakanı Işın Çelebi de o duayenlerden biri. G.Saray Kulübü’ne Özhan Canaydın ve Adnan Polat yönetimlerinde 5 yıl hizmet eden, G.Saray’da 2. Başkanlık görevi de üstlenen Çelebi, DÜNYA’nın sorularını yanıtladı.

Çelebi’nin başkan adayı olduğu 2021 seçiminde aday yönetim kurulu listesinde bulunan kulüp üyesi Münif Koz’un da eşlik ettiği röportajda Çelebi, F.Bahçe’nin 5 yıldızlı formalarını eleştirdi, G.Saray’ın borç batağından çıkması için yapılması gerekenleri listeledi, G.Saray’ın futbol dışında basketbol ve voleybola da eğilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İşte G.Saray duayeninin F.Bahçe eleştirisi: “5 yıldız meselesi Türkiye’de bir takım kural tanımamazlığın yolunu açacaktır. İlkeler, kurallar ve prensipler önemlidir. 85 milyonun yaşama standartları, kuralları, ilkeleri vardır. ‘Ben bunu tanımıyorum, paramın gücüyle ben bunları yaparım’ derseniz, işin endazesi bozulur. ‘Benim param var’ demek, ‘Ferrari’m var, bana ayrı yol yapın’ demek gibi bir şey bu… Eskiden Sovyetler Birliği’nde öyle bir kural vardı. Üst düzey bürokratlar ayrı bir yoldan giderdi. Kendi özel yolları vardı.”

“Başarısızlığı örtmek için”

 “Yıldız hesaplamasında 1959 yılının milat alınmasıyla ilgili kural 2000’de düzenlendi. Tartışmalar olmuş, konu Tahkim Kurulu’na gitmiş 2002’de. Kurul da karara bağlamış. Kimse itiraz etmemiş ve 2021’e kadar her yıl formalar yıldızlarıyla beraber tescil edilmiş. Sonra çıkıp ‘Benim param var, itiraz ediyorum. Ferrarim var, bana özel yol yapacaksınız’ deniyor. Bu işi bugüne kadarki sportif başarısızlığı örtmek olarak görüyorum. Kuralları yok saymanız için nedenlerinizin de olması lazım. Böyle bir neden de yok. F.Bahçe başarısız olunca, o zaman ‘Kendime özel kural yaratayım’ deniyor.”

”Zaman bizim haklı olduğumuzu gösterecek”

 “F.Bahçe bu konudan geri dönmeyecekse, Türkiye de geri dönmemeli. Bunun cezası yok ama toplum bu kritiği yapmak zorunda. ‘5 yıldızdan vazgeçmiyorum’ dersen, biz de Sovyetler’in üst yönetimine yapılan özel yol gibi, F.Bahçe’ye özel bir yol yapalım, ayrı bir ligde oynasınlar. Federasyon, kurallara ve yasalara uygun hareket etmeli. O zaman F.Bahçe’ye özel bir lig yapsınlar. F.Bahçe orada oynasın 5 yıldızıyla. Bu 5 yıldız meselesinde yüzde 100 haklıyız, F.Bahçe de yüzde 100 haksız. Zaman bizim nasıl haklı olduğumuzu gösterecek.”

“Alman futbol kulübü FC Nürnberg’in 9 eski şampiyonluğu var ama yıldızı yok”

Bu noktada Münif Koz devreye giriyor ve Alman Bundesliga’dan örnek veriyor: “Örneğin, FC Nürnberg’in 8 Deutsche Meister, 1 Bundesliga şampiyonu unvanı var. Ancak hiç yıldızları yok. Bundesliga 1963’te kuruluyor. Diyorlar ki, biz yıldız hesabında Bundesliga’yı baz olarak alıyoruz. Hatta bu konuda 2005’te bir itiraz var ‘Eski şampiyonluklar da yıldız hesabına girsin’ diye. O Bundesliga tarafından reddediliyor.

Burada bir kavram kargaşası var. 1937’de başlayan Türkiye futbol birinciliği, sonra başlayan milli küme… Kimse F.Bahçe’nin şampiyonlukları veya aldığı kupaları yok demiyor. Ancak yıldız hesabında 1959 milat alınmış. Beşiktaş’ın itirazıyla 1957-58’de oynanan Federasyon Kupası da bugünkü statüye çok benzediği için ve Beşiktaş’ın o şampiyonlukla yurtdışında temsil hakkı kazandığı için bunlar da ona dahil edilmiş. Hukuki açıdan da konuya nokta konulmuş. Doğru, F.Bahçe tahkime gitmedi, Beşiktaş gitti.

Ancak Tahkim Kurulu kararı bağlayıcıdır. Aziz Yıldırım’ın videosu var, 1959’un milat edilmesiyle ilgili. ‘Beşiktaş’ın 2 şampiyonlukla fazla yıldız almıştır, geri versinler’ diye… F.Bahçe’nin tepesindeki isim kabul ediyor 1959’u. Ne zaman sportif başarısızlık başlıyor, o zaman gündemi değiştirme manevraları geliyor. F.Bahçe ne yıldız kuralı konulduğunda ne de sonraki 20 yılda itiraz etmemiş. 20 yıl sonra akıllarına geliyor. Çünkü ilk kural konulduğunda F.Bahçe ile G. Saray’ın şampiyonlukları eşitti.

Yıldız hesabında üç unsur ele alınıyor: Kapsayıcılık (Türkiye geneli olması), profesyonellik ve ligin deplasmanlı oynanması. Bu 3 unsur sadece 1959’dan sonra var. 1959’da Türkiye genelinde deplasmanlı bir ligle yepyeni bir dönem başladı. Federasyon da 5 yıldızlı formayı kabul etmiyor. F.Bahçe ihtar aldı. 1959 öncesindeki şampiyonluklarının bir kısmi mahalli oynanmış, deplasmanlı oynanmayanlar var. Hatta aynı sene birkaç şampiyon var. İstanbul’un şampiyonu başka, diğer kentlerin başka.”

“Okan Buruk 10 yıl takımın başında olmalı”

“Ben artık yönetimlerde görev almam. Başkanlık hayalim de yok. Ben G.Saray’da fahri olarak görüşlerimi söylerim. Biz G.Saray’da görevimizi yaptık. Stadı yapmak, Riva’nın imar izinlerini çıkarmak, Florya’nın borçlarını ödemek… Mecidiyeköy’de belediyenin otobüslerinin ring seferi yaptığı yerin kendi imar mülkiyetimizde olduğunu ispat ettik ve yok olmuş o alanı G.Saray’a kazandırdık… G.Saray’ın en büyük kazancı Okan Buruk’tur.

Takımı çok başarılı yönetiyor. Gelecekte daha fazla faydası olacağını düşünüyorum. 10 sene kalmalı G.Saray’ın başında. Ben onu Şampiyon Ligi’nde ilk 8’e kalan G.Saray’ın başında görmek isterim… İsmail Kartal’ın F.Bahçe’nin başında olmasını da çok olumlu buluyorum. Şenol Güneş de Beşiktaş için iyi bir hoca. Kendi yetiştirdiğimiz insanların üç büyüğü çalıştırmasını yararlı görüyorum. Erden Timur çalışıyor, uğraşıyor, emek veriyor. Başarılı olmasını dilerim.”

“GS’de 30 yıl içinde 10, FB’de 3 başkan değişmiş”

“Kulüpler diktatörlükle yönetilmiyor ki. Bakın F.Bahçe’de 1994’le 2023 arası, 30 yılda 3 başkan değişmiş. G.Saray’da aynı dönemde 10 başkan değişmiş. G.Saray demokratik bir yapıya sahip. Organları, kurulları, sistemleri çalışıyor. F.Bahçe daha diktatörlüğe ve paraya dönük bir kulüp.”

G.Saray’a mali kurtuluş reçetesi yazdı:

“Gelir-gider dengesi için çeyrek final şart”

“Dursun Özbek başarılı bir başkan” diyen Işın Çelebi, sportif başarı dışında finansal operasyonun da yapılması gerektiğine dikkat çekti: “Takımın Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kadar çıkması lazım ki, gelirleri elde ederek, borçları kapatması gerekir. Bu hedefi kendilerine koyması lazım.”

“G.Saray kulübünde 5 yıl yöneticilik yaptım. Özhan Canaydın ve Adnan Polat dönemlerinde. Bizim için mali tablo çok önemliydi. Stadı (Ramspark Arena) yaparken de Riva’yı tarladan konut yapılır hale getirirken de, Florya’nın sorunlarını çözerken de hep gelir-gider dengesini kurmayı hedefledik. O dönem stadın ismini Türk Telekom’a satmıştık.

Oradan gelen gelirle, o zaman G.Saray’ın banka borçları 70 milyon doların üzerindeydi, tamamını ödeyebilecek konuma gelmiştik. Kulüp borçta 1’inci sırada. Dursun Özbek başarılı başkan ancak finansal operasyonlarını da yapmak zorunda. İlk yapılması gereken, Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmak. Çeyrek finale kadar çıkması lazım ki, gelirleri elde ederek, borçları kapatması gerekir. Bu hedefi kendilerine koyması lazım. G.Saray’ın finansmanını yönetecek uzman bir ekibe ihtiyacı var.

“SOCAR’la yapılan sponsorluk büyük avantaj”

“G.Saray’ın futbol olarak iyi yönetilmesi, sponsorlukları da getiriyor. G.Saray’ın forma reklamında en önemli gelişmesi SOCAR oldu. Şampiyonlar Ligi maçlarına SOCAR’la çıkması avantaj olacak. SOCAR’ın markasını taşıması hem SOCAR için hem de G.Saray için avantajdır. SOCAR uluslararası bir kuruluş. G.Saray uluslararasına açılıyor, F.Bahçe ise yerel kaldı. F.Bahçe’nin sponsorluklarına bakın, hepsi Koç firmaları… Koç’un kulübü haline geldi F.Bahçe…

“İbrasızlık yasadışıydı, o yüzden maça gitmiyorum”

“Benim (kulüpte kimseye) kırgınlığım ve kızgınlığım yok ancak G.Saray’ın maçlarına hiç gitmiyorum. Biz ibra edilmedik. 2011 Mayısında yönetimden ayrıldık ve ben bütün Yargıtay’daki mürafalara katıldım. Yargıtay Genel Kurulu sonunda oybirliğiyle yapılan ibrasızlığın yasadışı olduğunu tespit etti. O karardan dolayı çok mutlu oldum.

Ama G.Saray kulübü, o Yargıtay kararını uygulamaktan hep kaçtı. Yargıtay Genel Kurulu kararı içtihat oluşturuyor. GS Kulübü bunu uygulamaktan kaçtığı için ben de hiçbir maça gitmedim. G.Saray stadında eski bir bakan olarak yasal olarak hakkım var. Onu kullanmadım, arkadaşlarımızın davetlerine gitmedim. Yönetim Kurulu üyesi olduğum şirketin locası var, gitmedim. Mustafa Cengiz döneminde de Dursun Bey’den de davet aldım. Yasalara uygun halde hareket edilirse ancak o zaman maça giderim. Çünkü şu an o ibrasızlık yasadışı.”

“O gün Seyrantepe’yi eleştirenler, bugün stadın müdavimi oldular”

“Ben çok eleştiri aldım. Ali Sami Yen gibi bir merkezden neden Seyrantepe’ye gittiğimize dair. Ben hep şu tezi savundum: Şehre yeni merkezler kazandırmak lazım. Bu stat vesilesiyle Seyrantepe şehrin yeni bir merkezi haline gelecekti ve geldi… Seyrantepe’nin değeri 100 kat arttı. F.Bahçe o stadı yapmamızı engellemek için her şeyi yaptı.

Dava açtı, savcılığa şikayet etti. Sivil toplum örgütlerini organize etti. Bir diğer eleştiri de o zaman ‘Deli misiniz? 52 bin kişilik stat nasıl dolacak?’ deniyordu. Dedim ki, ‘Göreceksiniz, Türkiye’nin gelişme dinamiğinde yeni bir merkez çıkacak.’ 52 bin kişinin 15 dakikada stadı boşaltıp doldurmasını ulaşım ve trafik mühendisleriyle dizayn ettik. Ondan sonra mimari fiziki projeleri çıktı. Şu an ortalama 50 bin kişi geliyor. Kapasiteyi artırmak istiyorlar.

O gün bize çok tepki gösterenler bugün stadın müdavimi. Stat kapasitesi 60 bine çıkartılacaksa, her şeyin incelenmesi gerekir. Stadın özelliklerine bakın: En üstte oturanla en altta oturan aynı açıdan görür. Aynı ses desibelini duyarlar. Akşam maçlarında futbolcuların gölgeleri düşer sahaya. G.Saray’da düşmez. Arsenal ve Bayern Münich’in stadından örnek aldık. Mete Arat zaten Alman Federasyonu’nun bize tavsiye ettiği bir mimardı. Onu da rahmetle analım. Bütün UEFA normlarına uygun yapıldı o stat. 10 şiddetindeki depreme dayanıklı.”

“GS hem almalı hem satmalı”

“İzlerken en keyif aldığım G.Saraylı futbolcu Muslera. 1-2 yıl daha kalması gerektiğini düşünüyorum. Muslera’nın özgüveninden çok etkileniyorum. Zaniola’ya iyi fiyat verildiğinde gönderilmeli. G.Saray hem almalı hem satmalı. Böyle bir sistem kurmalı. Elindeki en az 10 futbolcusunu göndermesi gerekiyor.”

“Ergin Ataman, basketboldan sorumlu başkan yardımcısı olabilir”

Basketbol ve voleybolda da şampiyonluğa oynamalı G.Saray. Ergin Ataman’ın G.Saray’da görev almasını sağlamak lazım. Çok değerli bir hoca. G.Saray’da belki yönetici olarak da görev alması gerekir. Basketboldan sorumlu başkan yardımcısı olabilir. Fatih Terim de görev almalı yönetimlerde… Terim başkan olur mu olmaz mı, G.Saray camiası karar verir. Kim başkan olmak istiyorsa girer seçimlere…“

Hangi futbolcu Çelebi’ye neyi çağrıştırıyor?

-Torreira: Organizatör

-Sacha Boey: Müthiş enerji

-Nelsson: Güvenlik

-Abdülkerim: Güvenlik

– Oliviera: İyi gelişti

-Zaniola: İyi gelir getirecek

– Mertens: Görünmeyen gol makinesi

-Icardi: Müthiş santrafor

Kaynak URL