Yatırımcının yeni iş modeli! Çoklu takım sahibi olmak

Emre ERGÜL

Futbol ekonomisi bir süredir bir terimi tartışıyor: “Multi-club ownership.” Türkçe’ye “çoklu takım sahipliği” diye çevrilebilir. Olayın özeti şu: Avrupa’da futbol takımı sahibi olmak, küresel zenginin gözlerini ışıl ışıl parlatan bir fikirdi. Ama artık o devir geçti. Çoklu takım sahipliği dönemi başladı. Yani küresel zengin, Avrupa’da daha fazla futbol takımı sahibi olmak için art arda teklifler yapıyor, alımlar yapıyor. İşte size örnekler:

Amerikalı milyarder Bill Foley’in sahibi olduğu Black Knight Football Entertainment geçen Aralık’ta İngiliz Premier League takımlarından Bournemouth’u 144 milyon dolara satın aldı. Grup, bir ay sonra Fransız takımlarından FC Lorient’ten hisse satın aldı.

Amerikalı John Textor’un sahibi olduğu Eagle Football Holdings (EFH), İngiliz Crystal Palace’ın yüzde 40’ını satın aldı. Brezilyalı Botafogos ile Belçikalı Molenbeek’in sahibi olan EFH, geçtiğimiz aralık ayında Fransız Olympique Lyonnais’u da 800 milyon euroya aldı.

2011 yılından bu yana Fransız Paris St Germain’in sahibi olan Qatar Sports Investment, Portekiz takımı FC Braga’nın yüzde 22 hissesini de satın aldı.

Fransız Red Star FC, Brezilyalı Vasco da Gama, İtalyan Genoa, Belçikalı Standart Liege’in sahibi olup, İspanyol Sevilla FC ve Avustralyalı Melbourne Victory’de azınlık hissesi olan ABD’li 777 Partners adlı yatırım şirketi, şimdi de Almanya’nın köklü kulüplerinden Hertha Berlin’in çoğunluk hissesini almak için teklifte bulundu.

Biri düşse, diğerleri devam ediyor

Örnek çok çünkü pandemi öncesi Avrupa genelinde 111 takım, “çoklu takım sahibi” olan patronlarındı. Bu sayı pandemi sonrası 200’ün üzerine çıkınca UEFA inceleme başlattı. “Multi-club ownership” futbol ekonomisine aslında 15 yıl önce enerji içeceği Red Bull’un tüm spor branşlarına “dalması”yla girdi. Ancak son 5 yılda sıkça dile getirilen bir konu oldu. “Çoklu sahiplik” aslında taraftarların çok da hoşuna giden bir şey değil.

Örneğin FC Lorient taraftarları “Takımın geleceği tehlikede” diye açık mektup yazıp Foley’e tepki göstermişti. Crystal Palace taraftarı da “Trextor sana güvenmiyoruz” diye mesaj yayımlamıştı. Red Star FC taraftarları da 777’ye çok sevimli bir hoş geldin dememişti. Peki “çoklu-takım sahipliği” ne getiriyor? Bu iş modelini savunanlar “finansal istikrar”dan bahsediyor.

777’den Joshua Wender, İngiliz Financial Times’a şu açıklamayı yaptı: “Küresel markalar, küresel bir kulüp network’leriyle ilgilenecektir.” Model ayrıca patronların “küme düşme” korkusunu yok ediyor. Portas Danışmanlık’tan Patrick Maasey de “Eskiden patronların futbola yatırım yapmamalarının nedeni takımının küme düşme riskiydi.

Çoklu sistemde işler değişiyor. 6 takımınız olsa… Biri düşse, diğer 5’i beş ayrı ligde devam ediyor olacak” diyor. Peki, UEFA’yı düşündüren tehlike ne? Henüz bir patronun takımları Avrupa arenasında karşılaşıp şaibelere neden olmadı ama Deloitte’den Tim Bridge, Avrupa futbol piyasasında her şeyin özgür ve açık olması gerektiğinin altını çiziyor.

Acun Ilıcalı iki İrlanda takımı arasında gidip geliyor!

“Çoklu takım sahipliği” modelinin Türkiye’de iki temsilcisi bulunuyor. Biri Türk iş insanı Acun Ilıcalı, diğeri Danimarkalı yatırımcı Rasmus Ankersen. 2021’de İngiliz Championship takımlarından Hull City’i satın alan Ilıcalı, Birleşik Krallık’ta ikinci bir takım almak için kolları sıvadı. İrlanda basını, Ilıcalı’nın Dundalk FC’yi alacağını yazdı, Ilıcalı da haftasonu İrlanda ekibinin maçını tribünde izledi. Kulübün sahipleri ise “Görüşmeler sürüyor.

Kesin karar ve sonuç yok” diye satışa kızan taraftarlarına bir açıklama yaptı. Ancak maçtan sonra Ilıcalı’nın başka bir İrlanda takımıyla ilgilendiği öne sürüldü. İddiaya göre, Türk iş insanı, Shelbourne adlı takım için görüşmelere başladı. Türkiye’deki yabancı “çoklu takım sahibi” patron da Ankersen. Danimarkalı Midtjylland ve İngiliz Brentford’da üst düzey görevler alan Ankersen, İngiliz Southampton ile İzmir ekibi Göztepe’nin çoğunluk hisselerinin sahibidir.

Kaynak URL