Başak Nur GÖKÇAM

Uluslararası Yenile­nebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yayınlanan son rapora göre hidrojenin 2050 yılına kadar nihai enerji tüketiminin yüz­de 12’sini karşılayabileceği ifade ediliyor. Söz konusu pay ile hidrojenin, ülkeler arası enerji ticareti ve iş birlikleri­ne yeni dinamikler getirmesi bekleniyor.

Bu kapsamda top­lumu daha sürdürülebilir ha­le getirmede hidrojen ekono­misinin rolünü inceleyerek, bunu sayısal verilerle des­tekleyen araştırmacılar, kü­çük gibi görünse de hidrojen ekonomisinin kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekti­ler. 2050 yılına kadar Avrupa ekonomisini karbondan arın­dırma yollarının kapsam­lı modellemesinin sonuçla­rının da yer aldığı çalışmada, elektrifikasyon ve hidrojenin olası paylarına da yer verildi.

Nature Communicati­ons’da yayınlanan çalışma, Amsterdam Üniversitesi’n­den Prof. Bob van der Zwa­an ve TNO Energy and Ma­terials Transition lider­liğindeki uluslararası bir araştırma ekibi tarafından gerçekleştirildi. Araştırmaya göre sürdürülebilir bir birin­cil enerji kaynağı sağlama söz konusu olduğunda, elektrifi­kasyonun, nihai enerji tüketi­minde ortalama yüzde 60’lık bir toplam payla çoğu ekono­mik sektör için en az maliyet­le, en verimli yol olacağı so­nucuna varıldı. Buna karşılık, doğrudan hidrojen kullanı­mının tahmini payının ise en fazla yüzde 10 seviyelerinde olacağı düşünülüyor.

Karbon gidermede kritik etken

Çalışmaya ilişkin açıkla­mada bulunan Prof. Van der Zwaan, “Hidrojen ekonomi­si kavramı hem aşırı satılıyor hem de yeterinde takdir edil­miyor. Araştırmamız, ekono­minin çoğu sektörü için en maliyet etkin karbon gider­me yolunu büyük olasılıkla yenilenebilir enerjiye dayalı elektriklendirmenin sunaca­ğını gösteriyor. İlk kez, doğ­rudan hidrojen kullanımının alternatif temiz yakıt olarak rolünü kanıtlıyor ve ölçüyo­ruz. Sadece yüzde 6 ila yüzde 10 ile bu tahmini pay nispeten küçük. Ancak, özellikle ağır sanayi ve ulaşım için belir­li karbon giderme yollarında hidrojenin kritik bir rol oyna­dığını görüyoruz” dedi.

Sekiz model birleştirildi

İsveç, Stockholm’deki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü liderliğindeki çok kurumlu bir iş birlikli araştırma projesinin bir parçası olan araştırmanın, Avrupa İklim ve Enerji Mo­delleme Forumu (ECEMF) olarak da adlandırıldığı belir­tildi. Proje ile karbondioksti emisyonlarını azaltmada po­litika geliştirme için tutarlı ve birleşik bir kanıt tabanı oluş­turulması amaçlanıyor. Pro­jenin merkezinde model so­nuçlarının karşılaştırılması ve Avrupa modelleme toplu­luğunun güçlendirilmesi yer alıyor. Araştırma için 21’in­ci yüzyılın ilk yarısında Avru­pa’da net sıfır karbon emisyo­nuna ulaşmaya yönelik bir di­zi yolu değerlendirmek üzere sekiz köklü enerji sistemi mo­deli birleştirildi.

Modeller, teknoloji uygula­ması için uygulanabilir pro­jeksiyonlara ulaşmak için tek­nik ve ekonomik yönleri bir araya getiriyor. Enerji geçi­şiyle ilgili zorluklardan biri­nin de sözde ‘sektör birleştir­mesi’ olduğunun altını çizen Van der Zwaan, “Ekonomik sektörleri az çok bağımsız ola­rak modelliyorduk ama şim­di daha önce çok farklı sektör­ler arasında bir karşılıklı ba­ğımlılık geliştiğini görüyoruz. Örneğin, konut sektörünü (bi­nalar, apartmanlar, evler) ve ulaşım sektörünü ele alalım. Çatılardaki devasa miktar­da güneş paneli ve insanların elektrikli arabalarını evlerin­de şarj etmesiyle, bu sektör­ler giderek daha fazla birbiri­ne bağlanıyor. Benzer şekilde, elektrik sektörü ve sanayi gi­derek daha fazla iç içe geçe­cek. Geçerli projeksiyonlar yapmak istiyorsak bunların hepsini modellememiz gere­kiyor” diye konuştu.

Araştırmaların çoğu tek yönlü kalıyor

 Hidrojen ve elektrifikasyon kullanımına yönelik yayınlanan araştırma sonuçlarında, yenilenebilir elektriğin doğrudan kullanıldığı veya arabaların akülerinde depolandığı ve hidrojenin temiz, sürdürülebilir bir yakıt olarak kullanıldığı ‘son enerji tüketimi’ ile ilgili olduğu örneğini veren Prof. Van der Zwaan, “Araştırmacılar bu yönüne odaklanarak hidrojen için öngörülen yüzde 6-10’luk paya ulaşıyorlar. Fakat bu potansiyel hidrojen ekonomisinin yalnızca bir parçası. Gerçekten de, gelecekteki modellemelerde hidrojenin birçok sürdürülebilirlik geçişi için aracı, etkinleştirici rolünü de dahil edeceğiz” dedi.

Hidrojen ekonomisi gelişimini sürdürecek

Hidrojen ekonomisinin gelecekte çok önemli sürdürülebilirlik sürücüsü olmayabileceğini, ancak toplumun gelişimini sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Van der Zwaan, “Hidrojenin büyük ölçekli üretimini, depolanmasını ve kullanımını gerçekleştirmek ve çok ihtiyaç duyulan pratik deneyimi kazanmak için gereken tüm ilgili içgörüleri toplamak zorunlu olacaktır. Hidrojenin, enerji sistemi modelleyicileri olarak şu anda hidrojen için gördüğümüz önemli rolü gerçekten oynayabildiğinden emin olmalıyız” diye ekledi.

Kaynak URL