İşte “Bir Başka Kapadokya”

Mustafapaşa Köyü geçtiğimiz yılın son günlerinde Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından dünyanın en iyi turizm köylerinden biri olarak ilan edilmişti. Bu nedenle Kapadokya Üniversitesi (KÜN), Ürgüp Belediyesi, Ürgüp Kaymakamlığı, Kapadokya Alan Başkanlığı, Ahiler Kalkınma Ajansı ve Nevşehir Valiliği’nin ev sahipliğinde “Bir Başka Kapadokya” (Kapadokya Lezzetleri, Mustafapaşa) başlığı altında 30 civarında gastronomi ve turizm kanaat önderinin katılımıyla iki günlük bir etkinlik düzenlendi.

Kapadokya deyince akla öncelikle peri bacaları, balon turizmi geliyor; çünkü, Kapadokya’nın kültürel hazinelerinin tamamı halen ziyaretçilere açılmış durumda değil. “Bir Başka Kapadokya” ile bölgenin yeterince değerlendirilmemiş iki kültür varlığını gündeme getirmek hedeflendi: 2021 Best Tourism Villlage Mustafapaşa ve Kapadokya gastronomi envanteri…

Mustafapaşa’da…

“Bir Başka Kapadokya” (Kapadokya Lezzetleri, Mustafapaşa) etkinliğinin ilk günü Mustafapaşa’ya ayrılmıştı. KÜN Aşçılık ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin ve hazırlayıp sunduğu bölge mutfağı yemeklerinin tadım menüsü ile hazırlanan öğle yemeği Seraphim Cave Otel’in bahçesindeydi.

Yemeğin ardından köyü dolaşarak Mehmet Şakir Paşa Medresesi’ndeki açılış törenine geçtik. Nevşehir Valisi İnci Sezer Becel ve Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar tarafından gerçekleştirilen açılış konuşmaları sonrasında; Kapadokya Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser tarafından Mustafapaşa’nın genel tanıtımı yapıldı.

Sonrasında köy içerisinde yürüyüşe devam ettik. Mustafapaşa’nın tarihi ve sosyal zenginliklerini yansıtmak üzere seçilen mekânları dolaştık. Köyün tarihi ve mimarisi hakkında da bilgi verilen ziyaret programı içerisinde Topakoğlu Konağı, Konstantin ve Eleni Kilisesi, Bebek Müzesi, Lulas Mahallesi, Aya Nikola Manastırı ve Vadisi ile KÜN tarafından İdari Bina olarak kullanılan Haralambos Konağı da yer alıyordu.

Katılımcılar, farklı mekânları deneyimleyebilmeleri için köyün içindeki farklı otellere yerleştirilmişlerdi. Ben, Hanedan Hotel’de kaldım. Köyün en tepesinde, bölgeye hâkim bir konumdaydı. Kayaların oyulmasıyla ortaya çıkmış bir oda ve neredeyse onun kadar büyük banyodan oluşuyordu. Otelin sahibi olan Özcan Bey koleksiyonerdi ve odadaki eşyaların tamamı eski eser olarak kayıtlıydı, 19. – 20. yüzyılda üretildikleri, koleksiyon parçası oldukları belirtiliyordu.

Akşam yemeği, Argos in Cappadocia Bezirhane’de yendi. Kayalara oyulmuş, bir zamanlar bezirhane olarak kullanılmış bir mekândı. Dışarı çıktığımızda bizi, dolunay sürprizi bekliyordu. Kapadokya vadisini ayışığında izlemek, başka bir keyifti.

Fabrikada sabah kahvaltısı

Ertesi sabah kahvaltımız, KÜN Fabrika Yerleşkesi’ndeydi. Aşçılık ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümleri ve Nevşehir İli kadın kooperatiflerinin tarafından yöresel kahvaltılık ürünlerle hazırlanmıştı. Halen KÜN tarafından kullanılan mekân bir zamanların Ürgüp Tekel Şarap Fabrikası’ydı. Fabrika, Türkiye’nin doğal kayaya oyulmuş tek şarap mahzenine de ve sahipliği yapıyordu. Mahzen, 1944 yılında yeraltındaki kayaların oyulması ile yapılmıştı ve 3 bin 500 metrekare büyüklüğündeydi. Yıllar sonra yeniden çalınacak fabrikanın paydos düdüğü hepimizi duygulandıracaktı.

Ürgüp Kaymakamı Mehmet Maraşlı ve Belediye Başkanı Mehmet Aktürk’ün de katıldıkları kahvaltı, konuşmalar, mahzen gezisi bitip de dışarı çıktığımızda bizi, Nevşehir ili kadın kooperatiflerinin bulunduğu standlar bekliyordu. Kabak çekirdeği, köftür, kuru kaymak, bitirgen kayısı kurusu, Nevşehir acılısı gibi yerel ürünler standları süslemekteydi. Son Masterchef’in katılımcı şeflerinden Nevşehirli olan Hasan Biltekin ve Kayserili Sefa Okyay Kılıç da oradaydılar.

Tadımlık Kapadokya

Öğleden sonrası “Tadımlık Kapadokya” turuna ayrılmıştı. Devrent Vadisi, Zelve Açık Hava Müzesi ve Avanos Sarıhan Kervansarayı ziyaretlerini içeren küçük bölge turunda son durağımız, Kayseri Molu Çiftliğiydi.

Havalimanına gitmeden Kayseri’nin meşhur Altın Dede’sine uğrayıp suböreği, tahinli katmer gibi lezzetlerini bir kez daha tatma fırsatı bulduğum için de çok mutlu olacaktım.

Kayalara oyulmuş seramik müzesi

Burada, gezdiğimiz Güray Müze’den de söz etmek istiyorum. Kapadokya Bölgesi’ndeki Avanos, Hititlerden beri sürmekte olan çömlekçilik geleneğine ev sahipliği yapıyor. Aileden bu meslekle uğraşan ve bir koleksiyoner olan Güray Tüysüz’ün müzesi, kayaya oyularak, yerin 20 metre altında bin 600 metrekarelik bir alana inşa edilmiş. Mimari yapısı ve konsepti müzeye dünyanın ilk ve tek yer altı seramik müzesi olma özelliğini kazandırıyor. Müze, üç bölümden oluşuyor: Antik Eserler Salonu, Modern Eserler Salonu, Sergi Salonu…

Benim notlarım şimdilik bu kadar. Mustafapaşa’nın doğal ve kültürel zenginlikleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için, www.mustafapasakapadokya.org portalını ziyaret etmek yeterli…

Kaynak URL