Otizmde en etkili yol eğitim daha çok desteğe ihtiyaç var

Necmi ÇELİK

Tohum Otizm Vakfı Yöne­tim Kurulu Başkan Yar­dımcısı Aylin Sezgin, otizmle ilgili gelişmeleri ve vakıf olarak yürüttükleri çalışmaları DÜNYA’ya anlattı.

Otizm gibi karmaşık ve çok çeşitlilik gösteren bir konu­da Tohum Otizm Vakfı kendi görev ve sorumluluk alanının çerçevesini nasıl çiziyor?

Tohum Otizm Vakfı’nı 2003 yı­lında otizmli çocuklarımızı er­ken tanı ve eğitimle topluma ka­zandırmak, otizmli çocuklar ve ailelerinin eğitim ve sağlık hiz­metlerinden eşit şart ve fırsatlar­la yararlanabilmeleri sağlamak amacı ile kurduk.

Vakfımızın bizden önce kuru­lan otizm ile ilgili vakıf ve der­neklerden farkı ise, sadece örnek bir model okul kurmakla kalma­yıp, devletimizin otizmli çocuk­lara ve ailelerine verdiği sağlık ve eğitim hizmetlerine yurt çapında destek olmak gibi daha kapsam­lı amaç ve hedeflerle kurulmuş olmasıdır. Bugüne kadar 1.161’i burslu toplam 2.565 otizmli ço­cuk okulumuzda eğitim aldı. Okulumuz; otizmli çocukların eğitiminin içerik ve uygulama açısından doğru bir örneğini Tür­kiye’ye getirirken aynı zamanda otizm konusunda etkili bir müf­redat da hizmete sunuyor.

Eğitimimiz 11 ay kesintisiz de­vam ediyor. Her bir öğrencimiz­le 1 öğretmen ve onun formatör eğitmeni ilgileniyor. Okulumuzda 1 öğrenciye bir buçuk öğretmenle eğitim vermekteyiz. Uyguladığı­mız eğitim programında ailelerin katılımı da çok önemli. Öğretmen­lerimiz ev ziyaretleri gerçekleş­tirip aile üyelerine ev içinde uy­gulayacakları programlar konu­sunda bilgi veriyorlar. Aileler okul içindeki eğitimlere de katılıyorlar. Böylelikle öğrenci için hedeflenen beceri kazanımı yolunda okul, aile, çocuk işbirliği gerçekleşiyor.

Otizmli çocukların tedavi­sinde ve topluma kazandırıl­masında başarı yüzdesi artı­yor mu?

Otizm, doğuştan gelen ve ge­nellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişim­sel farklılıktır. Ülkemizde her 36 çocuktan 1’inin otizmden etki­lendiği düşünülüyor. Bugün ülke­mizde yaklaşık 2.3 milyon otizm­li birey olduğu tahmin ediliyor. Aile üyeleri ile 8 milyon kişiden bahsetmekteyiz.

Gerek özel eğitim gerekse kapsayıcı eğitim konusunda vakıf olarak güncel önerileri­niz nelerdir?

Otizm tanısı alan bir çocuk için bugün için bilinen en etkili yol eğitimdir. Ülkemizde otizmli öğ­renciler kapsayıcı eğitime yasal olarak “kaynaştırma” uygulama­larıyla ulaşıyorlar. 2013-2014 öğ­retim yılından itibaren kapsayıcı eğitimden yararlanan otizmli öğ­renci sayısının arttığı görülüyor. Ancak bu oran oldukça düşüktür ve otizm oranının sistematik bi­çimde arttığı düşünüldüğünde de oldukça yetersizdir. Kapsayıcı eğitim her ne kadar ülkemizde ya­sal olarak güvence altına alınmış olsa da istatistikler otizmli çocuk­ların genel eğitim okullarından yararlanamadığını gösteriyor.

Vakfımızın kapsayıcı eğitimin niteliğini ve niceliğini arttırı­cı birçok önerisi bulunuyor. Bu önerileri birkaç cümlede toparla­yacak olursak; genel eğitim okul­ları otizmli öğrencilerin fiziksel, eğitsel ve sosyal olarak tam ka­tılımını sağlayacak hizmetleri sunmalı, bu hizmetleri yasal ola­rak güçlendirecek düzenlemeler­le yapmalı, okullar “herkes için erişilebilir okul”, öğretmenler de “herkes için öğretmen” olma­lı, otizmli öğrenciler nitelikli ve kapsayıcı eğitime tüm boyutla­rıyla erişebilmelidir.

Otizmli bireylerin istihda­mı konusunda değerlendir­meniz nedir?

Aile Sosyal Hizmetler Bakan­lığı 2022 Ağustos ayı verilerine göre İŞKUR’a kayıtlı olan ve özel ya da kamu kuruluşlarında çalı­şan özel gereksinimli birey sayı­sı 140.632’dir. Bunlardan yalnızca 100’ünü otizmli bireyler oluşturu­yor. Bu sayı otizmli sayısına göre oldukça azdır ve artırılması gere­kiyor. Korumalı işyeri modelinin özel gereksinimli bireylerin istih­dam olanaklarını arttırmak ve re­kabetçi iş yaşamına geçişe hazır­lamak gibi avantajları yanında; ay­rımcı olma, düşük ücret ve mesleki beceri kazandırmada işlevsel/ye­terli olmama gibi dezavantajları da bulunmakta.

Gelişmiş ülkelerin çoğu ko­rumalı işyeri uygulamalarını et­kin olmayan sonuçları nedeniyle azaltmayı tercih ediyor. Dolayısıy­la korumalı işyerleri özel gereksi­nimli personelin iş yaşamına ge­çişini kolaylaştıran bir uygulama olması nedeniyle kısa vadede et­kili gibi görünürken; uzun vadede bireyin iş gücü potansiyelini etki­li kullanamaması, emeğinin kar­şılığını alamaması ve ayrımcı bir ortamda kalmasına neden olabi­lir. Bu nedenlerle korumalı işyer­lerinin desteklenmesi yerine özel gereksinimli bireylerin rekabetçi iş ortamlarında destekli istihdam uygulamalarıyla yer almalarının sağlanması gerektiğini belirtmek istiyoruz.

Otizmli bireylerin becerileri­ni dikkate aldığımızda titiz ve sis­tematik olmaları, rutin işlerde is­tekli olmaları ve verimliliklerinin yüksek olması, konstarasyon ve dayanıklılıklarının yüksek olması pek çok iş kolunda görev alabile­ceklerini ortaya koyuyor.

Vakıf olarak kaynak üret­mede ne gibi süreçler yaşıyor­sunuz?

Tohum Otizm Vakfı Kamu Ya­rarına Vakıf statüsündedir. Ana gelir kaynağı bireysel, kurum­sal bağışlar ve projelerdir. Vakfı­mız, çeşitli proje çalışmaları ile otizmli bireylerin eğitim faaliyet­lerinin niteliğini geliştirmek ve istihdama katılımlarını artırmak için kamu ve özel sektör ile işbirli­ği içerisindedir.

Vakfımız çalışmalarını yürüt­mek için oluşturduğu birçok pro­je ile ulusal ve uluslararası ku­rumlardan hibe desteği de alıyor. Bugüne kadar 39 büyük ulusal ve uluslararası proje yaptık.

Tohum Otizm Vakfı olarak, ül­kemize otizm konusunda model ve örnek bir okul kazandırdık. Otizmli çocukların eğitiminin çok özel ve pahalı bir eğitim olması se­bebiyle çoğunlukla dar ve orta ge­lirli ebeveynler bu yükün altından kalkamamaktadır. Vakıf olarak bir burs programımız bulunmakta ki­şi ve kurumlar burs programımı­za destek vererek eğitimle otizm­li öğrencilerimizin yaşamlarında büyük bir fark yaratabiliyorlar.

Otizmde tek çare eğitim oldu­ğu için eğitime yönelik çalışmala­rımıza kaynak yaratabilmenin ol­dukça önemli olduğunu belirtmek isterim.

Yakın zamanda Yılbaşı Alış­veriş Festivali’niz var. Bu ko­nuda mesajınız nedir?

Otizmli çocukların eğitiminin çok özel ve pahalı bir eğitim ol­ması sebebi ile çoğunlukla dar ve orta gelirli ebeveynler bu yü­kün altından kalkamamaktadır. 16 yıldır hayata geçirilen Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali vakfın öğrencileri için oluşturduğu en önemli burs kay­nağı oluşturma çalışmalarından bir tanesi. Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali bu yıl yine sosyal sorumluluk bilinci ile 5 – 6 Aralık tarihlerinde Kuruçeş­me Divan’da gerçekleşecek.

Festival; takı, giyim, dekoras­yon, ev tekstil ürünleri, mücev­her, kozmetik, aksesuar ve tek­noloji gibi çeşitli alanlarda 100’ü aşkın seçkin ve özel markanın ürünlerini 2 gün boyunca ziya­retçiler ile buluşturacak. Fes­tival’de giriş ücreti ve katılım­cı firmalardan sağlanan gelirin tamamı Vakfımızın projelerine ve eğitim bursuna ihtiyaç duyan otizmli çocuklara aktarılacak.

Festivali’de 20.yılımıza özel 20 hediye çekilişi ile iş dünyasından duyarlı kişi ve kurumların, çağ­daş sanatçılar ve seçkin marka­ların Vakfımıza bağışladığı bir­birinden özel hediyeler çekilişe katılan şanslı ziyaretçilerimize armağan edeceğiz.

Herkesi Yılbaşı Alışveriş Fes­tivali’ne katılarak otizmli çocuk­ların eğitimine destek olmaya da­vet ediyoruz

“Türkiye’de otizmin görülme sıklığı hızla artıyor”

Yıllara göre örgün eğitim içinde ve özel eğitime tabi çocuklar içinde otizmli çocukların oranı yıllar içinde nasıl bir grafik sergiliyor?

Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artıyor. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde her 36 çocuktan 1’i otizm tanısı alıyor.

Ülkemizde, 0-18 yaş grubu arasında 700.000’e yakın otizmli çocuk ve gencimizin 41.472’si, yani sadece %6’sı eğitime ulaşabilmiş durumda.

Yıllar itibariyle eğitim alan otizmli öğrencilerin, özel gereksinimli öğrenciler içindeki oranı % 10 lardan % 8’lere doğru geriledi.

Otizmli bireylerin eğitim seçenekleri arasında kaynaştırma öğrencisi olarak genel eğitim okullarına gitmek, genel eğitim okulları içindeki özel eğitim sınıfına gitmek ya da özel eğitim uygulama okullarına gitmek yer alıyor. Genel eğitim okullarında görev yapan sınıf ve branş öğretmenlerinin otizm, özel eğitim ve kaynaştırma konularında bilgi ve becerileri yetersizdir. Ayrıca otizmli çocukların davranış sorunları ile baş etme, onlara yeni bir beceri öğretme konusunda bilgi ve deneyimleri yoktur. Bu durum her ne kadar yasal hakları olsa da otizmli çocukların genel eğitim okullarında kabul edilmemelerine, kabul edilseler bile eğitimden nitelikli biçimde fayda sağlayamamalarına yol açıyor.

Otizmli bireylerin eğitime erişimlerinin düşük olmasının diğer nedenleri arasında gidebilecekleri özel eğitim sınıflarının ve özel eğitim uygulama okullarının sayısının yeterli olmaması ve bu ortamlarda görev yapan özel eğitim öğretmeni sayısının sınırlı olmasını da ifade edebiliriz.

Kaynak URL