Terzibayırının kavalcısı

Blok Flüt… Pek çoğumuzun başarısızlığı ilk tattığımız enstrüman olarak hafızalarda ayrı bir yere sahip. Zira ortaokul sıralarında hayatımıza giren ve bir türlü çalmayı başaramadığımız için bir kenara attığımız, belki biraz da hakir gördüğümüz bu gadre uğramış enstrümandan neyse ki anlamlı sesler çıkaranlar da var. Hatta Enis Gökdemir bu anlamlı sesle yetinmeyip birkaç adım öteye taşımışta olabilir.

O zaman Enis Gökdemir ile tanışalım.

İzmit’te yaşayan Enis Gökdemir 25 yaşında. Terzibayırı mahallesinde yaşayanlar onu saygılı, efendi, sessiz biri olarak tanımlıyorlar. Onun sessizliği eline flütünü aldığında dağılıyor ancak.

Terzibayırı’nın kavalcısı

İlkokul sıralarında en çok ilgisini çeken ders müzik oldu… Dersin zorunlu müzik aleti olan blok flüt ile hemen kaynaştı. Kısa sürede bu alanda dikkate değer bir yeteneği olduğu anlaşıldı. Öğretmenlerinin gösterdiği şarkıları duyar duymaz çalıyor, eve gidince de kendi dinlediği müzikleri çalmaya çalışıyordu. Enis, bu yeteneğinin peşini hiç bırakmadı.

Bugün 25 yaşında… Evlendi ve bir kimya fabrikasında çalışıyor. Hayatın inişli çıkışlı yollarında yanından hiç ayırmadığı yoldaşı flütü oldu. Ezberlediği şarkılara kendi yorumunu katarak icra etmesi kısa sürede hatırı sayılır bir hayran kitlesi kazandırdı.

Terzibayırı’nın kavalcısı

Asker arkadaşı

Dışarı çıktığında, arkadaşlarının yanına giderken, piknikte veya çalabileceği ufak bir ihtimal olan her yere götürüyor flütünü. Vatani görevi için gittiği Şırnak’ta bile flütünden ayrılmamış. Enstrümanı onu o enstrümanını yalnız bırakmamış hiçbir zaman.

Enis’in salt mahallesinde değil tüm Türkiye’de hatta dünyada tanınması video paylaşım sitesine yüklediği bir video ile başlamış. Kısa sürede milyona varan izlenme ve binlerce beğeni ile dikkat çeken videolarına yenilerini ekleyince müzisyenlerin ve müzik yapımcılarının da dikkatini çekmiş.

Terzibayırı’nın kavalcısı

Şimdilerde mahallesinin, kentinin sınırlarını aşan hayalleri, hedefleri var. Çok sevdiği müzisyenlerle aynı projede yer almak veya onlarla aynı sahneyi paylaşmak istiyor. Ancak mütevazılığını de elden bırakmıyor; “Olursa çok sevinirim, olmazsa da üzülmem” diyor.

Olur mu? Kuvvetle muhtemel ki olur. Zira enstrümanını dudaklarına götürdüğünde dökülen nameler, ezgiler dinleyenlerini başka başka diyarlara götürüyor.
Bir işi severek yapmanın ve kendinden bir şeyler katmanın, basit sanılan şeylerin bile ne kadar yüceltebileceğinin en güzel örneklerinden biri Enis Gökdemir. Sürekli yanında taşıdığı flütünün ezgilerinde geleceğe yönelik hayalleri, geçmişe dönük anıları var. Anılarından kopmayacak ve hayallerinden vazgeçmeyecek. Çünkü ona sırdaş olan bir yol arkadaşına sahip.

Kaynak URL