Özlem SARSIN
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, tarım sektörünün performansını, sorunlarını ve çözüm önerileri DÜNYA ile paylaştı. Son yıllarda tarım sektöründe girdi ve işçilik maliyetlerinin üreticiler üzerinde büyük bir baskı yarattığına dikkat çeken Çondur, girdi maliyetlerindeki artışın enflasyonu tetikleyen en büyük etkenlerden biri olduğunu söyledi. Çondur, “Gübre ve üre fiyatlarındaki artışa herhangi bir müdahale yapılmıyor. Bu şekilde devam ederse hem üreticiyi kaybederiz hem de tüketiciyi pahalı ürünlere mahkûm ederiz. Tarımda maliyetler yükselirken fiyatları sabit tutmaya çalışmak üreticiyi zora sokuyor” dedi.
Çondur, Türkiye’de gıda yönetiminin daha etkin hale getirilmesi için Gıda Bakanlığı’nın kurulmasının önemli bir adım olacağını belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çok geniş bir sorumluluk alanına sahip olduğunu dile getirerek, “Bakanlığımız tarım, hayvancılık, orman, su işleri ve gıda gibi pek çok önemli konuyu kapsıyor. Bu kapsamın genişliği, gıda alanında daha odaklı çalışmalar yapılmasını zorlaştırabiliyor. Pandemi sürecinde gıdanın ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu hep birlikte deneyimledik. Bu nedenle gıda yönetiminin daha verimli yürütülebilmesi için bağımsız bir Gıda Bakanlığı oluşturulmasının faydalı olabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“2025 yılı da kayıp bir yıl olacak”
Çondur, yüksek enflasyonun sektör üzerinde önemli zorluklar oluşturduğunu belirterek, işletmelerin bu ortamda ayakta kalmakta zorlandığını ifade etti. Finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar ve kredi geri ödemelerindeki güçlüklerin işletmelerin mali yapısını olumsuz etkilediğini vurgulayan Çondur, bu süreçte bazı firmaların konkordato ilan etmek zorunda kaldığını, finansal yapısı güçlü olan işletmelerin ise sürdürülebilir kârlılık sağlamakta zorlandığını dile getirdi. Faiz oranlarının yüksekliğinin hem sermaye sahipleri hem de finansmana ihtiyaç duyan işletmeler için ek yük oluşturduğunu belirten Çondur, faiz oranlarının kademeli olarak düşürülmesi gerektiğine dikkat çekti. Çondur, “Enflasyonun yüzde 118 olduğu Arjantin’de bile faiz oranları yüzde 18 seviyesinde. 2025 yılının yalnızca tarım sektörü için değil, tüm sektörler açısından zorlu geçebileceğini öngörüyoruz” dedi.
“İthalat politikalarının şekillendirilmesi şart”
Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretmesi ve ithalat politikalarında stratejik bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini ifade eden Çondur, tarım arazilerinin ülke ihtiyacını tam anlamıyla karşılamadığını belirtti. Küresel ticaretin dinamiklerine de dikkat çeken Çondur, Türkiye’nin yıllık 21 milyon ton buğday üretmesine karşın 27 milyon tonluk bir tüketime sahip olduğunu, dolayısıyla arz ve talep dengesinin gözetilerek planlama yapılması gerektiğini söyledi.
“İklim değişikliği tarım ürünlerini olumsuz etkiliyor”
Aydın ile özdeşleşen tarımsal ürünlerde yaşanan zorluklara da değinen Çondur, incir, pamuk ve zeytin başta olmak üzere şu değerlendirmeleri yaptı: “Aydın, yüksek tarım potansiyeline sahip bir il olup, Türkiye’de en fazla üretim yapılan ürünlere ev sahipliği yapmaktadır. Kestane, incir, zeytinyağı, çam fıstığı, çilek, kereviz ve yeşil arpa üretiminde lider konumdayız. Zeytin ve incir üretimi bakımından Aydın, Türkiye’de en fazla ağaç bulunan il olup, incir üretiminde dünya birincisidir.
Ancak, geçtiğimiz yıl yaşanan sıcak ve kurak hava koşulları, incir üretiminde toksin oluşumuna neden olmuştur. Bu durum, Bakanlığımızla paylaşılarak Avrupa Birliği’nden gelen geri dönüşler sonucunda bazı toksinlerin kontrolünün sağlanamadığı belirtilmiştir. Toksin sorunu, tamamen yılın iklimsel şartlarına bağlı olup, aşırı sıcak ve kurak dönemlerde fungusitlerin hızla çoğalmasına neden olmaktadır.
Bu durum, incirin içinde, gözle görülmeyen çok küçük noktalarda meydana gelmektedir. Analiz sürecinde, binlerce incir birlikte öğütüldüğünde, tek bir incirde aflatoksin bulunması durumunda diğer incirler de bozulmuş kabul edilerek ürün geri gönderilmektedir. Ancak her incirin kendine has özellikleri bulunduğundan, bu durum yanlış algılara yol açabilmektedir. Geri dönen incirlerin iç piyasaya sürüldüğü iddiası doğru değildir. Temennimiz uygulanan bu kararların bu yılla sınırlı kalmasını temenni ediyoruz” dedi.
İklim değişikliklerinin pek çok tarım ürününü olumsuz etkilediğini belirten Çondur, zeytin üretiminde de ciddi sıkıntılar yaşandığını vurguladı. Çondur, “Beklenen yüksek rekolteye rağmen, 450 bin ton zeytinyağı üretim hedefi gerçekleşememiştir. Geçtiğimiz yıllarda İspanya’daki kuraklık nedeniyle üretim 500 bin tonlara kadar düşerken, zeytinyağı fiyatları 3 bin 300 eurodan 9 bin euroya yükselmişti. Türkiye için bir fırsat doğmuşken, dökme ve varil zeytinyağı ihracatına getirilen yasaklar nedeniyle pazar kaybı yaşandı. Sonuç olarak, zeytinyağı fiyatları 290 TL’den 150 TL’ye kadar gerilemiş, Aydın ilinin toplam zeytinyağı ihracatındaki yüzde 35’lik payı sağlanamamıştır” dedi.
Üreticilerin girdi ve işçilik maliyetlerinin önemli ölçüde arttığını ifade eden Çondur, zeytin üretiminde en büyük maliyet kaleminin hasat olduğunu ve bu durumun üreticilerin gelirlerinde ciddi bir düşüşe yol açtığını vurguladı.
“60 milyar TL işlem hacmine ulaştık”
Aydın Ticaret Borsası’nın, Türkiye’nin işlem hacmi en büyük 10 borsası arasında yer aldığını ve üyelerinin gelişimine yönelik birçok projeyi hayata geçirdiğini belirten Fevzi Çondur, geçen yıl Aydın Ticaret Borsası’nın 60 milyar TL’lik işlem hacmine ulaştığını ifade etti. Çondur, bu konuda şunları söyledi: “4 adet akredite gıda kontrol laboratuvarı kurduk.
GDO haricindeki tüm gıda ürünleri için toksin, kimyasal, fiziksel, ağır metal ve mikrobiyoloji analizleri yapılabiliyor. Türkiye’nin ilk özel akredite laboratuvarlarını kurarak, 2002 yılında akreditasyon aldık. Özellikle zeytinyağı analizlerinde, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin Türkiye’deki tek referans laboratuvarı olma özelliğine sahibiz. Ayrıca, Türkiye’de akredite olan ilk ve tek tadım paneline de sahibiz. Ülkemizde, antrepo işletmesi bulunan tek borsa da biziz. Ürünleri geri dönen üyelerimize, ihtiyaçlarına göre elleçleme hizmeti sunuyoruz; 2 bin ton kapasiteli tesisimiz var. Ayrıca 10 bin ton kapasiteli soğuk hava depomuzda, GES sistemi ile maliyetlerimizi düşürüyoruz.
İkinci soğuk hava depomuzu Nazilli bölgesine inşa ediyoruz, kapasitesi 6 bin ton olacak, böylece toplamda 16 bin tonluk kapasiteye ulaşacağız. Ayrıca lisanslı depo yatırımlarımız da devam ediyor. Aydın, İzmir ve Söke Ticaret Borsası olarak 20 bin ton kapasiteli bir lisanslı depo yatırımını hayata geçirdik ve geçtiğimiz yıl hizmete açtık. Son 5 yıl içinde yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırım yaparak pek çok projeye imza attık. Bundan sonra da üyelerimizin ve tarım sektörünün gelişimi için çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz” dedi.
“Pamuk zirvesinde sorunlar ele alınacak”
Pamuk üretimindeki sorunlara da değinen Fevzi Çondur, 22 Şubat’ta bu sorunları ele almak üzere bir Pamuk Zirvesi düzenleyeceklerini ifade etti. Son iki yılda girdi maliyetlerinin büyük ölçüde arttığını ancak pamuk fiyatlarının sabit kaldığını vurgulayan Çondur, pamuk üreticilerine yönelik desteklerin de yetersiz olduğunu ve yeni bir destekleme modelinin gerekliliğine dikkat çekti.
Çondur, “Nisan ayında ekimler başlıyor ve pamuk üretiminde her şey oldukça belirsiz. Üretim maliyetleri çok yüksek, kuraklık devam ediyor ve yağmur beklenmiyor. Girdi maliyetlerinin artması ve satış fiyatlarının sabit kalması nedeniyle üretici de küçülmeye devam ediyor. Aydın’ın üçte biri tarımdan gelir elde ediyor ve pamuk üretimi, Aydın için büyük önem taşıyor.
Ancak çiftçiler yüksek tarla kiraları, işçilik, akaryakıt, ilaç ve gübre fiyatları nedeniyle ne yapacaklarını bilemiyor. Ürettikten sonra ise sanayiciler de yüksek fiyatlardan şikâyetçi ki onlar da haklı. Öte yandan, iyi pamuk uygulamaları ve organik pamuk üretimi Aydın’da önemli bir yer tutuyor. Dünya pamuk ticareti, sertifikalar ve izlenebilirlik üzerine şekilleniyor. Türkiye’nin de bu sisteme hızla entegre olması gerekiyor. Bu alanda geride kaldık, ancak Brezilya bu sorunu çözerek dünya pamuk ticaretinde lider konuma geldi. Bizim yapmamız gereken, pamuk üretiminin hikâyesini tamamlamak.
Tüketici, giysilerindeki kare kodu okutarak pamukla ilgili tüm bilgilere ulaşmak istiyor. ABD ve İtalya’daki tüketiciler de artık bunu talep ediyor. Bizim de bu sisteme hızla entegre olmamız gerekiyor. Aydın’da pamuk üreticilerinin yüzde 60’ı, iyi pamuk ve organik pamuk üreticisi. İki yıl içinde üreticilerimizin yüzde 100’ünün sertifikalı olması zorunlu hale gelecek. Artık Türk tekstili fiyatla rekabet edemez, kalite ve markalaşma ile rekabet etmelidir. Bu konu yıllardır tartışılan bir mesele, bunu başaramazsak sektörden dışlanırız, çünkü maliyetlerle bizi zorlayacak pek çok ülke var; Mısır, Bangladeş, Tayland, Vietnam gibi ülkeler ucuz iş gücü ile üretim yapıyor” dedi.
“Coğrafi işaretle ürünlerimizi koruyacağız”
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Aydın’ın tarımsal ürünlerinin korunması adına gerçekleştirdikleri coğrafi işaret çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bölge ekonomisi ve yerel üreticiler için büyük önem taşıyan bu ürünlerin, coğrafi işaret tescili ile korunmasını ve sürdürülebilir üretimin teşvik edilmesini hedeflediklerini belirten Çondur, şu ana kadar Aydın’a ait 32 ürünün tescillendiğini ve bunlardan 6’sının Aydın Ticaret Borsası tarafından alındığını ifade etti.
Ulusalda elde edilen bu başarıyı uluslararası arenaya da taşımak adına önemli adımlar attıklarını dile getiren Çondur, Avrupa Birliği tescil süreçlerine büyük önem verdiklerini dile getirdi. Bu doğrultuda, Aydın Kestanesi’nin 24 Eylül 2020’de Türkiye’nin 4. coğrafi işaretli ürünü, Aydın Memecik Zeytinyağı’nın ise 5 Şubat 2024’te Türkiye’nin 20. coğrafi işaretli ürünü olarak Avrupa Birliği’nde tescillendiğini söyleyen Çondur, ayrıca 12 Kasım 2021’de Avrupa Birliği’ne menşe adı koruması ile başvurusu yapılan Aydın Memecik Zeytini’nin süreci başarıyla tamamlayarak 15 Kasım 2024’te Avrupa Komisyonu Resmi Gazetesi’nde ilan edildiğini, 24 Ağustos 2023’te Avrupa Birliği’ne başvurusu yapılan Aydın Çam Fıstığı’nın ise en kısa sürede ilan edilmesini beklediklerini belirtti.
“Seracılık gelişiyor”
Çondur, Aydın’da seracılığın gelişmeye başladığını ve birim alanda en yüksek verimi sağlayan üretim yöntemlerinden birinin seracılık olduğunu söyleyerek, “Bölgemizde hem kesme çiçek hem de meyvecilik alanında seracılık faaliyetleri var. Aydın’ın seracılık potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim. Bu potansiyelin en önemli nedenlerinden birinin jeotermal kaynaklar olduğunu söyleyebilirim. Hatta seracılığın jeotermal enerji ile entegre edilmesi konusunda geç bile kaldık. Ancak son dönemde jeotermal firmalarının sıcak su sağlamaya başlamasıyla bu alanda önemli adımlar atıldığını görüyoruz” dedi.
Seracılığın, özellikle küçük alanlarda maksimum verim elde etmek için uygun bir üretim modeli olduğunu belirten Çondur, büyük tarım arazilerinde ise geleneksel üretimin devam ettirilmesi gerektiğini söyledi. Aydın’da 800 dönüm büyüklüğündeki Sera Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) faaliyete geçtiğini, ayrıca 800 dönümlük genişleme alanının bulunduğunu belirten Çondur, bunun yanı sıra, jeotermal kaynağa yakın 1.400 dönümlük bir alanın da değerlendirilmesi için görüşmelerin sürdüğünü, seracılığın küçük üreticiler için önemli bir fırsat sunduğunu ve bölgedeki üretimin artırılması için çalışmaların devam ettiğini ifade etti.