Hüseyin VATANSEVER
İklim krizi ve küresel ısınmanın etkileri günlük hayata gün geçtikçe daha fazla yansıyor. Uluslararası kurum ve kuruluşlar, devletler ve yerel yönetimler bu etkilerle baş edebilmek için çeşitli önlemleri hayata geçiriyor, yasal düzenlemeler yapıyor ve hedefler belirliyor.
Kömür ve petrol ürünleri başta olmak üzere fosil yakıtların kullanımının azaltılması ve belli bir aşamadan sonra tamamen fosil yakıttan çıkılması, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranının yükseltilmesi başlı başına bir hedef. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı ve 2030 yılına kadar emisyonları yüzde 55 azaltmayı hedefleyen “55’e Uyum” paketi 2035 yılına kadar enerjinin yüzde 40 oranında yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesini hedefliyor.
Bununla birlikte Avrupa Birliği (AB), 11 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koydu. Birliğin yeni büyüme stratejilerini şekillendirecek bu hedefe ulaşmak amacıyla AB, tüm politikalarını iklim değişikliği çerçevesinde yeniden şekillendirecek. Sanayiden finansmana, enerjiden ulaştırmaya ve binalardan tarıma uzanan bir dizi alanda AB politikalarında kapsamlı değişiklikler öngören Yeşil Mutabakat, Tek Pazar’ın tesisinden bu yana AB’nin en büyük girişimlerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Dış ticareti karbon emisyonu şekillendirecek
Söz konusu politikaların uluslararası ticareti etkileyecek en önemli unsurlarının başında 55’e uyum paketi çerçevesinde oluşturulan ve dünyada ilk kez uygulamaya konulacak olan Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM) geliyor. Uygulama kapsamında, 1 Ocak 2026 tarihine kadar olan geçiş döneminde, AB’ye ithal edilen söz konusu ürünlerin üretimi aşamasında salınan karbon emisyonları ile üretim süreçlerinde kullanılan elektriğin üretiminden kaynaklı (dolaylı) emisyonların raporlaması yapılacak.
Geçiş döneminin tamamlanmasının ardından başlayacak asıl uygulama döneminde ithal ürünlere gömülü emisyonlar için AB’de yetkilendirilmiş ithalatçılar tarafından AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki (ETS) haftalık karbon fiyatları dikkate alınarak karbon ücreti ödenmeye başlanacak. İhracatının yüzde 40’ından fazlasını AB ülkelerine yapan ve Gümrük Birliği güncelleme çalışmaları içinde olan Türkiye için karbonsuzlaşma olgusu ekonomiyi yakından ilgilendiriyor.
Yasal düzenlemelerin ötesinde değer üretmenin anahtarı olacak
Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan Türkiye, bununla birlikte 2053 yılında “Net Sıfır” hedefine ulaşmayı taahhüt etti. Böylece Türkiye, ülke olarak “Yeşil Dönüşüm” gerçekleştirme yükümlülüğü altına girmiş oldu. İklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan ülkeler arasında yer alan Türkiye Dünya Bankası’nın raporuna göre değerlendirmeye tabi tutulan 10 alandan 9’unda iklim krizinin etkilerine yoğun şekilde maruz kalacak.
Bu nedenle Türkiye sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğu yüzde 1’in altında olmasına rağmen net sıfır hedefini oluşturdu. TBMM’ye sunulan İklim Kanunu Teklifi ile iklim değişikliği mücadele için genel ilkeler de belirlendi. Teklifin yasalaşması halinde sektörlerin uluslararası rekabet gücünün artırılması için daha temiz ve daha verimli bir üretim süreci yasal güvenceye alınmasının sağlanması hedefleniyor.
Küresel eğilimler ve düzenlemeler ile birlikte ülke yasal çerçevesinin oluşmasıyla Türkiye’de karbon azaltım mekanizmasına uyumlu hareket etmek özel sektör için yasal bir zorunluluk haline gelecek. Bir başka açıdan bakıldığında üretimi ve rekabetçiliği korumanın yanı sıra özel sektör için daha yeşil olmak aynı zamanda inovasyonun da anahtarı olacak. Daha yeşil yapılamayan bir iş yapış şeklinin gelecekte düşük değere sahip olacağının hatta yok olacağının işaretlerini şimdiden görmek mümkün. Firmaların varlığını koruması ve ilerleme kaydetmeleri ile birlikte karbon politikalarının özümsenmesi gelişimin temeli olacak.
Ton başına 100 euro ihracatta toplam faydayı aşıyor
SHURA’nın, AB tarafından uygulanan ve 2026’da Türkiye’de devreye girecek SKDM’nin etkilerini incelediği “SKDM ve Türkiye: Sektörel Etkileşimler, Fayda ve Maliyetler” raporuna göre sınırda karbon fiyatlandırmasında kritik eşik 100 euro. Demir-çelik, çimento, alüminyum ve gübre sektörlerinin incelendiği raporda, fayda ve maliyetler, mevcut durumun devam ettiği “Olağan Durum” ve sanayi dönüşümünün gerçekleştirildiği “Sanayi Dönüşümü” senaryolarında ele alındı. Buna göre oluşturulan olağan durum senaryosunda ton başına 100 euro sınırda karbon fiyatlandırması durumunda, Türkiye›nin ihracatında toplam maliyetin toplam faydayı aşacağı öngörüldü.