DÜNYA okurları tarafından “1997 Yılının En Başarılı İşadamı” seçilen Tuncay Özilhan, başarılarının sırrını kısaca şöyle özetledi: “Anadolu Grubu’nu bir takım olarak gördük. Bireysel başarılardan çok, takımın başarıları için uğraştık.”

Anadolu Grubu İcra Komitesi Başkanı Tuncay Özilhan, kendisini yılın işadamı seçen DÜNYA okurlarına teşekkür ederek şunları söyledi:

“Anadolu Grubu önce global bir firma olmak için yoğun çaba içinde. Bunun da temellerini atmış durumda. Anadolu Grubu, Orta Asya Cumhuriyetlerinde beş tesisi olan, Rusya’da ve Romanya’da büyük yatırımlara başlayan, bunun yanında otomotiv sektörü olarak yine bu ülkelerde şirketler kuran ve birçok yabancı firmayı da oralarda temsil eden bir grup. Dünyada globalleşme hızla yayılırken Türkiye de buna ayak uydurmak zorunda. Bunu yapan da başarılı olacak ve dünya çapında markalar ve müesseseler çıkacak ortaya. Anadolu Grubu’nun da bunun öncülerinden olduğuna inanıyorum.”

Stratejik planlar

Anadolu Grubu’nun beş yıldır stratejik plan uyguladığını ve belirlediği çizgide yürüdüğünü ifade eden Özilhan şöyle konuştu:

“Bunu her sene çalışanından tepe yöneticisine kadar herkesin birleştiği paylaştığı bir plan olarak hazırlıyoruz. Anadolu Grubu vermiş olduğu kararlar doğrultusunda hareket ediyor ve bu kararların dışında yeni faaliyetlere girmiyor. Bundan beş yıl önce Anadolu Grubu global bir şirket olma kararı vermişti. Bunun için de yurt içinde ve yurtdışında belirli yatırım kararları almıştı. İşte bugün Orta Asya Cumhuriyetlerinde çalışan dört Coca-Cola tesisi, bir bira tesisi, dört sene önce alınmış kararların, iki sene önce yatırım, bir sene önce de üretime başlamasıyla gerçekleşti. Ayrıca, bu çerçevede deklare ettiği bir çok yatırımı da gerçekleştirdi. 1993 yılında Anadolu Grubu Honda ile yatırım yapacağını söyledi. 1994 yılı krizi nedeniyle bir yıllık gecikmeyle bu yatırım gerçekleşti.

Yerli Hondalar bu ay piyasada

1998 Ocak ayından itibaren yerli Honda Civic’ler piyasaya verilmeye başlanacak. Anadolu Grubu beş yıl önce meşrubat sektörüne girme kararı verdi ve dünyanın meşrubat sektörünün bir numarası Coca-Cola ile işbirliği yaparak ortaklık kurdu, bunu da gittikçe geliştirdi. Anadolu Grubu 4-5 sene önce finans sektörüne gireceğini açıkladı ve geçen yılın başında Alternatif Bank’ı satın aldı. Uzun dönemde büyüyeceğiz dedik ve onunda temellerini attık.”

Çalışma ve genişleme prensiplerini, “Türkiye dışında sınırlı sektörlere girip, dünyada söz sahibi olmak” şeklinde açıklayan Tuncay Özilhan, “Ya Türkiye’de kalacaktık, hacim sağlamak için çok işe girecektik, ya da dünyayı pazar olarak görüp kısıtlı sektörde yatırım yapacaktık. Ama hep hedefimiz dünya olacaktı. Biz dört sene önce aldığımız bir kararla, ‘biz az sektörde çalışacağız, ama dünyada söz sahibi sektörlerin arasına gireceğiz, dünya markası olacağız” diye konuştu.

Yeni yatırımlardan çok, içinde bulundukları sektörleri genişletmek, derinleştirmek politikası ve hedefi güttüklerini vurgulayan Özilhan, bu projelerden birinin Efes Pilsen’i dünya markası yapmak olduğunu söyledi. Özilhan, şöyle konuştu:

“Rusya ve Romanya’da iki bira fabrikamız var. Onlar 1999’un başında devreye girecek. Onun arkasından da kademe kademe yeni bütçelerle yeni yatırımlar yapacağız. Rusya çok önemli bir pazar, bir fabrika ile yetinmeyeceğiz, bira fabrikamızı devreye soktuktan sonra Rusya’nın diğer şehirlerinde de yatırımlara devam edeceğiz.

Dünya Gazetesi – 1998


Kapasitenin yüzde 28’i kullanıldı: 1981 yılında Türkiye’de 72 bin 495 araç üretildi

Otomotiv sanayii 1981 yılında yüzde 28 kapasite ile çalıştı. 260 bin 800 adetlik kurulu kapasiteye karşılık geçtiğimiz yıl ancak 72 bin 495 adet araç üretildi. Otomotiv sanayiinde en düşük kapasite kullanımı yüzde 20 ile kamyonette, yüzde 21 ile de minübüste oldu. Daha önce olduğu gibi, sektörde en yüksek kapasite yüzde 79 ile otobüs üretiminde gerçekleşti. 1981’de toplam bin 584 adet otobüs üretildi. Otomotiv Sanayi Derneği yöneticileri otomotiv sanayiinin en büyük sorunu olmaya devam eden kapasite düşüklüğünün başlıca nedeninin talep yetersizliği olduğunu belirttiler.

1981 de toplam 72 bin 495 adet araç üretildi

Otomotiv Sanayii Derneği’nden yapılan açıklamaya göre 1981 yılında toplam 72 bin 495 adet araç üretildi. Araç üretiminde 1980 yılına oranla yüzde 7’lik bir artış meydana geldi. 1980 yılındaki fiili üretim 67 bin 821 idi. 1981 yılında çekici, kamyon, otobüs ve traktör üretiminde artış, otomobil, kamyonet ve minübüs üretiminde ise azalış meydana geldi.

İhracat

1981 yılında toplam 17 bin 920 kişinin istihdam edildiği otomotiv sektöründe 123 milyon 734 bin 820 dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 1980 yılına oranla ihracatta yüzde 82 oranında bir artış meydana geldi.

1980 yılının ihracatı 55 milyon 782 bin 293 dolar olarak gerçekleşmişti. 1981 yılı ihracatında en büyük payı 67 milyon 835 bin dolarla otobüs aldı.

1982 de 115 bin 111 araç üretilecek

1981 yılında otomotiv sanayiinde üretim artışını engelleyen sorunlara bazı çözümler getirileceği düşünülerek hazırlanan 1982 yılı üretim programında 115 bin 111 araç üretilmesi kararlaştırıldı. 1982 programına göre yıl içinde, 980 adet çekici, 17 bin 546 adet kamyon, 10 bin 300 adet kamyonet, bin 885 adet otobüs, 33 bin 620 adet otomobil, 2 bin 100 adet minübüs, 279 adet midibüs, 48 bin 401 adet traktör üretilecek. 1982 yılı için hazırlanan üretim programında otomotiv sanayiinde yüzde 44 kapasite ile çalışılması öngörülüyor.

Dünya Gazetesi – 1982


İTKİB’in eğitim programından geçen gençler işe yerleştirildi: Hazır giyime yeni ordu

Türk ürünlerinin uluslararası pazarlarda daha iyi bir şekilde sunulabilmesi için donanımlı ve sektörü yakından tanıyan müşteri temsilcileri yetiştirmek için yola çıkan İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) amacına ulaşıyor. Tekstil hazır giyim sektörünün eğitilmiş insan gücü ihtiyacını karşılamak üzere gerçekleştirilen müşteri temsilciliği sertifika programının finali Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleşti. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve yönetim kurulu üyeleri programa katılanlara sertifikalarını verirken “Türkiye’nin ve sektörün dış ticaretle tanıştığı o ilk yıllarda bin bir zorlukla çoğu zaman el yordamıyla dünya pazarlarında tutunma mücadelesi verdik. Ancak önümüzde bir model ve bilgi birikimi yoktu. Doğruyla yanlışı deneye deneye öğrendik. Bugün artık bir markayız ama siz bizden daha şanslısınız” dedi. Her şeyi devletten beklemek gibi bir lükslerinin olamayacağını kaydeden Orakçıoğlu, eğitim programının böyle bir düşüncenin eseri olduğunu kaydetti. İşletme, iktisat ve tekstil mühendisliği fakültelerinden mezun, iyi derecede yabancı dil bilen müşteri temsilcisi olabilecek niteliklere sahip gençler bir ay süresince üretimden pazarlamaya kadar tüm aşamalar ve sektöre ilişkin yeni bilgiler içeren kapsamlı bir eğitimden geçirildi.

Dünya Gazetesi – 2003


Bakliyatta son iki ayda 120 milyon dolarlık ihracat

Bakliyat ve yağlı tohumlar, hububat dışsatımımız son iki ayda 120 milyon dolara ulaştı. 1981 yılı sonuna kadar bu rakamın 625 milyon dolara çıkması bekleniyor. İstanbul Hububatı Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçı Birlikleri Başkanı Muammer Şahin, şu anda Türkiye’de mevcut tarım kapasitesinin ancak yüzde 35’inin kullanıldığını, ülkemizde bir üretim ve tüketim politikasına ihtiyaç duyulduğunu, pek çok maddeyi alım gücümüz az olmasına rağmen Avrupa ülkelerine oranla üç misli fazla tükettiğimizi belirterek şunları söyledi: “Türkiye bir tarım ülkesidir. 1979’da 350-400 milyon dolar, 1980 yılında 480-500 milyon dolar olan dış satımımız 1981 yılının ilk iki ayında 120 milyon dolar olarak gerçekleşti. Amacımız bu yılın sonuna kadar bu rakamı 625 milyon dolara çıkarmaktır. Ancak, bizim ihracat miktarımızın artması üretime bağlı bir olaydır.

Dünya Gazetesi – 1981

 

Kaynak URL