Otogarda Rönesans

Gülseren ÜST POLAT

Bir zamanların o soğuk ve itici gelen imajını değiştirecek hummalı çalışmalara imza atılıyor Büyük İstanbul Otogarı’nda. Bu değişimin kültür ve sanatı odağa alan yaklaşımı ise şimdiden olumlu tepkiler almaya başlamış bile. Amatör müzisyenler için müzik kayıt stüdyosunun bulunduğu ve geçtiğimiz günlerde tiyatro oyunun sergilendiği otogar, kısa süre sonra da Evliya Çelebi Kütüphanesi’ne kavuşuyor. Hafta gazetesi olarak kütüphaneyi gezerken, yaşanan değişimi Büyük İstanbul Otogarı İşletme Müdürü Fahrettin Beşli’den dinledik.

Otogarda kütüphane fikri nasıl doğdu? Oradan başlayalım isterseniz.

Bizim çağımızda kitap okumak hayatın merkeziydi. Elimizde kitap vardı. Son zamanlarda ise kitap hayatımızın merkezi olmaktan çıktı. Hepimizin bu açığı kapatmak adına bir misyonu var. Okumayı ve kitapları unutmamak lazım. Otogarda dahi… Ayrıca uzun yolculukların da en iyi yol arkadaşıdır kitap. Diğer türlü oturduğunuz koltukta boşa giden saatler ziyan olur. Biz de tekrar o tadı yaşatmak istedik.

Bu iki sebep burada bir kütüphane ihtiyacı doğurdu. Burası yolculuğunuza iyi bir arkadaş olur. Aynı zamanda otobüsünün kalkış saatini bekleyecek olan yolcularımız için de bu zamanı kaliteli değerlendirebilecekleri en iyi alanlardan biri…

Peki, hedef kitlenizde kimler var? Yola çıkarken düşünceniz neydi?

Otogarda 24 saat hizmet veren 6 bin kişi var. Küçük bir yerleşim merkezi gibi burası. Öncelikle onlara hizmet veriyoruz. İkinci hedef kitlemiz yolcularımız ve onları karşılamaya gelen konuklarımız.

Üçüncü hedef kitlemiz ise Bayrampaşa, Esenler ve Bağcılar’daki komşularımız. Burayı sahiplensinler ve benimsesinler istiyoruz.

Biraz da kitaplardan söz edelim…

Kütüphanemizde hali hazırda 12 bin civarında kitap var, yeni kitaplar da gelmeye devam edecek.

Dijital çağdayız. Kütüphane bu alanda da hizmet verecek mi?

Kütüphanemizin üst katında bilgisayarların olduğu ayrı bir bölüm var. Orada da ziyaretçilerimiz dijital kütüphane ile ilgili verilere ulaşabilecekler. Ya da bilgisayar üzerinden çalışmalarını yapacaklar. Burası İBB’nin yapıp hizmete soktuğu bir yer ama buradaki firmaların da katılımcı olmasını istedik. İstanbul Türkiye’nin özeti, İstanbul’un özeti de otogar. 81 ilden firmalar var. Kütüphanenin belirli bir bölümünü de her raf bir ili temsil edecek şekilde 81 ile ayırdık. Üzerinde kendini anlatan objeler ve o ile has kitaplar yer olacak. Bu kitapları da o ilin firmaları temin edecekler. Bu kütüphanede Anadolu’nun özetini görebileceksiniz.

7/24 yaşayan bir yerdeyiz. Kütüphane de buna ayak uyduracak mı?

Şimdilik niyetimiz maksadını aşmamak adına belli bir saatte kütüphaneyi açık tutmak olacak. Ama belli bir olgunluğu ve ortamı yakalarsak ileride 24 açık tutmak da hayalimiz.

Burası sadece kitap alış verişi yapılan bir yer mi olacak? Yoksa farklı etkinlikler de görecek miyiz?

Tabii ki buranın yaşaması için farklı etkinlikler de yapacağız. Mesela okuma günleri düzenleyeceğiz. Özencimiz belli periyodlarda yazarlarla okuyucuyu burada buluşturmak. Okuma saatleri belirleyip okuma programları yapmak, edebiyatın şiir ve öykü gibi farklı dallarının üzerindeki tozu silip canlandıracak, konuşturacak ve ilgi duyanları da burada toplayacak merkeze dönüştürmek gibi bir hayalimiz var.

Kütüphane dışında kültür ve sanata dair farklı projeleriniz de var sanırım… Başka neler göreceğiz?

Fiziki koşullar bir yana, daha önceden ne otogardaki esnafların ne taşımacılık camiasının ne de yolcuların hak ettiği bir algı vardı. Kimse bu algıyı istemiyordu ama değişmesi adına da çok fazla bir şey yapılamamıştı. İBB’deki görev değişimi sonrasında otogarın da işletmesini İBB devraldıktan sonra iş planının ilk maddesine buranın algısını değiştirmeyi koyduk. Fiziksel olarak başladık değişime, boyadık onardık… Maksadı dışında kullanılan ve bu algının mekanı olan yerleri kırıp dökük. Fiziksel değişim ile birlikte sosyal değişim de yaşandı. Fakat buradaki kültürü de değiştirmek lazımdı. Burası şehirlerarası yolcu taşımacılığının başlangıç ve bitiş noktası. Ama bu yetmez tesis için. Buna yeni kimlikler eklemek lazımdı. Otogarı çok fonksiyonlu bir tesise dönüştürmek diğer adımdı. Çünkü günlük insan sirkülasyonunu 100 bin ve 100 bin kişinin bulunduğu bir yerin ihtiyaçları da sadece lavabo, gıda ve yazıhane olmamalı. Buradaki günlük yaşamı renklendirmeye, tatlandırmaya ve anlamlandırmaya çalıştık. Otogarı, hem taşımacılık sektörüne hizmet eden hem de gençlik merkezi, kütüphanesi, spor salonu, İSMEK eğitimleri ve sergi mekânlarıyla şehirle bütünleşen sosyal bir alan haline getirdik. Konferanslar, etkinlikler, kutlamalar düzenliyoruz. Sonra mütevazı olsa da burada bir oyun sergilenir diye düşündük ve tiyatroya da perde açtık. Beklediğimizden çok daha fazla ilgi gördü. Şimdi bunu devam ettirmeyi planlıyoruz. Biriktirdiği tüm parasını kayıt stüdyolarına harcayan gençlerimiz var. Onları için de ayrıca bir kayıt stüdyomuz var artık.

Kaynak URL