“Adana, benim için bir tutku”

Adana’da doğan ve 18 yaşına kadar da orada yaşayan Avon Türkiye Genel Müdürü Orkun Gül için Adana asla bitmeyecek bir tutku. Her çakıl taşını ayrı ayrı sevdiğini söyleyen Gül, iş dışındaki hayatını Hafta’ya anlattı.

Adanalı olduğunuzu biliyoruz. Orada da mı doğdunuz, bağlarınız var mı hala Adana ile?

Adana’da doğdum, büyüdüm ve 18 yaşına kadar yaşadım. Üniversite için İstanbul’a geldim ve burada yaşamaya devam ettim. Ailem ve eşimin ailesi hala Adana’da ve yılda bir kaç kez mutlaka ziyaret ederiz. Toroslardan Adana’ya inerken her seferinde burnumun direği sızlar, benim için Adana asla bitmeyecek bir tutkudur, her çakıl taşını ayrı ayrı severim…Toprak ve insan; toprağı verimli ve güzel, insanı mert ve samimidir. Ben de memleketimin bu özelliklerini elimden geldiğince iyi temsil etmeye; en zor konularda bile açık ve samimi olmaya çalışıyorum.

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Kız kardeşim, annem ve babamla mutlu bir ailemiz vardı. Çok hayalperest bir çocuktum; neredeyse her gün dünyayı keşfetme, buluşlar yapma ve büyük işler başarma hayalleri ile oyunlar oynardım.

Neden endüstri mühendisliğini seçtiniz? Bu seçiminizde kimden ya da neden etkilendiniz?

O dönem için çok bilinçli bir tercih olduğunu söyleyemem, 1999 yılında üniversite sınavında sayısal puan Türkiye 3.’sü oldu ve tercih edilebilecek en yüksek puanlı bölümü tercih ettim. Yine de Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim almak ve iş hayatında daha geniş çalışma alanları açabilecek bir mühendislik tercih etmek gibi planlarım vardı. Doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum, endüstri mühendisi olmam özel hayatta ya da iş hayatında hemen hemen her konuya ‘etkinlik ve verimlilik’ temelinde bakmamı sağlıyor.

Kariyer basamaklarını tırmanırken sizin için en önemli adımlar neler oldu?

İki önemli adımdan bahsedebilirim. İlk işyerim P&G’de çalışırken bir destek departmanından, iş yönetiminde daha etkin rol alan satış departmanına geçiş yaptım. Birçok şeyi öğrenmek adına sıfırdan başlamayı göze aldım ancak karşılığını aldığımı düşünüyorum. Diğeri de P&G’de kariyerim iyi gitse de Avon’un sunduğu üst düzey yönetici yetiştirme programına dahil olmamdı. Bu program sayesinde hem doğrudan satışı giriş seviyesinden öğrenme fırsatı buldum hem de Avon’da 4 yıl içinde Satış Direktörü, 6 yıl içinde de Genel Müdür olma fırsatı yakaladım.

Bir iş gününüz nasıl geçer?

Pandemi sonrası hibrit bir çalışma düzenim var. Haftanın iki günü ofisten, üç günü evden çalışıyorum. Ofise gittiğim günler sabah spor yaptıktan sonra ofise geçiyorum. Liderlik ekibimle operasyonel ve stratejik konuları konuştuğumuz düzenli toplantılarımız var, bu toplantıların ardından da o haftanın öncelikli konularına göre programımı düzenliyorum. Evdeki günlerde daha çok bire bir görüşmelerimi ve yurt dışı ile olan toplantılarımı yapıyorum. İş hayatı benim için çok esnek bir kavram ve bunun daha doğru olduğunu düşünüyorum. Saat ya da hafta sonu ayrımı yapmadan gerekli zamanlarda mutlaka çalışırım. Öte yandan evden çalıştığım ve öğle aramın müsait olduğu zamanlarda oturduğum sitede storytel’den kitap dinleyerek yürüyüş yapmayı da çok seviyorum.

Eşinize ürün önerisinde bulunuyor musunuz?

Eşim Microsoft’un Türkiye CFO’su. Haliyle güzellik ürünlerini araştırmak için daha kısıtlı zamanı var ve ben de ona tavsiyelerde bulunup, satış yapıyorum.

Çocuklarınızla yeterince zaman geçirdiğinizi düşünüyor musunuz?

Hibrit çalışma sayesinde trafikte geçirdiğim süre çok azaldı. Bu kazandığım sürenin çocuklarımla geçirdiğim zamana pozitif yansıdığını gördüm. Klişe olsa da ‘kaliteli zaman’ kavramına da inanıyorum bu yüzden çocuklarımla bağımı geliştirmek için her biri ile birebir tatiller organize ediyorum. Kızımla 6 yaşındayken Polonya’ya Andrea Bocelli konserine gitmiştim, ortanca oğlumla 7 yaşındayken dinozor fosilleri görmek için Almanya’daki bir müzeye gittim ve bu ay sonunda da 6 yaşındaki en küçük oğlumla Portekiz-Türkiye futbol milli maçını izlemek için Portekiz’e gideceğiz. İmkanlar dahilinde babaların çocuklarıyla bire bir özel zamanlar geçirmesinin hem çocukların gelişimine hem de aile ilişkilerine çok fayda sağladığını düşünüyorum.

Pandemi ve üzerine çok yakın coğrafyamızda yaşanan savaş sizi gelecek için endişelendiriyor mu?

Geleceğe umutla bakmamı sağlayan şey hiçbir zaman dış faktörler olmadı.Benim umudum kendime ve gelecek nesillere olan inancımdan geliyor. Hayatımda tüm kaynaklarımı; zamanımı, sahip olduğum parayı ilk öncelik olarak çocuklarımın iyi eğitimli, entellektüel, çok yönlü, özgür ve kendine güvenen bireyler olması için seferber ediyorum, bu benim değişmez bir numaralı önceliğim. Bu yüzden de dış faktörlerden bağımsız olarak onların kendilerine çok iyi bir yol çizeceklerine tüm kalbimle inanıyorum.

“TÜKETTİĞİNİ ÜRETMEK PAHA BİÇİLMEZ”

Orkun Gül’ün eşiyle birlikte son bir kaç yılda çiftçilikle ilgili hobi/ iş karışımı bazı denemeleri olmuş. Eşinin ailesinin köyünde bir ceviz bahçesi kurduklarını söyleyen Gül, “Bu hala gelişme aşamasında bir hobi. Aynı zamanda Çanakkale’de bir zeytinlik aldık, sevdiklerimize dağıtmak ve kendimiz kullanmak üzere küçük çaplı zeytinyağı üretiyoruz. Çocuklarla birlikte hasada gitmek, doğayla iç içe olmak, tükettiğin bir ürünü üretmek gibi olgular paha biçilemez. Çocuklara da bu değerleri aşılamak açısından imkanı olan herkesin çiftçilikle ilgili bir girişimde bulunmasını öneririm” diyor.

İÇLİ KÖFTEYİ EN İYİ O DOLDURUYOR

Adana’dan evimize gönderilen birçok yiyecek sayesinde Adana mutfağından hiç kopmuyoruz. Aynı zamanda çocukların da favorisi olduğu için bol bol kebap ve lahmacun yiyoruz, tabi ki gerçek Adana usülü yaptığını teyit ettiğimiz yerlerden. Bunların haricinde eşimle ve kızımla birlikte geçen yıl başladığımız bir adetimiz oldu. Özel günlerde misafirlerimiz için ellerimizle içli köfte hazırlıyoruz. Kızım içini hazırlıyor, eşim ve ben de içli köfteleri dolduruyoruz. Çok maharet isteyen bir aktivite ancak yaptıkça daha iyi olmaya başladık, özellikle eşim en iyi benim doldurduğumu söylüyor.

Kaynak URL