Mecburi göçün toplumsal ve psikolojik etkileri uluslararası sempozyumda ele alındı

Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Türkiye-Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı (TADİV) tarafından ortaklaşa “Mecburi Göç ve Kadınlar Başta Olmakla Doğurduğu Toplumsal Psikolojik Etkiler Uluslararası Sempozyumu” düzenlendi.

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ndeki sempozyumda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, insanlığın ortak meselesi göç sorununun en büyük mağduru olan kadın ve çocukları konuşmak üzere bir araya geldiklerini söyledi.

Batı Azerbaycan tehcirinin, 18’inci yüzyıla kadar uzandığını belirten Yenigün, “Yeryüzünün en büyük meselelerinden biri olan mecburi göç sorunu, bugün bütün dünyanın ortak çözümde buluşması gereken bir konu. Aslında göç, farklı boyutlarıyla bütün dünyanın, insanlığın meselesi.” dedi.

Yenigün, dünyanın pek çok yerinde insanların sahip oldukları farklı dünya görüşü, ırk, din ve kültür nedeniyle öldürüldüğünü, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade etti.

Özellikle kadınların göç konusunda yaşadıkları dezavantajlarına değinen Yenigün, bu noktada herkese büyük görev düştüğünü söyledi.

Türkiye’nin yerinden edilmiş kadınları korumak amacıyla yoğun çaba harcadığını dile getiren Yenigün, son 20 yılda bu alanda yaptıkları çalışmaları anlattı.

“Özellikle 19 ve 20’nci asırlarda, insanlar çok ızdırap çekti”

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ise özellikle 19’uncu ve 20’nci asırda insanların çok ızdırap çektiğini, büyük sıkıntılar yaşadığını, bunun yansımalarının 21’inci yüzyılda da devam ettiğini söyledi.

Malkoç, bugün dünyaya bakıldığında Afganistan’dan Suriye’ye, Libya’dan Karadağ’a, Afrika’nın herhangi bir bölgesinden Filistin’e kadar insan hakları ihlalleri, ölüm, savaş, kan, gözyaşı veya göçün bulunduğunu ifade eden Malkoç, “Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyaya huzur, refah, medeniyet getirmek için kurulan kurumlar, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bunların işe yaramadığını, hiçbir çözüm getiremediğini, Karabağ’da ve hassaten de bugünlerde Filistin’de çok açık net bir şekilde görmekte ve yaşamaktayız.” dedi.

Azerbaycan topraklarının, Ermeniler tarafından işgalinin 30 yıldan fazla sürdüğüne işaret eden Malkoç, bu konuyla ilgili Birleşmiş Milletler, AGİT, Fransa ve ABD’nin çare olmadığını söyledi.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik ve dayanışma neticesinde Karabağ ve çevresinin özgürlüğüne kavuştuğunu ifade eden Malkoç, bunun memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.

Malkoç, “Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşması şunu açıkça ortaya koyuyor ki dünyada hiçbir işgal sonsuza dek sürmeyecektir. İsrail’in bugün Gazze ve Filistin’i işgali de sonsuza kadar sürmeyecek, günün birinde hukuk gerçekleşecektir.” diye konuştu.

Türklerin barış ve huzurdan yana bir millet olduğunu belirten Malkoç, barış ve huzurun sağlanması için de uluslararası hukukun geçerlilik kazanması gerektiğini bildirdi.

Kaynak URL