İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın sponsorluğunda düzenlenen 26. İstanbul Tiyatro Festivali, programında yerli ve uluslararası toplam 24 tiyatro, performans ve dans gösterisini bir araya getiriyor. Yenilikçi ve merakla beklenen yapımları izleyici karşısına çıkaracak festival, tiyatro sahnesinde yeni keşifler arayan izleyicilerin ilgisini çekecek iki uluslararası oyunu da ağırlıyor.
Tiyatroseverler 26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, Birleşik Krallık ve Avrupa’da fırtınalar estiren iki önemli yönetmeni keşfetme imkânı bulacak. Kalıpları yıkan, kışkırtıcı ve düşündürücü eseriyle Birleşik Krallık sahnesinin günümüzdeki en büyüleyici yönetmenlerden biri kabul edilen Ben Duke Juliet ve Romeo oyunu ile ve eleştirmenler tarafından Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimler arasında sayılan Euripides Laskaridis ise Titanlar ile ilk kez İstanbullu izleyicilerle buluşacak.
Juliet ve Romeo aile terapisinde
3 Kasım Perşembe ve 4 Kasım Cuma saat 20.00’de Maximum UNIQ Hall’da, British Council’in yaratıcı işbirlikleri ve hibe fonu desteğiyle izleyiciyle buluşacak Juliet ve Romeo’yu The Times “Gülmekten karnınızı ağrıtacak kadar komik ve bir o kadar da yürek parçalayıcı” diye yorumluyor. The Guardian’ın ise “Baştan aşağı zekice tasarlanmış, keyif veren bir yapım” olarak tanımladığı Juliet ve Romeo, ölmeyip 40’lı yaşlarına ulaşmış ünlü âşıkların o dillere destan aşkını gündelik hayatın ağlarında çırpınırken gösteriyor izleyiciye. Kelimelerin yerini zaman zaman dans alıyor ve çift birbiriyle çarpışır, yüzleşir ve hatta birbirini ısırırken ilişkilerindeki tüm çabalarının sıradanlığı izleyiciyi güçlü bir biçimde sarsıyor. Dans ve komediyi ustaca harmanlayan bu sürükleyici oyun, uzun bir hayat ve mutlu bir evlilik için kılavuz niteliğinde.
Türler ötesi bir yapım: Titanlar
23 Kasım Çarşamba ve 24 Kasım Perşembe saat 20.00’de festivalin yüksek katkıda bulunan mekân sponsoru Zorlu PSM’de sahnelenecek Titanlar, yaptıklarımızı niye yaptığımızı, gerçekte neye ihtiyacımız olduğunu ve ne istediğimizi tartışmaya açıyor: Hep inandığımız ve peşinden koştuğumuz ideal kavramlara ulaşmamızı engelleyen ne? İdeallerimiz ile acımasız gerçeklik arasında duran insanın tür olarak zayıflığı mı, sınırları mı, ölümlülüğü mü?
Absürt tiyatronun Yunan temsilcisi Euripides Laskaridis, topluluğu Osmosis ile trajikomik bir üçlemenin parçası olarak yarattığı ve kendisinin de rol aldığı Titanlar’da aklın henüz oluşmadığı metafizik bir âlemin kapılarını aralıyor. Tanımsız bir boşlukta cinsiyeti belirsiz bir kozmik varlık hafif hafif salıncakta sallanıyor. Her şeyin başlangıcının çok öncesinden beri orada ama bir yoldaşa ihtiyaç duyuyor. Bu evrende gülünç ile ciddi, önemli ile önemsiz, ışık ile karanlık sürekli yer değiştiriyor.
