Özen Altıparmak: Bal, en kolay taklit, en zor tahlil edilen tek gıda maddesi

 

 

 

Arılar, yeryüzünün en eski sakinlerinden. Yapılan araştırmalara göre en az 300 bin yıldır varlar, besinlerini elde etmek amacıyla çiçekten çiçeğe konuyor, bal yapıyorlar. Arılar, aynı zamanda bitkilerdeki tozlaşmaya da aracılık ediyor, rüzgâr ve kuşlarla birlikte bu konuda rol oynuyorlar. Aslında bitkilerin üremesindeki en önemli yükü, arılar üstleniyor. Faaliyetleri, insanlar tarafından en sık tüketilen besinlerin yüzde 70’inin üretilmesini sağlıyor. Yok olmaları durumunda bitkilerin tozlaşmasında yüzde 80’e kadar azalma olacağı tahmin ediliyor. Bu da çiçekli bitkiler (meyve, sebze vb.) başta olmak üzere pek çok flora üyesinin soylarının hızla tükeneceğini gösteriyor.

İklim değişikliği, zirai ilaçlamalar gibi nedenlerle arılar tehlike altında. Bir de orman yangınları. Geçen yıl yaşanan yangınlar çam balı üretimine ciddi bir darbe vurdu. Kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle son birkaç yıldır zaten düşük olan çam balı rekoltesi, yangınların ardından daha da azaldı. Yalnız çam balı değil, diğerlerinin üretiminde de düşüş söz konusu.

Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak 2020 ve 2021 yılları bal rekoltesinin son 40 yılın en düşük düzeyinde olduğunu söylüyor. Özen Bey, “ancak, bal kıtlığı olmasına rağmen, piyasada bal hiçbir zaman yok olmadı. Çünkü, dünyada en kolay taklit edilen, en zor tahlil edilen tek gıda maddesi baldır. Tüketim, talep söz konusu olunca sahte bal üreticileri sahneye çıkıyor. Balın olmadığı dönemler, rafların bal kavanozlarıyla en dolu olduğu zamanlar oluyor. Tıpkı bu seneki gibi” diyor.

Ciğerimiz yandı

Özen Altıparmak ile Çekmeköy’de Altıparmak Gıda’nın tesislerinde sohbet ediyoruz. Muğla’nın Marmaris ilçesi Hisarönü Mahallesi Bördübet mevkiindeki orman yangını henüz başlamamış. “Geçtiğimiz yıl yaşadığımız Marmaris yangınları çok şanssız bir dönemdi. Orada aslında ciğerimiz yandı. Yalnız ağaçlar yanmadı, içinde yaşayan hayvanlar, böcekler yok oldu” diye anlatıyor yaşananları Özen Altıparmak. Hemen ağacın özsuyu ile kızılçamlarda beslenen ve usaresinden arıların çam balı yaptıkları Basra böceklerini soruyorum:

“Basra böceğinin olduğu çam ağaçlarının hemen hemen yüzde 20’si, yüzde 25’i yok oldu. Şansımıza en az arılar zarar gördü. Çünkü, en son çam balı yapılır. Bütün çiçek balları biter, Eylül ayında çam balı hasadı başlar. Ekim, havalar iyi giderse Kasım’a kadar sürer. Yangınlar ağustos ayındaydı ve o tarihlerde çam balı arıcısı daha yayladaydı, Marmaris taraflarına henüz gitmemişlerdi. Arılarını güçlendirir, sonra çama gelirler. Çünkü, ancak güçlü arı alabilir Basra böceğinin usaresini. Marmaris’te zarar gören tüm arıcılara elimizden geldiğince yardımda bulunduk, ihtiyaçlarını tamamladık. O dönemde bütün ekibimiz Marmaris’teydi.”

Türkiye’de gezgin arıcılık yapılıyor. Çünkü, arıcılıktan istediğiniz verimi almak istiyorsanız nektar kaynaklarına yakın çalışmak zorundasınız. Bu da ancak gezgin arıcılıkta mümkün. Ayrıntılar Özen Bey’den:

“Mayıs ayında narenciye balı için Mersin’e Finike’ye o bölgeye gidilir. Haziran’da Diyarbakır Bingöl çevresinde üçgül balı dediğimiz bal çıkar. Temmuz ve Ağustos aylarında diğer tüm yaylalarda ve ovalarda bal çıkar. Sonrasında arıcılar, Eylül ayında çam balı alabilmek için zayıf arılarını yerinde bırakır, güçlendirecekleri arılarını beslerler… Ağustos bu anlamda bizim için bir şans oldu, ama Basra böceği yandı; yangın olmayan yerlerde de ısıdan zarar gördü. Bu yıl nasıl olacak bilmiyoruz. Ama havalar iyi gidiyor. Çam balı alınmasının üç ana şartı var. Aslında bütün ballar için geçerli: Sıcak hava, nem ilk ikisi. Çam balı özelinde ise böceğin canlı olması…”

“Türk çam balı”

Çam balının Balparmak için çok önemli olduğunu söylüyor, coğrafi işaretin altını çiziyor Altıparmak. Çam balı için şehir, ilçe bazlı alınmış olanlar varmış; onlar “Türk çam balı” diye coğrafi işaret almaya çalışıyorlarmış “Çam balının farklılığını, parmak izini bulmak istiyor, bunun çalışmasını yapıyoruz. Laboratuvarımıza sırf bu çalışmalar için 750 bin Euro değerinde bir cihaz aldık” diyor.

Ülkemizde genel bal rekoltesinin yüzde 75’i çiçek, yüzde 25’i çam balıymış. Balparmak için de bu rakamlar geçerli. Geçtiğimiz yıl, çiçek balı üretiminin yüzde 60’ı, çam balının yüzde 20’si gerçekleşebilmiş. Geçen sene geçen yıllara oranla rekolte yüzde 50 olmuş. Son yılların en bal kıtlığı olan senesiymiş. “Ama gidin bakın, her seneden fazla bal var raflarda” diyor Özen Altıparmak ve devam ediyor:

“Bal kıt olduğu zaman, ithalat da yasak olduğunda talebi birileri dolduracaktır. Bal da en kolay çoğaltılabilen bir ürün. Bunun kontrolü de mümkün değil, çünkü sahte balı üretenler yüzde 15-20 civarındaysa onları önleyebilirsiniz, fakat yüzde 80 olursa iş işten geçmiş olur!”

Peki, gerçek bal pahalı mı?

“Pahalı, çünkü arıcıların da maliyetleri yükseldi. Bizim maliyetimiz de geçen seneye göre iki misli oldu. Ayrıca Türkiye’de denetimler iyi yapılırsa fiyatlar çok artar. Çünkü, sahte ballar aradan çıkar. Gerçek bal olmayanların üzerine sentetik bal, bal aromalı şurup diye yazmaları gerekir ki bu, Almanya’da serbest. Tüketici de kavanozun üstünü okur, ürünü bilerek satın alır.”

Raflarda gayet ucuz ballara rastladığımızı söylüyorum Özen Bey’e:

“Bazı satış noktalarında bizim toptan aldığımız maliyetin de altında kavanoz ballar satılıyor. Çünkü bunlar yapma ve çoğaltılmış ballar. Balı damakla anlamak mümkün değil.”

Laboratuvar tetkiki şart

Laboratuvar tetkiki gerekiyor değil mi?

“Kesinlikle. Duyusal, kimyasal, enstrümantal, mikroskobik ve mikrobiyolojik yöntemlerle en az 92 parametrenin incelenebildiği bir laboratuvarımız var. Modern teknoloji ve yüksek kapasite ile hassas analizler yapılıyor. Böylece Türkiye’nin çok çeşitli yörelerinden elde edilen bal ve diğer arı ürünlerinin saflığından ve kalitesinden emin olunuyor. Türkiye’nin en gelişmiş bal laboratuvarı. Bizim gibi bal paketleyici firmalar arasında dünyada tek ve en gelişmiş.”

Ancak, diye devam ediyor Özen Altıparmak:

“Ancak, bizden fazla çalışan, ama kötüye çalışanlar var. Rant nelere kadir?! Onlar kuyuya bir taş atıyorlar, biz o taşın ne olduğunu bileceğiz ki ona göre metot geliştirip bulacağız. Meselâ esmer pirinç şurubunda yapılan yaygın bir tağşişi geliştirdiğimiz dünyada ilk olan bir metotla bulduk, sonuçları hakemli bilimsel bir dergide de yayınladık.”

Balparmak’ın kuruluş amaçları ve misyonunun arı ballarını korumak, sürdürülebilir arıcılığı desteklemek ve arı ürünlerini sağlıklı ve kaliteli yaşamın vazgeçilmez unsuru haline getirmek olduğunu vurguluyor Özen Bey “ben normal bir ticaret insanı değilim, yalnızca kâr etmek gibi bir amacım yok. Amaç kâr etmek olursa ya batarsınız ya çok iyi olursunuz. Kâr tek amaç olduğunda bir süre sonra kayaya çarparsınız. Ama doğru iş yaparsanız her zaman artı tarafa gidersiniz. Başarınızın uzun süreli olması için doğru, dürüst, kaliteli iş yapmanız ve bunun sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun için de bilimsel çalışmanız lâzım” diye anlatıyor.

Yeni ürünler

Konuşmamızı, yeni ürünleriyle sürdürüyoruz:

“Bir markadan beklenen inovatif ürünlerdir. Biz de yenilikçiliğe çok önem veren, tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalar yapıyoruz bal ve arı ürünlerinde. Meselâ TÜBİTAK-MAM işbirliğiyle Ar-Ge merkezimizde propolisli sprey yaptık, onunla birlikte eczanede satılan iki ürün daha çıkardık: Biri çocuklar için propolis, diğeri yetişkinler için propolis forte…”

Arının ve arı ürünlerinin öneminin farkındalığı artırmak için 20 Mayıs, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Arı Günü ilan edildi. O gün yapılan etkinliklerde ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına tüm ülkeler harekete geçmeye davet ediliyor.

47 yıldır arıcılık üzerine uluslararası bir kongre düzenleniyor. 2017 yılında İstanbul’da yapılan ve 124 ülkeden 3 bin 800’ü yabancı, toplam 13 bin ziyaretçinin katıldığı Apimondia’nın ana sponsorluğunu Balparmak üstlenmişti. Kongre bu sene 24-28 Ağustos tarihleri arasında yine İstanbul’da düzenlenecek ve anasponsoru Balparmak…

Özen Bey’e arıcılık ile ilgili bir soru sorun, anlatımındaki coşkuyu, gözlerindeki heyecanı fark etmemek mümkün değil. Daha söyleyecek çok sözü olduğunu hissediyorum. Bir başka sefere onları da konuşacağız…

Kaynak URL