Genç sanatçılar onların radarında!

Yasemin SALİH

yasemin.salih@dunya.com

Sanat tutkunuz nasıl başladı?

NESRİN ESİRTGEN: Sanata uzak değildim zaten. Evlendiğimde önce “Duvarlar boş duruyor” diyerek sanat eserlerini araştırdım. O dönemde İstanbul’da galeri sayısı azdı. Bu nedenle çalıştığım mimarlar beni Galeri Nev’e yönlendirdi. O zamandan bu yana Haldun Bey ile tanışıyoruz. Sonra sanatla başlayan bu iletişim, yakın bir dostluğa dönüştü. Benim de sanat merakım artmaya başladı. Eski Türk bakırlarını topladım. Yani en başında resim, heykel almak gayesiyle bu işe girmedim. Sonradan, yavaş yavaş gelişti. 

HALDUN DOSTOĞLU: Ben tarihi iyi hatırlıyorum. 1988’de tanıştık. 30 yılı aşkın süren bir dostluğumuz var. Nesrin koleksiyonlarını ilerlettikçe bizim de dostluğumuz ilerledi. Sonra bir noktaya geldi ve dedik ki biz de bir galeri açalım. 2012’de Mısır apartmanında genç sanatçılara ilham veren bir mekan açtık. Burası üç yıl açık kaldı. Yedi sergi açıldı bu süreçte. Burada eserlerini ilk sez sergileme şansı yakalayan sanatçılar oldu. Burası Türkiye’nin kar amacı gütmeden gençlere alan açan ilk galerisidir.

Neden devam etmediniz?

N. E.: Çünkü İstanbul’da olaylar olmaya başladı. Bombalamalar, İstiklal Caddesi olayları gibi tatsız durumlar yaşandı. Mecburen bu mekanı kapatmak zorunda kaldık. Ancak ben yeni eserler almaya devam ettim. Koleksiyonum büyüdü, evlere sığmadı. Bir depo gerekiyordu. Uluslararası eserler koleksiyona dahil oldu.

Kaç eser var koleksiyonda?

H. D.: Yaklaşık 300 parça var. İçinde antikalar, hatlar, fermanlar, tombaklar da dahil.

Radar fikri nasıl doğdu peki?

N. E.: Daha önce bir heykel bahçesi yapmaya niyetlendik ama fiyatlar çok uçuktu. Sürdürülebilir bir girişim olmayacaktı, cesaret edemedik. Ferko Signature binasında bize ait bu alan vardı. Pandemide boştu. Kiralanmadı. Haldun’a, “Gel burada böyle bir işe girişelim” dedim. Türk sanatçılarını yurtdışında tanıtmak, yabancı galericilerin radarına girmelerini sağlamak amacıyla böyle bir proje tasarladık. Bir yandan eserlerini burada sergileyeceğiz, bir yandan da onların kitaplarını hazırlayarak yurtdışındaki ünlü galerilere göndereceğiz. 

Ama burası halka açık bir alan değil, bir plazanın içinde…

H. D.: Evet. Halka açık bir binada değiliz. Bu nedenle sergileri zamanla dönüştürürüz dedik. Çeşitli işbirlikleri yapacağız. Mesala eylül ayında İstanbul Bienali ile işbirliğimiz var. Uluslararası olma potansiyeli taşıyan Türk sanatçıların kitaplarını hazırlıyoruz. Seminerler planlıyoruz. Özel sergiler düzenleyeceğiz. Galericileri ve sanatçıları buraya davet edeceğiz. SAHA Derneği gibi gruplara burayı tanıtacağız. Büyük planlarımız var.

Nesrin Hanım, sizin aynı zamanda oldukça yoğun bir işiniz de var. Abdi İbrahim’in yönetiminde aktifsiniz. Sanat zamanınızın ne kadarını alıyor?

Evet, şirkette görevlerim var. Aynı zamanda Abdi İbrahim Vakfı’nın başkanlığını yürütüyorum. Oğlum ve torunum var. Yine de sanata mutlaka zaman ayırıyorum. Çok uzun uyumam. Günde beş saat uyuyorum. Günde 10 saatimi ise sanata ayırıyorum.

Yakın zamanda hazırlandığınız önemli bir etkinlik var mı?

Evet. Bizi çok heyecanlandıran bir iş var. Venedik Bienali, Basel Sanat Fuarı, Pompidou Merkezi gibi dünya sanatının önemli merkezlerinde Türk sanatçıların görünür olması için çalışıyoruz. Buna hem zaman hem de bütçe ayırmak gerekiyor. Füsun Eczacıbaşı, Berrak Barut, Banu Çarmıklı gibi isimlerden oluşan yedi Türk koleksiyonerle oluşturduğumuz bir organizasyon var. Türk sanatçılar için lobi çalışmaları yapacağız. Kadın koleksiyonerler olarak 3 Nisan’da Paris’e gidiyoruz.

Kadın koleksiyonerler olması ilginç. Türk sanatında kadınların katkısını artırması gibi bir durum dikkat çekiyor mu?

H. D.: Kesinlikle. Türk sanat dünyası, maskülendi. 2000’lerin başından itibaren feminen olmaya başladı. Bu hem galerici, hem sanatçı, hem de koleksiyoner anlamında söylenebilir. Ayrıca genç küratörlerin de tamamı kadın. Genç kızların sanat okumaya daha çok ilgi göstermeye başladığını görüyoruz. Kadınlar fikir olarak da entelektüel olarak da erkeklerden daha iyi durumda. Gusto anlamında kadınlar açık ara önde. Satın alma kararını kadınlar veriyor.

Peki bir eseri satın alınmasında motivasyon daha çok nedir?

H. D.: Dünyanın her yerinde aynıdır. Yatırım amaçlı, estetik nedenlerle ve koleksiyonda bulunması için eserler satın alınır. Hemen hemen aynı ağırlıktadır bu nedenler. Ama asıl etki tutkudadır. Koleksiyonerlik tutkusu, sanat kültürünü geliştirir. Yatırım için alanlar da bir konuda yanılıyor bence. Bir eseri prim yapsın diye almak her zaman verimli sonuçlanmaz. Sanatta prim yapsın diye alınan eserlerden çok, tutkuyla alınan eserler kazandırır. Bu, bütün dünyada böyledir.

Nesrin Hanım, Radar ile neyi hayal ediyorsunuz?

Hayalim, her yıl bir Türk sanatçıyı uluslararası alana açmak. Radar aracılığıyla her yıl bir sanatçı bile yeteneklerini göstermiş olsa bana yeter. Bütün yetenekli sanatçılar radarımızda. Burası Türk sanatçılar için bir referans noktası olacak. 

Müze açmak gibi bir plan var mı?

Hayır. Müze zor bir iş. Yönetimi zor. Böyle bir planım şu anda yok.

SANAYİCİ AİLELER KÜLTÜRÜ SIRTLIYOR!

Türkiye, yaratıcı endüstrilere insan kaynağı yaratmak konusunda nasıl ilerliyor sizce?

H. D.: Uzun yıllar bu işin içindeyim. Eskiden 6-7 güzel sanatlar fakültesi vardı, şimdi 150’ye yakın. Ancak ciddi bir sanat eğitmeni eksikliği var. Çok yetenekli sanatçılarımız var. Hepsinin ortak noktası bütün bu ortama rağmen, tutkuyla bu işe yapma kararlılığı gösterebilmeleri. ve bu yetenekli, gençlerin arkasında da destek olmalı. Bu sanatçıları dünya piyasasına tanıtmak, galerilere sokmak da yetmiyor. Üretkenliklerini desteklememiz lazım. Türk sanatıyla ilgili devlet politikası gerekiyor. 2004’e kadar İstanbul’da sanat müzesi yoktu. Sanayici aileler Türkiye’de kültürü sırtlıyor. Onların destekleriyle müzeler, galeriler açılıyor.

ABDİ İBRAHİM VAKFI DA GENÇLERİ HEDEF ALDI!

Abdi İbrahim Vakfı’nın da sanattaki bu destekle bağlantısı olacak mı?

Bilim, araştırma, spor alanında genç çalışmaları destekliyoruz. Eğitim, sağlık, spor odak alanlarımız. Yurtdışına gençleri göndereceğiz, Ar-Ge çalışmalarını geliştirmeleri için genç bilim insanlarına destek vereceğiz. Burs programlarımız var. Özellikle ilaç alanında yeni çalışmalar radarımızda. Ayrıca bir kanser evi yapmak istiyoruz. Anadolu’daki kanserli çocukların İstanbul’da tedavi olmalarına destek vereceğiz. Bir otel gibi düşünülebilir. Bu çocukların tedavileri bizim üzerimizde olacak.

Kaynak URL