“Gül Baba Senfonik Şiiri” Dünya Prömiyerini CSO ile yaptı

Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı, Türkiye ve Macaristan’ın kalıcı simgelerinden olan Gül Baba Türbesi’ni; yaşayan bir kültür-sanat mekânı haline getirerek iki milletin tarihine, kültürüne ve sosyal yaşamına katkıda bulunma misyonunu sahipleniyor. Bu amaçla İlyas Mirzayev tarafından bestelenen
‘Gül Baba Senfonik Şiiri’nin Dünya Prömiyeri, dünyanın en eski orkestraları arasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından Ankara’da yapıldı. İlerleyen dönemlerde devam edilecek kültürel, sanatsal ve akademik etkinliklerle iki ülke arasında var olan bağın daha da derinleştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması hedefleniyor.

Adnan Polat

Bu özel etkinlikle ilgili konuşan Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Adnan Polat, “Türkiye ve Macaristan, kökleri uzun yıllara dayanan, ortak geçmişleri ve kültürleriyle yüzyıllar boyunca birbirinden asla kopmayan iki dost ülke. Ekonomik, siyasi, ticari, turistik ve sosyo kültürel ilişkilerini uzun yıllardır sürdüren her iki ülkede de ortak bağların getirdiği köklü tarihi yansıtan eserlerin izlerine rastlamak mümkün. Gül Baba’nın mirası ve bu zamana kadarki en kapsamlı yenileme çalışmasıyla açılan Gül Baba Türbesi ise, Türkiye ve Macaristan arasındaki dostluğu, aynı zamanda kültürel ve ticari işbirliğini destekleyen en önemli unsurlar. Gül Baba Senfonik Şiiri’yle bu işbirliğini taçlandırarak başta Türkiye ve Macaristan olmak üzere dünya çapında tanınmış şef ve orkestralar aracılığıyla bu manevi mirasın daha çok insana ulaşmasını sağlamak ve bu anlamlı kültürel bağı daha da güçlendirmek istiyoruz” dedi.

Hatıralara yolculuk

Konseri, Ankara’da CSO Ada’da dinlerken hatıralarım beni 2019’un Ekim ayına, Budapeşte yolculuğumuza götürdü. 1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle 10 yıl Macaristan’da kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliğe, hoşgörüye ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamış Gül Baba’nın sahip olduğu değerleri yaşatmak için yapılan çalışmalar kapsamında bir yolculuktu. Bu değerlere sahip çıkmak, Gül Baba Türbesi’ni geleceğe taşımak ve dünyaya tanıtmak amacıyla kurulan Gül Baba Vakfı’nın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi vermek ve türbeyi ziyaret etmek amacıyla Vakıf Başkanı Adnan Polat’ın ev sahipliğinde düzenlenmişti gezi.
Asıl ismi Cafer olan Gül Baba, Veli Baba Dergâhı’na mensup bir Bektaşi dervişi olarak tanınıyordu. Bugün Galatasaray Lisesi’nin olduğu yerde bir gül bahçesine sahip olduğu rivayet edilen Gül Baba, kavuğunda bahçesinden sarı ve kırmızı güller taşırmış. Padişahtan bahçesinin bulunduğu yere bir eğitim kurumu istemiş. Galatasaray kulübünün renkleri olan sarı kırmızının ondan ötürü olduğu söyleniyor…

Şehir manzaralı bir tepede…

Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman 1500’lü yıllarda Macarların yanında olmuş ve son gelişinde yanında Gül Baba’yı da getirmiş. Gül Baba, 1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle on sene Budin’de kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliği, hoşgörüyü ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamış. Elinde tahta kılıcı, başında sarı kırmızı gülü ile her daim Gül Baba diye anılmış, yüz yılı aşan ömrünün son senelerini Budin’de geçirmişti. 1541 yılında Budin Savaşı’nda şehit düşen Gül Baba’nın, 200 bin kişinin katıldığı rivayet edilen cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katılmış. Gül Baba Budapeşte’de, Tuna’ya ve Peşte’ye nazır, çok güzel manzaralı bir tepeye gömülmüş, oraya ‘Gültepe’ adı verilmiş, 1543-1548 yılları arasında şu anda bulunduğu türbe yaptırılmış.
Gül Baba Türbesi, yüzyıllar içinde çeşitli değişimlerden geçmiş. Türbe ve Gül Baba’nın hâtırası, yüzyıllar boyunca Türk-Macar dostluğunun simgesi olarak korunup yaşatılmış. 1914’te tarihi eser olarak tescil edilen Gül Baba Türbesi, iki de “mükemmelliyet” ödülü sahibi olmuş…

Kaynak URL