‘Kadın’ için ellerini çamura buladılar

Merve YEDEKÇİ

“Ben bir Kadınım” sergisinde bizleri neler bekliyor?

FERİDE ÇELİK: Bu sergide seramik tekniğinin farklı malzemelerle buluşmasına tanık oluyoruz. Dört kadın sanatçının teknik ve üsluplarının ayrı olmasına rağmen söylemlerin aynı olduğu fark ediliyor. Sanat tarihinde yıllardır konuşulan kadın temasına değişik bir yaklaşım ve yorum bekliyor sanatseverleri.

Serginin fikri nasıl ortaya çıktı ve ürünlerin sanatsal süreci nasıl ilerledi, bahsedebilir misiniz?

AYLA İBAR: Biz, dört kadın; senelerce Arso Kasparyan’dan sanat tarihi dersleri aldık. Mesleki yaşamlarımızın içinde birimiz sanat tarihi dersi verirken bir diğerimiz yıllardır sinema eğitimleri veriyoruz, bir diğerimiz ise uzun zamandır heykel çalışmaları yapıyor. Kısaca biz zaten sanatın içinde yaşıyoruz. Son yıllarda ise Atolye Fea bünyesinde seramik yapmaya da başladık. Yaratıcılığımızı ve emeğimizi hep bir ileriye taşımayı hedefledik. Tekniğimizi ilerlettikten sonra kadın olarak; kadına dokunan bir proje gerçekleştirmek için kolları sıvadık. Kadın olarak kadın gözünden günümüz sorunlarını incelemek ve farkındalık yaratmak adına ana maddesi seramik olan eserler yaratmaya karar verdik. Kısacası elimizi kadın için çamura buladık.

Bu projeyi gerçekleştirmenizdeki en büyük neden nedir? Nasıl bir sonuç elde etmeyi planlıyorsunuz?

BERFİN KIYICI: Simone de Beauvoir’in dedigi gibi “Kadın doğulmaz kadın olunur.” Kadın olmak sonradan tanımlanan ve kabul edilen bir yaratımdır. Erkek hegemonyasının altında sıkışmış olan bu coğrafyadaki kadınların sorunlarına mercek tutmak, farkındalık yaratabilmek için yola çıktık. Eserlerimiz ile ‘kadını’ anlatabilmek, hissettirmek, vurgulamak…

Bu serginin bir parçası olmak size neler hissettiriyor, bu süreçte sizi heyecanlandıran şey neydi?

SERVİL DEĞİRMENCİ: İlk günden bu yana inanılmaz heyecanlı bir koşuşturma içindeyiz. Hiç de kolay olmayan bir süreci, bu motivasyon sayesinde aşabildik. Yine de uzun yıllardır sanat ile devam eden dostluğumuzda, birlikte eserlere hayat vermek, bir projeyi başından sonuna planlamak ve hayata geçirmek için mücadele etmek tarif edilmez bir keyifti. Projenin başından itibaren çamuru dönüştürme yolculuğu ile kadınların yaratıcı enerjilerini birbirlerine aktarıp çoğaltabilmeleri hepimize büyük ilham kaynağı oldu. Kadın olmak zaten başlı başına yaratımın bir temsili. Bu yüzden sergimizin adını küratörümüzle birlikte “Ben Bir Kadınım” olarak belirledik.

Sergi sonrası programınız nasıl ilerleyecek peki?

SELA YENER: Şimdiden bir şey söylemek zor. Sergiden alacağımız olumlu sonuçlar doğrultusunda yeni çalışmalar sergilemeyi hedefliyoruz. Kim bilir, bir sonraki sergide bu coğrafyada erkek olmanın zorluğunu irdeler, farkındalık yaratmaya çalışırız.

“Ben Bir Kadınım” proje grubu takipçileri için neler söylemek istersiniz?

SY: Son yıllarda önemi her ne kadar çok konuşulsa da hala yaralarımızın çok olduğu ‘kadın’ konusunda pek çok yeni ufuklar açabilmek için sanat en güzel yöntemlerden biri. Toplumlardaki kadın figürünü vurgulayacak yeni yeni projelerin yaratılması hepimizin en büyük hayalleri arasında.

Eserler ve hikayelerini sahiplerinden dinleyebilir miyiz?

Aİ: İlk çağlardan başlayarak bugüne kadar ataerkil toplum yapısında hep geri planda kalan çalışan, üreten, meslek sahibi olan kadınlara odaklandım. Sinemacı kadın, sanatçı kadın, mühendis kadın, edebiyatçı kadın gibi temalar ile kadının toplum içindeki yerinden yola çıkarak, yükseldikleri meslekleri vurgulamak istedim.

BK: Eserlerimde erkeğe ve eril kültüre ait olanı metaforik ve ironik bir dille sorgulama amacı güttüm. Gerek kız çocuk tecavüzlerini, gerek kadın ticaretini, gerek kadına yönlendirilen şiddeti, gerek erkek hegemonyasında sıkışan kadını mizahi bir dille eleştirmek istedim.

SD: Antik çağlardan günümüze sanat tarihi içinde farklı dönemlerde işlenen kadın temalarını kimi zaman duygudurum kimi zamanda nesnel güzellik algısı içinde yeniden ele alarak çalışmalarımı oluşturdum.

Çamurun suyla buluşması, havayla kuruyup ateşte pişmesi uzun bir o kadarda sabır isteyen bir deneyimdi. Güzelliğin, tanrıçaların dünyasından günümüz gerçekliğine uzanan bu yolculukta kadının iç dünyasındaki dalgalanmalarını ‘romantik’ bir perspektiften anlatmaya çalıştım.

SY: Tarihten günümüze kadın figürü, kadının iç dünyasının yansımaları, aile kavramı, tutkuları, personaları gibi temaları işledim. Toplum içinde kadına farklı bir açıdan yaklaştım.

Kaynak URL